Kalktı translate Portuguese
4,570 parallel translation
Bayan Haverford erkenden kalktı ve çıktı efendim
A Sra. Haverford acordou e partiu cedo, senhor.
- İnan bana herkes bu hayatta savaşmak zorunda. - Sabah kalktığımda nerede olduğumu bilmiyorum.
Ao acordar, não sei onde estou, Jerry.
Her sabah kalktığımda ve her akşam yattığımda görüyorum bunu zaten. Artık görmek istemiyorum Molly.
Vejo-o de manhã quando acordo e sempre que me vou deitar.
Sabah kalktığımda seni hatırlayamayacağım. Ve sen bundan fazlasını hak ediyorsun.
Nunca me vou lembrar de ti de manhã e tu mereces mais do que isso.
Anlarım. Beni seçtiğin için arkam kalktı mı?
Se me sinto lisonjeado por me teres escolhido?
Ayağa kalktı!
Ela está a levantar-se!
Miden kalktıysa özür dilerim.
Desculpa se ficaste enojada com isto.
Sonra bir ara içime girmeye kalktın hatta.
E depois, durante um período muito confuso, de dentro de mim.
Peter, tekrar ayağa kalktığını görmek çok güzel.
Peter, é tão bom ver-te de pé e em boa forma!
Ah Sherlock kalktı, ah Sherlock düştü
# Sherlock para cima, Sherlock para baixo... #
O Hintli herif esnemek için kalktığında bağırdığım için özür dilerim.
Desculpa por ter gritado quando aquele tipo indiano se levantou para exercitar.
Zar zor kalktım ve ona dedim ki, "Sahip olduğum her şey, o yüzüğün içinde."
Mal podia sentar-me. Mas disse-lhe : " Tudo o que tenho está nesse anel.
- Sonra tekrardan uyumaya çalıştım, kapı çarpma sesi duydum, kalktım ve aynı arabayı aceleyle giderken gördüm.
- Tentei voltar a dormir, ouvi uma porta bater, levantei-me e vi o mesmo carro a arrancar.
Perde kalktı.
A parede caiu.
Perde sadece dışavurum üçgeni içerisinde kalktı.
Só caiu dentro do triângulo da expressão.
Daha sonra perde tamamen kalktığında tedaviyi alabilirim.
Depois, quando a parede estiver completamente deitada abaixo, posso tomar a cura.
Perde bu geceye kadar kalktı.
Então a parede está caída até hoje à noite.
Neden ayağa kalktım ki?
Porque estou de pé?
Marshall'ın uçağı biraz önce kalktı.
O voo do Marshall acabou de partir.
Daha isminizi söylemeden ayağa kalktınız.
Levantaram-se, mesmo antes dos seus nomes serem chamados.
Adamı Smit, güpegündüz Monica Davis'i öldürmeye kalktı.
Bom... O capanga, o Smit, tentou matar Mónica Davis - em plena luz do dia.
Her şeyin Smit'in fikri olduğunu,.. ... sonra seni öldürmeye ve kazıklamaya kalktığını,.. ... şimdi de korktuğunu söyleyeceksin.
Dizes-lhe que foi ideia do Smit, e que ele tentou matar-te, e trair-te, e agora estás com medo.
- Kalktım, kalktım. - İyi misin?
- Eu sou capaz.
Orospu çocuğu aileme bulaşmaya kalktı ben de onunkine bulaştım.
O filho da mãe quer meter-se com a minha família. Eu meto-me com a dele.
Bütün bunlarda peşinden gelmemin tek sebebi buydu sense bunun için beni öldürmeye kalktın.
Foi o único motivo, pelo qual te segui nisto. E tu tentaste matar-me por isso.
Kalktım, kalktım.
Já consegui.
Birden şaha kalktı ve koşmaya başladı.
Empinou-se e arrancou.
Tehdit ortadan kalktı.
A ameaça foi neutralizada.
Kalktım ve yürüyerek eve gittim.
Então, eu... levantei-me e fui para casa.
Julian'ı vurmaya kalktın!
Querias atirar no Julian!
İki herif bana kafa tutmaya kalktı.
Dos tipos tentaram fazer-me a folha.
Sevgilin başımı yakmaya kalktı.
A tua namorada tentou queimar-me.
- Engel birkaç hafta sonra kalktı.
O bloqueio só desapareceu após algumas semanas.
Ne kadar süre sonra kalktım bilmiyorum ama bir süre sonra kalktım.
Eu não sei quanto tempo levou para me levantar, mas acabei por fazê-lo.
Sırf senin için taze balık alabileyim diye erken kalktım.
Levantei-me mais cedo, só para te ir comprar peixe.
Seninle ilgili gördüğüm rüyanın ortasında kalktım ve dürüst olacağım, biraz ahlaksızcaydı ve aklıma birden yine o güzel fotoğraflarına bakmak geldi ama ama girince, hesabın gizlenmişti.
Acordei a meio de um sonho contigo, e não vou mentir, era um pouco erótico. Enfim, estava a pensar numas cenas, e fui à net para ver as tuas fotos, mas quando entrei a tua conta estava privada.
Hayır. Daha yeni kalktım.
- Não, acabei de acordei.
Önce onu vurdum ama tekrar ayağa kalktı.
Primeiro disparei contra ele. Mas ele levantou-se de novo.
Çişini yapmaya kalktın mı?
Levantavas-te para urinar?
Biri doğruyu söylemeye kalktığında ona deli damgası yapıştırarak karşılık veriyorsunuz.
Alguém tenta dizer a verdade e calam-na chamando-lhe doida.
Her karşı koymaya kalktığımda daha da kötü oluyor.
Cada vez que tento lutar contra isto, isto apenas piora.
Bu mümkün değil. Çünkü çoktan Mel'e söyledim ve Jeff Hunter bana orada bir sürü görüşme ayarladı. - O tren çoktan kalktı.
Não pode ser, porque já contei ao Mel, e o Jeff Hunter marcou-me uma data de reuniões lá.
Ne yapsa tekrar ayağa kalktıklarını söyledi.
Ela diz que eles voltam a levantar-se.
Bebeğin onunla konuştuğuna, ayağa kalktığına, üç haftalık bir bebek için imkansız olan şeyler yaptığına inanıyor.
Ela acredita que o bebé fala com ela. A levantar-se e a comportar-se de maneiras impossíveis... para uma criança de 3 semanas.
Mikado dün gece nihayet yatağımda uyudu ve sabah kalktığımda sanki bütün dünya bana sarılıyormuş gibi hissettim.
A Mikado dormiu finalmente na minha cama ontem à noite. E quando acordei hoje de manhã, parecia que o mundo inteiro me estava a abraçar.
- Erken kalktığını hatırlıyorum ama bu biraz fazla.
Eu lembro-me de tu te levantares cedo, mas isto é demais.
Bir başkası pazarda bana suikast düzenlemeye kalktı, yalnızca bir kaç gün önce.
Outro tentou assassinar-me no mercado há alguns dias.
Sabah çok erken kalktım.
Estou acordada desde muito cedo.
O kalktığında ona ne söyleyeceğim?
O que Ihe vou dizer quando acordar?
Herif Miami'nin yarısını patlatmaya kalktı!
Ele quase fez explodir Miami!
Tekrar ayağa kalktım.
Voltei a erguer-me.