Içın translate Portuguese
3,786 parallel translation
İç organlarını mahveden bir toksin salgılıyor.
Está a libertar toxinas e a destruir-lhe os órgãos internos.
İç çamaşırlarını nerede saklıyordun?
Onde ficam as roupas íntimas?
Ben de bilgi kaydına doküman idaresine, faaliyet yönetimine ayrıca iletişime iç, dış olayları ve kurbanın ailesiyle olan işlere bakacağım.
Vou ficar responsável pelas gravações, gestão de ficheiros, administração de acções, incluindo comunicações sejam internas ou externas ou com a família da vítima.
Adam yatağın üzerine vibratör ve birkaç tane iç çamaşırı bırakmış.
Alguém deixou roupas íntimas e o seu vibrador na cama.
Evlerine giriyor, iç çamaşırlarını alıyor.
Ao assaltar as suas casas, apanhar as roupas íntimas.
Hani şu emekli maaşlarını iç ettiğin ölü akrabamız var ya?
A parente morta, cujo benefício social ainda estás a receber.
Kitabın adı benim için çok önemli ama içine ettiğim kitabı okumaya başladığımda Tanrım, çok iç karartıcıydı.
Os títulos dizem-me muito, mas quando li a merda do livro... Meu Deus, é tão deprimente.
Dinle, eğer bir şans vermek, ve Mona'nın iyileştiğine inanmak istiyorsan, durma, sihirli içeceği iç.
Ouve... Se queres correr o risco e acreditar que a Mona está curada, força. - Bebe do remédio dela.
Buranın 15 kilometre yakınlarında bir keskin nişancı görürsem dört kabine üyesini öldürürüm ve işin içine ironi katıp İç Güvenlik Müdürünü de.
Temos olhos no céu. Se vir um único atirador furtivo num raio de 15 km deste sítio, matarei 4 membros do governo e, num particular toque de ironia, o próprio Diretor da Segurança Interna.
Kanada'nın iç güzergahını seçtiğiniz için şanslısınız.
Fizeram bem em escolher a rota para o interior através do Canadá.
Bu akşamki buluşmamızın Birleşik Devletler Karşı İstihbarat ajanslarını denetleyen İç İşleri komitesine göre son derece gizli olarak addedildiğini biliyorsun.
Portanto, em referência à nossa reunião esta noite, obviamente, compreendes que é um segredo confidencial da Divisão de Assuntos Internos do Comité supervisionar as agências de Contra-Espionagem dos Estados Unidos.
Çalıştığım insanlar neden Jasmine Fontaine iç çamaşırlarını toplaşmış vaziyette Hecky Nash'i bekliyordu bilmek istiyorlar.
As pessoas para quem trabalho... adoravam saber o porquê da Jasmine Fontaine estar à espera do Nash de malas aviadas. É inconveniente.
Dr. Hunt binanın iç kısmına doğru ilerliyor.
A Dra. Hunt move-se em direcção à estrutura. Está a sair do campo de visão.
Canının istediği gibi ye, iç, avlan.
Olha meu. Comida, bebida, pesca.
Oteldeki kurbanın karın şahdamarı ve iç ana toplardamarı, yani böbreklerin kan dolaşımı yolu tamamen çıkarılmıştı.
No hotel, a aorta abdominal da vitima e a veia cava inferior... como os rins dentro e fora por sangue... foram removidos por inteiro.
O niye iç çamaşırlarını dışarda giyiyor?
Porque é que ele usa as cuecas do lado de fora?
İç organların şişmesi akciğerlerden sıvı fışkırmasına neden olduğundan insanlar, eskiden ölülerin kana susamış hayaletler olarak geri döndüğüne inanırdı.
Sabes que as pessoas acreditavam que os mortos voltavam como criaturas sanguinárias porque o inchaço dos órgãos internos os faziam expulsar fluido dos pulmões.
Okulda takılıyor olman iç karartıcı ama becerebilecek kadar yakışıklısın.
É deprimente ainda andares aqui pela escola, mas és giro o suficiente para te safares com isso.
Çayını keyifle iç.
Espero que gostes do chá.
O parayı da seksi iç çamaşırına harcarsın.
E depois podes usar o dinheiro extra para comprar imensa lingerie diferente.
Wayne, Ashburn iç çamaşırını geri istiyor!
Wayne, a Ashburn quer as cuecas de volta!
Walter, iç çamaşırını ne diye çıkardın?
Walter, por que estás sem roupa interior?
Şeytanların en amansızı tarafından ele geçirilmiş. İç şeytanları tarafından.
Ela está possuída pelos demónios mais mortíferos : os seus demónios interiores.
İç dünyanızı açın tevazu ile geri getirin,... mümkün olduğunca zemine paralel olsun.
Abre o teu coração espiritual, reassume a tua humildade, de tal maneira que fique... o mais possível paralelo ao chão...
İç çamaşırlarını çıkardın mı?
Despiste as calcinhas?
İç çamaşırlarını çıkardın mı?
despiste-as ou não?
- İç yüzümü anladın. Oxford'a, evet.
- Descobriu-me a careca...
İç organlarını mikrodalga fırında pişiriyor gibi yani.
Cozinha o interior do corpo como um micro-ondas.
Rahmini bir arada tutan örgü iç çamaşırına bakılırsa Faith son derece güçlü bir kadın.
A Faith é surpreendentemente forte para uma mulher com roupa interior de malha a segurar-lhe o útero.
Süslü bir ifadeyle iç çamaşırlarını ima etmeye çalışmıyorum.
E não estou a falar da tua roupa íntima.
Onun iç çamaşırı çekmecesine mi baktın?
Remexeste na gaveta da roupa interior dela?
Yapacağınız tek şey kanıtları İç işleri için paketlemek.
A única coisa que estás a fazer é deixar o caso passar para os Assuntos Internos.
İç işleri cinayeti nasıl soruşturacağını bilmiyor.
Os Assuntos Internos não sabem como investigar um homicídio.
Eğer bu davayı İç İşlerine bırakırsanız işlerini kolaylaştırırsınız.
Então, se entregares este caso para aos A.I., estás a ajudar.
Şüpheli olmasını eleyebilirsem onu bütün bu İç İşleri durumundan kurtulması mümkün olabilir.
Bem, se eu puder eliminá-lo como suspeito, ele poderá evitar toda esta situação com os A.I..
Tamam, yarın için ifade günü belirledi ve sonra iptal etmemizi istedi pek kabul edeceğim bir şey değil ama bunu başımızdan savmak adına iç güdülerim yapalım dedi.
Está bem, ele marcou um depoimento para amanhã e pediu-me para ignorar a intimação. O que não é uma coisa que costumo concordar. Mas, no interesse de fazer isto desaparecer, os meus instintos dizem-me,'vamos fazer'.
Bu senin, tüylü bir halı üzerinde iç çamaşırlarınla çekilmiş bir fotoğrafın.
Isso é uma fotografia tua de cuecas numa carpete de pelo.
Pekâlâ. Bu, bankanın iç kısmı.
Tudo bem, isto é dentro do banco.
Görünüşe göre toplamda altı kadın cinayet silahımızın boyu ve modeliyle özdeşleşen Sultura sütyenlerini Upper East Side'daki iç çamaşırı mağazası Carnal Desires'dan almışlar.
Acontece que 6 mulheres compraram um sutiã idêntico no tamanho e modelo da nossa arma do crime da mesma loja "Desejos Carnais".
Koşumlarınız dıştan çıkarıldı. Yani iç hücrelerinize dokunulmadı.
Os vossos dispositivos foram removidos externamente, o que deixou o núcleo central intacto.
Müttefiğimize iç güdülerimden dolayı güveniyorum. Onların düşman ve silah bilgisiyle bu savaşı kazanabileceğimize inanıyorum.
Confio neles porque intimamente... creio que com as armas e os seus conhecimentos podemos vencer a guerra.
Hizmet kaydınız örnek niteliğinde ve İç İşleri sizin araştırılmanızı önden tamamladı.
A sua ficha é exemplar e os Assuntos Internos já fizeram uma sua verificação.
İç huzursuzluk ve uyuşturucu salgınının yanı sıra birde çete savaşımızın olduğunu mu söylüyorsun?
No auge de um agitação civil, e uma epidemia de drogas, estás a dizer-me que tenho uma guerra de gangs nas mãos?
Bu mu? İç yapınızı istediğiniz gibi tutun, kimse karışmayacak.
Fica com a estrutura interna da maneira que quiseres, ninguém interfere.
Ayrılıkçıların müdahalesi olmadığından bu Mandalorlu'ların bir iç meselesidir.
Sem o envolvimento dos Separatistas, isto é um assunto interno para os Mandalorianos.
Ben de CIA'i, İç Güvenlik'i, vatanseverlik yasasını ve sizin gözünüzde gözlüğünüz, elinizde çantanızla bu odada bulunma ve ahkam kesme hakkınız için savaşıp ölen pek çok kadını ve erkeği temsil ediyorum.
Represento a CIA, o Dept. de segurança, o Acto Patriótico e todos que lutaram e morreram pelo seu direito de estar aqui com os seus óculos, a sua mala e a sua conversa fiada.
Amerikalıların cebine girecek ve büyümeyi canlandıracak. Önümüzdeki on yıl içinde iç borcu beş trilyon dolar azaltacağız. Şu anda her gün 3,68 milyar dolar daha artan cari açık...
Economizar dinheiro americano e estimular o crescimento, enquanto reduzimos a dívida interna em 5 triliões nos próximos 10 anos, de um deficit que aumenta 3.68 biliões por dia.
Durup dinlenmek istersen ya da cevabını bilmediğin bir soruyla karşılaşırsan bir yudum su iç.
Se precisares de um tempo ou não souberes responder, bebe um pouco de água. É uma conferência de imprensa.
Lauren eve geldiğinde olayın iç yüzünü anlamış olmalıyım.
Quando a Lauren chegar a casa tenho de descobrir.
Karışıklığı sona erdirmek için Birkhoff, olayların iç yüzünü anlatan sahte bir dosya gönderdi.
Fiz o Birkhoff pôr uma história na web, deixar tudo muito convincente.
İç, için ısınsın.
Bebe. - E aquece-te.
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16