Kaptan translate Portuguese
24,353 parallel translation
- Kaptan'a.
- Ao Capitão.
İznime gerek yok. Kendi geminin kaptanısın Alan.
É o capitão do seu próprio barco, Alan.
Bilmiyorum, herhalde Kaptan Soğuk, Hava Büyücüsü ve Goril Grodd'un yaptıklarından dolayı,... bilirsin, biraz dikkatimiz dağılmıştı.
Não sei. Penso que estivemos um pouco distraídos com o Captain Cold, o Weather Wizard e o Gorilla Grodd. Preciso continuar?
Belki de kaptan olması gereken birisiyle?
Talvez em outra pessoa que poderia ser capitão?
İşte potansiyel kaptan diye buna denir.
Isso é material de capitão.
Bu da seni potansiyel kaptan yapmaz.
O que não te torna material para capitão.
Liamdan çok iyi potansiyel kaptan olur.
Liam tem material de capitão. Ele é...
Ne, sen de lakros kaptanını çalacak mısın?
Vão roubar o capitão do Lacrosse também?
Yılın ilk maçını kaçırıp, seni kaptan yapmayacağım.
Não vou perder o primeiro jodo da época para te fazeres capitão.
Şimdi, yeni kaptanınıza biraz sevgi gösterin kusmuklar!
Agora, mostrem algum amor ao novo capitão, seus vómitos!
Biri az önce takım kaptanı oldu, değil mi?
Alguém acabou de se fazer capitão da equipa, certo?
Bak Joe, şu an biraz meşgulüm. Yani sana bir şeyler söylemesi için "Kaptan Phillips" teki Somalili korsanı yönlendiriyorum.
Ouve, Joe, eu agora estou um pouco ocupado, por isso vou deixar que o pirata somali de "Capitão Phillips"
Artık Tombala kaptanı o!
Ele agora é o capitão do bingo.
Bence bu sefer kayık yarışı için başka bir kaptan seçmelisin.
Eu pensei que desta vez ia escolher outra pessoa para levar o barco.
Yalnızca akademinin en iyi öğrencisi kaptan olabilir.
Apenas os melhores alunos desta academia vão ser o capitão.
Ben Zaman Gemisi Ancheron'un kaptanı Eve Baxter, yardım istiyorum. Kontroller cevap vermiyor.
Controlos não respondem.
- Evet Kaptan?
- Sim, capitão?
Kaptan John Valor.
Capitão John Valor.
Kaptan Baxter'a ne oldu?
O que aconteceu à capitã Baxter?
Kaptanın seyir defteri.
Diário do Capitão.
Söylemek istemezdim ama sen Kaptan Kirk değilsin.
Odeio dizer-te isto, mas tu não és o capitão Kirk.
Yedek Kaptan Raymond Palmer ile görüşmek istiyordum.
Gostaria de falar com o actual capitão Raymond Palmer.
Yedek kaptan ha.
Capitão actual.
- Ben Kaptan Palmer.
Sou o capitão Palmer.
Kaptan Palmer, Bay Valor'u derhal salınmadığımız takdirde onu mahvedeceğiniz konusunda uyarmıştım.
Capitão Palmer, eu informei o sr. Valor da retribuição feroz que fará chover por cima dele se não nos soltarem imediatamente.
Belki de ama şu anda kaptanının kafasına nişan almış durumdayım.
Talvez, mas neste momento, tenho uma arma apontada à cabeça do vosso capitão.
İyi bir kaptan her daim en iyi silahlarını saklı tutar Bay Valor.
Um bom capitão mantem as suas melhores armas ocultas dos seus inimigos, sr. Valor.
- Kaptan gemisini asla teslim etmez.
Um capitão nunca entrega a sua nave.
Hem Kaptan Palmer'i asla yakalayamazsınız.
Além disso, nunca apanharás o capitão Palmer.
Oldukça zekice kaptan.
Muito inteligente, capitão.
Kaptan Baxter.
Capitã Baxter.
Ben yokken kaptan sen olacaksın.
Enquanto eu estiver fora, tu és o capitão.
Bir anlığına senin kaptan olduğunu düşünelim. Tayfanın geri kalanı hasarlı bir gemide yavaş yavaş can verirken hapsolmuşsun.
Vamos fingir, só por um momento, de que tu és o capitão, preso no calabouço enquanto o resto da tua tripulação morre lentamente na sua nave danificada.
- Kaptan Valor ile konuşmak istiyorum.
- Quero falar com o capitão Valor.
- Komik falan değil aslında Kaptan Baxter. Zaman Efendisi olarak görev yapmaya yemin ettiğimden değil. Uzun zaman önce çok daha önemli bir yemin ettiğimden.
Mas sou, capitã Baxter, e não por ter feito o juramento de servir como um Mestre do Tempo, mas há muito tempo atrás fiz um juramento mais importante.
Bana başarısız bir insan gözüyle bakarken haklısınız Kaptan Baxter.
Quando me chama de falhanço, capitã Baxter, está certa.
Teşekkür ederim Kaptan Baxter.
Obrigada, capitã Baxter.
Kaptan Baxter'in verdiği bilgiye göre Savage bu tuhaf ve ufak kasabada gösterecek kendisini.
De acordo com a informação da Capitã Baxter, o Savage faz uma aparição nesta pitoresca cidade.
Hayır, kaptanının doğrudan emrine itaat edeceksin.
Não, estão a obedecer a uma ordem directa do vosso capitão.
- Kaptanın partisiydi.
- Quem é que devo castigar?
" Kevin Lacroix, 18, Leyland basketbol takımının kaptanı, cinsel saldırının gerçekleştiği iddia edilen partinin ev sahipliğini yaptı.
" Kevin Lacroix, 18 anos, capitão da equipa de basquetebol de Leyland, foi anfitrião da festa onde a alegada agressão sexual ocorreu.
Sen konuşma Kaptan Amerika.
Não fales para mim, Capitão América.
Kaptan, 2147'ye varmış bulunmaktayız.
Capitão, chegamos a 2147.
Anlaşıldı, Kaptan ama eğer geleceğe bakacaksak muhtemelen inek ikizleri davet etmemiz gerek.
Entendido, capitão, mas se vamos verificar o futuro... deviamos provavelmente convidar os gémeos tótós.
Gemiye Kaptan Hunter pilotluk ediyor.
Ela está a ser pilotada pelo capitão Hunter.
Kaptan Hunter'a göre bu, öldürmekle alakalı değil.
Para o capitão Hunter, isto não trata de matar.
Katil kaptanımızı bulma konusunda şansımız yok mu?
Nenhuma sorte em encontrar o nosso capitão homicida?
Bu kadının hayatının karşılığında kaptanınız Rip Hunter'ın hayatını istiyorum.
Quero trocar a vida desta mulher pela do vosso capitão, o Rip Hunter.
Belki de başkası kaptan olmalı.
Talvez outro possa ser capitão.
Sen niye kaptan olarak kalmıyorsun?
Porque não podes permanecer o capitão?
- Ben de Joe - Joe yeniden kaptan oldu!
E eu sou o Joe!