Işte öyle translate Portuguese
1,859 parallel translation
Aradığın adam işte öyle birisi.
O homem que procura é assim.
Bu işe doğuştan yetenekliymişim ya da öğretmenlerim öyle diyor işte.
Acho que tenho um dom natural, ou pelo menos os meus professores acham isso.
İşte bunlar öyle.
São fixes.
Büyük bir hata ama öyle düşünüyorlar işte.
É um grande erro, mas é isso que eles julgam.
Öyle gidip geldim işte.
Ando para cá e para lá.
Öyle işte.
É assim.
Yas tuttuğumuz sırada bizi dış dünyadan ayırması için veya öyle bir şey işte.
Servem para nos manter afastados do mundo durante o luto, ou qualquer coisa assim.
Tamamıyla akıl almaz bir şey ama her gün adım adım ilerliyoruz ve gerçekten çok güçlü ve cesurca davranıyor öyle işte.
É super insano, mas estamos a viver um dia de cada vez, e ela tem se mantido forte, então... Então tudo bem.
Kalbimde yerin büyük.Büyük bi sevgi ya da öyle bişey.. vardı bişey işte
Mas sinto algo no coração por ti. Não vou ser um hipócrita e dizer que te amo. Só vou dizer que sinto algo por ti no meu coração.
Evet. Dük, Lord ya da öyle bir şey işte.
Ele é um Duque, ou Lorde, ou algo assim.
İşte öyle.
Pois.
İşte Halo'lar öyle bir sırdı.
Os Halos eram um segredo assim.
Üstü açılan cinsten. İşte öyle bir arabamız olacak.
O descapotável.
Söyledi işte. Aynen öyle, "o" söyledi.
Exactamente. "Ele disse-nos".
Öyle değil işte.
Não é assim tão simples.
Öyle işte.
Não sei.
- Aynen öyle, ve işte buradayız.
Exactamente. E aqui estamos nós.
Öyle değil işte.
Ora é isso mesmo...
Evet öyle duydum, vurduğu adamlar var ya işte gerçek suçlular onlarmış.
Ouvi dizer que as pessoas em quem ele bate são os verdadeiros criminosos.
Öyle değil işte, benim motosiklet fobim var, berbat hissediyorum, tamam mı?
Podias, mas não é só isso, eu tenho fobia a motas, Caí de uma, quando era miúdo, ok?
Neden Glee'nin bir bölümü kaçırılır bilmiyorum ama eğer öyle ise, işte olanlar.
Não sei por que perderiam um episódio do "Glee", mas eis o que aconteceu.
Ama aynen öyle işte.
Mas é assim!
İşte ben de öyle yapacağım.
- É isso mesmo que posso fazer.
Bu ay faturalarımızı ödemek için yeterli paramız yok,... yani, gayrimenkul sigortamızda bunun içinde. Ve, bilirsin, öyle oluverdi işte.
Não tivemos dinheiro suficiente para pagar todas as contas do mês... sabe, o seguro do nosso imóvel era uma delas e... e sabe, foi uma daquelas coisas.
- Öyle değil işte, dostum.
- Não é assim, pá.
Durum öyle değil işte.
Isso não é o caso.
Öyle ama işte...
Não, eu sei, é só que...
Öyle bir şeyler işte.
É contigo.
Öyle işte.
É isso!
Elimde öyle bir makineli varken gelmeye devam edecek kadar geri zekâlılar işte.
Eles são mesmo estúpidos, a correr em direcção a uma metralhadora daquela maneira.
Bir de çok ileride, göz alabildiğine uzaktaki bir yüzü var. İşte asıl durum öyle.
E depois o mais oposto que puderes imaginar... e é assim que é.
Aşağı yukarı öyle bir şey olsa gerek işte.
Aproximadamente.
- Öyle işte.
Porque é.
Öyle işte.
Fazes isso.
İşte bu yüzden öyle dedim.
E foi por isso que o disse.
Üzgünüm, biraz huysuzluk yaptım galiba ama artık bunu yapmak istemediğim konusunda bana biraz daha anlayış göster. Öyle işte.
Só estou a dizer.
İşte öyle.
- Aí vais tu.
- Herkes öyle yapmıyor işte.
Nem toda a gente toma essa opção.
Ben de öyle yapıyordum işte.
Foi o que acabei de fazer.
O'nun kılıcı mıymışım, bedeni miymişim, öyle bir şey işte.
- Eu sou a espada dele ou receptáculo, sei lá.
Burayı yıkayıp sakşın yapın, lütfen. İşte öyle.
Irrigação e aspiração aqui, por favor.
- Ben de öyle dedim. Sonra Cook'da da olduğunu hatırladım ve kendimi pek de özel hissetmedim, öyle işte.
Foi o que eu disse, mas depois percebi que o Cook também tinha e já não me achei tão especial.
Öyle işte...
Portanto... É isso.
Öyle işte, Peri... Sadece ikimiz kaldık ve gidecek çok yolumuz var.
Bem, Espírito, somos apenas tu e eu e temos um longo caminho a percorrer, portanto
Göğsünde bir boynuz, üç kafalı ; göt neye benziyorsa öyle bir şey işte.
Tinha três cabeças, um chifre no peito, era da forma que esses pequenos loucos são.
Bak öyle olur işte.
Isso já é outra coisa.
Tamam işte bu herifler öyle çocukları kullanıyor.
Está bem, então... Estes tipos estão a usar miúdos dessa forma.
Mekân, aç gözlü hödüklerle dolu çalışma saatleri berbat kimsenin ne olup bittiğinden haberi yok, öyle işte.
Aquilo está repleto de trastes ignorantes, o horário não presta e ninguém sabe o que se passa, por isso...
- Sen neredeydin? - Bak, öyle oluverdi işte.
- Onde é que tu estavas?
Ama söylediklerine göre sanırım asıl önemli olan, cüzdanlarının kayıp olması,... yani bu işlerin sarpa sardığı bir gasp olmalı ya da öyle bir şey işte.
Mas eu... acho que disseram que as suas carteiras desapareceram...
O çok... O öyle bir adam işte
É gajo, nesse sentido.
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
öyle olsun 692
öyle mi dersin 362
öylesin 305
öyleymiş 51
öyledir 296
öyle bir şey değil 75
öyleyiz 77
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi dersin 362
öylesin 305
öyleymiş 51
öyledir 296
öyle bir şey değil 75
öyleyiz 77
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle misin 81
öyle ki 92
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle olsun bakalım 50
öylece 26
öylesiniz 29
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle misin 81
öyle ki 92
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle olsun bakalım 50
öylece 26
öylesiniz 29