English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ I ] / Iyi mal

Iyi mal translate Portuguese

3,338 parallel translation
Çok iyi mal.
O material é bom.
Bu gerçekten çok iyi mal, adamım.
É um material mesmo bom, meu.
Gerçekten iyi mal ama.
É material mesmo bom!
Daha iyi mal sizde.
A vossa erva é melhor.
Daha iyi mal sizde.
Tu tens a melhor erva.
Şehirdeki en iyi mal bende.
Tenho a melhor cena da cidade.
Günlerdir en iyi malımızı kullanıyorsun.
Tens tido o nosso melhor produto.
Üzgünüm. Bu iyi.
Não faz mal.
Pek iyi değil ama kötü de değil.
Bem, não foi ótimo, mas não correu mal. 84 dólares.
Ne iyi ne kötü, efendim.
- Não está mal.
Bakalım müdürün iyi bir malı var mı.
Bem, vamos ver se o chefe teve alguma coisa boa.
Yanlış anlama, seni ne kadar çok görürsem o kadar iyi.
Não me interpretes mal, eu adoro ver-te a toda a hora. Não faças isso.
- Bize oyunu mal eden en iyi dostlar hakkındaki programa, açıkça en iyi dost olmadığımız halde gitmekti.
O que nos custou a vitória, no programa "Os Melhores Amigos" é que, obviamente, nós não somos os melhores amigos.
Evet, bence iyi olacak, bilirsiniz, bize birazcık rahatlama şansı verin.
Sim, acho que não faz mal, sabes, dá-nos tempo para relaxar um pouco.
Kieran kendini iyi hissetmemekten çok, suçlu hissediyor çünkü Eleanor'u öldüren kişi kendisi oluyor.
O Kieran sente-se tão mal, quanto se sente culpado. Doente com a culpa, pois foi ele quem matou a Eleanor.
Avrupalı bağlantılar, İngiliz görünümü Kendisini belli başlı piyasalarda iyi bir mal yapıyor. Şimdi de Arjantin'e gelmiş.
Vinculo europeu, aparência angla torna-o bom para certos mercados.
Mutsuz ya da kızgın değilim. İyi ya da kötü hissetmiyorum.
Não me sinto triste nem zangado, não me sinto bem nem mal.
Aslında yapsan iyi olurdu, ben de seni takip ederdim.
- Na verdade... Não faz mal se andares, porque assim faço isto pessoalmente.
Sen iyi misin? Malın biri beni botlarıyla tekmeledi.
Um homem mau deu-me um pontapé com a bota.
Bizim çırak dedi ki elinde çok iyi bir mal varmış.
O meu parceiro disse uma asneira muito grande.
İyi niyetli de olsan, çevrene ne kadar zarar verebiliyorsun, baksana.
É incrível o mal que fazemos quando só temos boas intenções.
Bu yüzden buradasın. Planına fon sağlamak için borç alacaksın, bundan da planının hiç iyi gitmediğini çıkarıyorum.
É por isso que estás aqui, para arranjares dinheiro para o teu plano, no qual, tenho a certeza que correu mal.
Dünyaya iyi haberi vermek için sabırsızlanıyorum.
Mal posso esperar para contar a boa notícia ao mundo inteiro.
Eyvahlar olsun, sonu iyi bitmeyecek.
Isto vai acabar mal.
Bu buluşmayı ayarladım ki ikiniz sorunlarınızı çözün ve sanırım bu pek iyi fikir değil...
Organizei isto para se entenderem, mas parece que começámos mal...
İyi de yerine gelen mal dizimi öldürüyor resmen.
O incompetente do substituto dele está a dar cabo da minha série.
İyi bir polisi kötü bir şey yaparken yakaladın.
Apanhar um bom polícia a fazer mal.
Sonu iyi bitmeyen şu iki kaçırılma davan vadı ya o zaman da ailelere böyle sözler vermiş miydin?
Aqueles dois casos de raptos que correram mal, fizeste a mesma promessa às famílias?
İyi bir polisin kariyerini, sırf yanlış bir şeyler yaptığını düşündüğün için yok etmek üzeresin.
Vai destruir a carreira, de uma boa polícia só porque acha que ela fez uma coisa mal.
İyi bir şey gördüğümde anlayacak kadar çok kötü şey gördüm.
Já vi suficiente Mal para reconhecer o Bem quando o vejo.
Düzeltiyorum, sonuçları kötü olabilecek iyi bir fikir.
Não, é uma boa ideia com fortes probabilidades de algo correr mal.
Adamım bunun çok iyi bir mal olduğunu söyledi.
O meu parceiro disse que é uma parada muito forte.
Ona zarar vermek için gelmemiş olsan iyi olur.
É bom que não esteja aqui para lhe fazer mal.
Bir şeyler olmadan buradan gitsen iyi olur.
É melhor sair daqui antes que as coisas corram mal.
Peki, tamam. Ofistekiler devlet için iyi şeyler söylemiyor.
Sim, as pessoas no escritório dizem mal do governo.
"Kötülüğün kazanması için gereken tek şey iyi adamların bir şey yapmamasıdır."
"Tudo o que é necessário para o mal triunfar, é que os homens bons não façam nada."
Ama onlara iyi geldi.
Mas um mal-estar saudável.
Buralarda olup iyi olduklarından emin olmaktan zarar gelmez.
Ficar por aqui não faz mal, só para ver se eles estão bem.
Birisi dün gece pek iyi uyuyamamış.
Alguém dormiu mal esta noite.
Beni yanlış anlamayın iyi bir çizersiniz ama benim sanat dediğim şey bu değil.
Não me leve a mal. É uma boa ilustradora. Mas não é a isto que chamo arte.
Pek iyi yürümemişti.
Tudo o que consegui foi ficar mal humorada.
İyi bakmazsanız pişman olursunuz.
Se a tratar mal, vai arrepender-se.
Lakin beceriksizce yazılmış kullanma kılavuzuna rağmen oldukça iyi bir cihaz.
Enfim, não deixa de ser um belo dispositivo, apesar do manual de instruções muito mal escrito.
Bilmiyorum ama iyi haber şu ki ; o kadar da kötü görünmüyor be, Brian.
Não sei, mas a boa notícia é que não está muito mal, Brian.
- Brian, sana diyorum, bu işin sonu iyi olmayacak.
Brian, prometo-te, isto tudo só pode acabar mal.
Yanlış ele aldığımı ve iyi bir amir olmadan önce, çok şey öğrenmem gerektiğini söyle.
Diz que agi mal e que tenho muito de aprender antes de me tornar um bom chefe.
İyi olmadı, kötü zamanlama.
Não foi fixe, foi mal pensado.
Ama tartışmaların iyi bir özelliği de tüm kötü şeyleri tersine çevirmesidir.
Mas o que é bom nas discussões é que nos deixa libertar o mal para que possamos ter espaço para o bem.
Zira bana eğitim tekerleği takmış durumda ki bu genelde iyi bir şey.
Já que ele me pôs rodinhas, o que não faz mal, na maioria dos dias, mas...
İyi değilim.
- Mal.
Emily ile aramız inişli çıkışlıydı ben de bunun iyi bir barış teklifi olabileceğini düşündüm.
As coisas têm corrido mal entre mim e a Emily e achei que seria uma boa oferta de paz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]