Kalktın mı translate Portuguese
314 parallel translation
Kalktın mı?
Ah, está acordado?
Saat 7 buçuk, kalktın mı?
São 7.30! Já te levantaste?
Kalktın mı?
Já de pé?
Görüyorsunuz, karımın huyu her sabah kalktığında geceliğini katlayıp, yastığının altına yerleştirmekti.
A minha mulher tem o hábito de dobrar a camisa e colocá-la debaixo da almofada quando se levanta.
Bu gün senin neyin var? Ters tarafından mı kalktın?
Que se passa contigo hoje?
Kalktığım için beni bağışlayın.
Dá-me licença que me retire?
Amerikalıların uzun uzun kahvaltı etmek için erkenden kalktıklarını sanırdım.
Pensei americanos levantou-se cedo.
Şansınız şaha mı kalktı? Atı tökezledi.
Se deu bem?
Evli olduğunu keşfedince..... durumu Mösyö Grandfort'a açıklamaya kalktınız mı?
Quando descobriu que ela era, tentou explicar a situação ao Sr. Grandfort?
Bu gece, sevgini satın almaya bile kalktım.
Esta noite, até tentei comprar o seu amor.
Bir şey yapmaya mı kalktın yoksa?
Tentou alguma coisa?
Karımın kız kardeşini kaçırmaya kalktı.
Ele agarrou a irmã da minha esposa.
Sen ve ben eve gidip uyuyacağız, ve yarın sabah kalktığımızda... Güneş ışıldayacak, tıpkı dünkü gibi.
Tu e eu vamos dormir e amanhã quando nós acordarmos... o sol irá estar a brilhar...
Görünüşe göre Küçük planınız aksadı. Koyunlarımı öldürmeye kalktınız.
Agora tenho a impressão já que o seu pequeno truque para me tirar da cidade não funcionou, a próxima coisa que vai fazer será eliminar as minhas ovelhas.
Bir sabah kalktım ve ilişkimizde oksijen olmadığını gördüm.
Um dia, acordei e percebi... que a nossa relação não tinha substância.
- Sen varsın diye erken kalktım.
- É para estar mais tempo contigo.
- Bir subaya saldırmaya mı kalktın?
- Tencionou atacar um oficial?
Araştırmalarım neticesinde şaşırtıcı bir sonuca vardım ve Fantmas'n gizemi kalktı.
A minha investigação leva a uma surpreendente conclusão. O mistério sobre Fantomas foi resolvido.
Topraklarımızı çalmaya kalktın, Morrison.
Tentou roubar as nossas terras, Morrison.
Masa altından iş çevirmeye kalktığın durumda.. ... adamlarımın burada, kadınlar öldürülmez diye bir dini inancı yoktur.
Caso alguém resolva falhar comigo de alguma maneira quero que saiba que os meus homens não se importam de matar mulheres.
"Ama bazen onu kaldırdığımda kollarımın ne kadar kolay kalktığını farkettim."
"Mas, por vezes, quando a levava para cima, sentia que ela estava mais leve nos meus braços."
Bir kitap yayımlamaya kalktığını ve babamın izin vermediğini anlatmadı mı?
Ele não disse que tentou publicar um livro e o papá não o deixou?
- Erken mi kalktın? Hayır, geç yattım.
Levantas-te cedo, bófia.
Onu zorlanacağı belli olan bir hendekten atlatmaya kalktım. Bacağımın üstüne düştü, kalkmak bilmedi.
Quis que ela saltasse uma vala, mas não conseguiu, depois caiu na minha perna e não se levantava.
Ama kalktığını görürsem, radyoyu kapatırım.
Mas se te vejo em pé, o rádio desliga-se.
Kalktım ve duvarın arkasına bir baktım ki...
Então, acordei e fui à retrete, onde tinha escondido o dinheiro e...
Bu sabah garajın ters tarafından falan mı kalktın?
Acordaste com a traseira virada para a porta da garagem?
Tekrar ayaklarımızın üzerine kalktık mı dersin?
Não dirias para ir à luta?
Uçağımı çalmaya kalktınız.
! - Tentaram roubar o meu avião.
Erken mi kalktın, uyumadın mı?
Deitaste-te cedo ou tarde?
Tanıdığım birinin tanıdığımı sandığım birinin saygı duyduğum birinin neden intihara kalktığını bilmeliyim.
Quero saber por que motivo um tipo que conheço, que julgava conhecer, um homem que respeito, tentaria pôr fim à própria vida.
- Niye kalktın? Seni uyandırmadım.
- Que fazes já levantado?
Aktör olduğumuz için önümüze gelenle düşüp kalktığımızı sanmayın.
Pensa que só porque somos actores dormimos com qualquer um.
Felix, yine Omaha plajını tek başına almaya mı kalktın?
Félix, tentaste invadir sozinho a praia de Omaha, outra vez?
Düşüp kalktığı adamların isimlerine ihtiyacımız var.
Precisamos de nomes dos homens que ela... acompanhava.
Sanırım düşman çetelerini Stinger füzeleri ile Rus uçaklarına karşı eğitmeye kalktınız.
Penso que está aqui para fornecer aos rebeldes inimigos mísseis Stinger contra a aviação soviética.
Bu sabah ağın ters tarafından mı kalktın?
Levantaste-te do lado esquerdo da rede?
Fakat sonra kalktın, o an, bana gerçeği söylediğini gerçekten kazanmaya çabaladığını anladım.
Mas então você se levantou, eu vi que você estava a dizer a verdade, que você estava mesmo a tentar vencer.
Söylediğine göre yarın kalktığımda 60 yaşında mı olacağım?
Quer dizer que amanhã vou acordar com 60 anos?
- Ters tarafından mı kalktın?
- Acordaste com o rabo de fora?
Üçüncü Kardeşin şarkısını dinlemek için kalktım.
Vim aqui para ouvir a Terceira Irmã cantar. Continue.
Bu sabah ters tarafından mı kalktın?
Levantaste-te de rabo para o ar?
Sadece bir kere içmeye kalktım, onda da kustum. Kalsın.
A única vez que tomei um, vomitei.
Hemen ayağa mı kalktın?
Levantou-se logo?
Kızın benim Charles'ımı öldürmeye kalktı!
A sua filha tentou matar o meu Charles!
Etimi koparıyorlarmış gibi öyle bir bağırırım ki... annem beni öldürmeye kalktığını sanır.
Começo a gritar tão alto e a fazer tanto barulho... que a minha mãe vai pensar que me mataste.
Ters tarafından mı kalktın?
Vem cá. De onde está vindo, C?
- Yataktan kalktığın gibi çık. - Biliyor musun kızım... Yanlış günde üstüme geliyorsun.
- vai de uma vez - voce sabe, garota... voce me pegou em um dia ruim voce tem bolas?
Bu sabah ayrıldığını fark etmedim. Erken kalktım.
Não te ouvi sair hoje de manhã.
Gecikmenin ona parmağına mal olacağını biliyordum kalktım ve adamın üzerine yürümeye başladım.
Eu sabia que qualquer atraso lhe custaria a perda do dedo. Saí do meu lugar e dirigi-me a ele.
Kalktın mı?
Já te levantaste?