English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ I ] / Işte alın

Işte alın translate Portuguese

560 parallel translation
Daha iyi bir yaşam istiyorsanız, işte alın size fırsat.
Se procuram uma vida melhor, esta é sua oportunidade.
Şu sarışın kızla ekip kurarsınız, al işte sana Mahoney Kardeşler.
Posso te reunir com a loira e te anunciar como as irmãs Mahoney.
İşte bu sigorta poliçesi ile küçükler ve yaşlılığınız bir iki hafta içinde güvence altına alınacaktır.
E com este seguro, fica protegida para a juventude e para a velhice. que pode chegar em poucas semanas.
İşte alımlı bir kadın...
Quero que conheça uma beldade.
Al işte! Saçlarını mı kestin?
Que te aconteceu ao cabelo, cortaste-o?
Dişi bulut ağlar ve işte, siz de duş alırsınız. Erkek onu teselli eder.
uma chora e aí tem a chuva.
Bir zeytin alıyorum, şu bardağın içine atıyorum, ama işte burada.
Pego numa azeitona e deito-a para dentro do copo. Aqui está.
Al. İşte yağdanlığın.
Aqui tens a lata de óleo.
İşte, mızrağını al ve saldır!
Toma, agarra na tua espada e ataca!
Küçük bir alışkanlığın işte.
É um hábito que você tem.
İşte, tatlım. Puro alırsın.
Tome, fume um bom charuto.
Ne yapacaksınız? Alıyorsunuz işte.
Que se pode fazer, a näo ser aceitá-Io?
İşte alın.
Aqui têm...
İşte, alın.
Aqui está.
- Alın! Alın işte!
Tomem!
- İşte, şundan birer fırt alın.
- Aqui, tome um trago deste whisky.
Gemiye işte bunun için alındınız, beyler.
Foi para isso que embarcaram.
Ve aile porseleni ile amacı alışılmışın dışında olan Ev kadını için işte çok güzel bir parça, patlayan krema testisi.
E para a dona-de-casa cujo interesse pela louça chinesa da família já não é o que era, aqui está um artigo muito bonito. Um pequeno jarro que explode.
Al işte, 1000 mil ötede, olağan şeyler yapıyor, küçük bir ayrıntının onu ölümden ayırdığını hiç düşünmüyor.
Lá está ele, a mil milhas de distância, a fazer tudo o que é habitual, sem nunca ter sonhado que só um pequeno detalhe o separa da morte.
İşte, birer tane alınız.
Aqui está, um para cada.
"İşte, al bütün haftalığımı. Çok teşekkür ederim" deyip bırakamazsın.
Não foste tu que disseste : " Tome, o meu salário semanal.
"Oğlum Sebastian ile tanışmalısınız." diyecektim azdaha. Alışkanlık işte.
Quase disse : "Tem de conhecer o meu filho Sebastian." Força do hábito.
- İşte, buyrun. - İlk defa alıyorum, nasıl yapıldığını bilmiyorum.
É a primeira, não sei como fazer.
İşte, buyrun. Alın bakalım.
Aqui tem o seu whisky.
İşte al, Colin, bu yardımların için.
Colin, pela tua ajuda.
- Al işte! - Cadı tahtasını kırdım.
- Parti a sua prateleira.
İşte, anahtarımı alın.
Certo, eis a minha chave.
Haklısın. Al sana endişelenmemiz gereken bir konu işte.
Tem razão, há motivo de preocupação.
- Git buradan. - Alın işte. Neden evine dönmüyorsun?
Volte para casa.
İşte burada, alın.
- A mensagem que está aqui!
İşte canavar kalbim. Hayatını kurtaran.. bu vahşinin intikamını al.
O meu coração bate aqui, se o quiseres cravar em mim, te vingarás e salvarás a vida dessa selvagem.
İşte ödülünüz, alın.
Aqui têm a vossa recompensa.
Otobüs şoförü de yanımda. İşte alın.
E também tenho a motorista.
Hırsızlık sigortası alırsın işte.
Faz um seguro contra roubo.
İşte, alın.
Vá, tomai.
İşte, bunu alın.
Toma isto.
İşte 10 doların, git kendine 10 köpek daha al.
Tome os dez dólares e vá comprar outros dez cães!
Bir kalem al ve bir parça kağıdın üzerine birkaç işaret yap. Ve bir anda, işte oldu. Sadece kendi başına yaptığın en güzel çiçek.
Pega-se num lápis e fazem-se umas linhas numa folha de papel e, de repente, aí tens a flor mais bonita toda feita por ti.
Al şunu, işte böyle yapacaksınız.
Pega na garra, assim, e empurra.
Ve işte bu yüzden... banyo ayrıcalıklarınız askıya alınmış... ve sigaralarınız da kotayla sınırlı tutulmuştur.
Por isso, as regalias do balneário foram suspensas, e os cigarros estão racionados.
İşte alın!
Toma!
İşte demek istediği : "Zarardan ders alınır."
É o que ele quer dizer com : "Gato escaldado de água fria tem medo".
İşte bu kanalın sahibi olan CCA, diğer şirketleri de böyle satın alıyor.
Foi assim que a CCA tomou o controlo da companhia que é dona desta emissora.
Sandy? İşte senin savaş alanın. Sen ve Tosh, dört adam alıp pusuya yatın.
Sandy, vai com o Tosh e 4 homens e cria uma cortina de fogo.
İşte, birazını al.
Tome, fique com alguns.
İşte al. Bunun senin olmasını istiyorum.
Quero que fiques com isto.
İşte, bunu alın.
Aqui tens, toma isto.
Saatin saniye ibresi yerine gelir, kayzer o kalemi eline alır ve adını kâğıda kazır işte o zaman paydos demek zorundasındır.
Quando o ponteiro do relógio der o sinal e o Kaiser pegar na caneta e assinar o seu nome no papel então está tudo acabado.
Al, işte 50 frankın.
- Toma os 50 francos.
İşte alın bakalım. Verdiğimiz rahatsızlık için ekstra bir şeyler de yazdım.
Aqui está, pus um extra por algum inconveniente.
- İşte böyle! Alma ve Petra, Noel sepetini alın.
Alma e Petra, os presentes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]