Kaç kez translate Portuguese
2,348 parallel translation
Kaç kez bunu yapmamanı istedim senden?
Quantas vezes te pedi para não fazeres isso?
Bir kaç kez.
Por um tempo.
Aslında bir kaç kez onunla ilgili rüyalar gördüm.
Algumas vezes até sonhei com ele.
Kaç kez evlat edinildin?
- Claro que foi. Em quantos lares adoptivos morou?
Kaç kez daha söylemem gerek?
Quantas vezes tenho que dizer?
Bir kaç kez, Valerie evinin yakınlarındaki bir lokantaya bırakmamı isterdi.
Às vezes, a Valerie pedia-me que a deixa-se num restaurante perto da casa dela.
Sen kaç kez cinsel ilişki yaşadın?
Quantos encontros sexuais tiveste?
Özledik ve belki bir kaç kez öpüştük.
Nós nos agarramos e talvez nos beijamos umas duas vezes.
Sana daha kaç kez açıklamam gerekecek?
Quantas vezes eu tenho que te explicar?
Kaç kez söylemem lazım?
Quantas vezes tenho que dizer-te? Vai-te embora!
E., ofisini bir kaç kez aradım bugün.
" E, tentei ligar-te várias vezes para o escritório.
Seni aradım bir kaç kez.
- Tentei ligar-te umas quantas vezes.
Kaç kez ateş ettin?
Quantos cartuchos disparaste?
Bunu, daha kaç kez tekrarlamak zorundasın?
Quantas vezes pensas que vais fazer isso?
David, bir kaç kez aradı.
O David chamou algumas vezes.
- Kaç kez vurdun? - 11 falan.
Vais em quantas?
Kaç kez onun olduğu odadan çıktı, çevresinden dolandı ya da yanından geçti, Lucas yokmuş gibi davrandı?
Quantas vezes ela saiu da sala onde ele estava? Quantas vezes ela o evitou ou fingiu que o Lucas não existia?
Kaç kez kürtaj oldunuz?
Quantos abortos fez? Dois.
Bir kaç kez bana vurdu, çenemi kırdı.
Me bateu algumas vezes, quebrou meu maxilar.
Bir şey sorayım sana, karşılık vermeden önce kaç kez Nucky Thompson'ın satıcısını devirebilirsiniz?
Deixa-me perguntar-te quantas vezes achas que podes roubar o cobrador do Nucky Thompson antes que ele responda?
Daha kaç kez söylemem gerek?
Quantas vezes tenho de vos dizer?
Bunu kaç kez yaptığım önemli değil her zaman memnun edici olmuştur.
Por muitas vezes que o faça, tem sempre qualquer coisa de gratificante.
Sadece bir kaç kez.
Só algumas vezes.
Kaç kez işini yerine getirmeyi başardın ve bana kahve ve tatlı çörekler getirdin?
Quantas vezes conseguiste fazer o teu trabalho e trazer-me café e donuts?
Bir adam açıkça yapmalıdır bir yılda kaç kez yaparlar?
Um homem deve deixar claro a quantia exacta que ganha por ano?
Sana kaç kez şans verdi?
Quantas oportunidades é que ele te deu?
Yani, sen hamile kaldığında kaç kez Baze'e yanında olmadığı ve sorumluluk almadığı için sövüp saydın?
Quero dizer, quantas vezes te chateaste com o Baze por não ser responsável, por não ter estado contigo quando estavas grávida?
- Bi kaç kez evet
Todos que andam no mar ouviram falar no Mobydick, Capitão.
Ticaret anlaşmasının 1647. maddesini size daha kaç kez hatırlatmam gerekiyor?
Quantas vezes tenho de vos lembrar do Tratado de Comércio de 1647?
Hislerini açığa çıkarmak için bunu kaç kez daha söylemen gerekirse gereksin ileride bunu düşünüp kendinden nefret etmeni istemiyorum çünkü doğru olmadığını biliyorum.
Independentemente das vezes que o tenhas de dizer para desabafar, não quero que olhes para trás e te odeies porque sei que não é verdade.
Daha kaç kez çok üzgün olduğumu söyleyeceğim?
Só posso dizer mais algumas vezes o quanto eu lamento isto!
- Pekâlâ, Don. Seni kaç kez uyardım, ama korkarım ki sen...
- Muito bem, Don... já te dei avisos suficientes mas lamento dizer que estás...
- Söylesene, Uther, bu turnuvayı kaç kez kazandın?
Recordai-me quantas vezes haveis ganhado este torneio, Uther? Três.
Kaç kez söylememi istiyorsun?
Quantas vezes precisas que repita?
- Kaç kez söyleyeceğim?
- Quantas vezes disse?
- Sana kaç kez söyledim Face?
- Quantas vezes é que o disse, Face?
Face, kaç kez söyleyeceğim, unut şu kadını.
Face, já te disse para a esqueceres.
Şansımızı bir kez kaçırdık Betty.
Já perdemos a nossa oportunidade uma vez, Betty.
Don beni ilk kez kanatlarının altına aldığında, onunla Connecticut'taki evinin verandasın oturup işle, politikayla ve bir yığın paranın üstünde sevişirken nasıl kağıt kesiklerinden kaçınacağımız hakkında konuşurduk ve dostumuz Argus bahçede asil bir şekilde kurula kurula dolaşırdı.
Quando o Don me tomou sob a sua guarda ele e eu sentávamo-nos no alpendre na casa dele no Connecticut e falávamos sobre negócios, política, como evitar cortes de papel quando fazemos amor em cima de um monte de dinheiro. E o nosso amigo Argus passeava-se orgulhosamente pelo jardim.
Michael'in hayatını ve kariyerini mahvettin, ailesinin peşine düştün, ve onu sayamayacağım kez ölüm döşeğinden döndürdün. Yani sana bakmak iştahımı, kaçırıyorsa kusuruma bakma.
Arruinou a vida e a carreira do Michael, foi atrás da família, quase o matou por diversas vezes, por isso desculpa-me se olhar para ti me faz perder o apetite.
- Tamam. - İlk kez geldiğin için bir kaç belge doldurmalısın.
- Uma vez que é a tua primeira visita, há alguma papelada.
Özel mülkiyet haklarını çiğneme, toplum huzurunu bozma toplumun huzurunu bozacak şekilde sarhoş olma uyuşturucu bulundurma görev başındaki memura saygısızlık görev başında olmayan memura saygısızlık, uluorta çıplaklık soygun, üçüncü derece saldırı aşırı hız adam kaçırma, şehir malına zarar verme gasp, vergi kaçırma, silah bulundurma, yolsuzluk çevreyi kirletme park ücreti ödememe kanıtları elde tutma ve 39 kez kasıtlı adam öldürme.
Destruição de propriedade privada, distúrbio da ordem pública intoxicação pública posse de droga desrespeito ao agente em serviço desrespeito ao agente fora de serviço, exposição indecente roubo, assalto excesso de velocidade rapto, destruição de propriedade da cidade extorção, fuga aos impostos, posse de arma, fraude poluição do ambiente multas de estacionamento por pagar retenção de provas e 39 acusações de homicídios voluntários.
Hey, Meksika'ya da ilk kez kaçışı değil.
Nem a primeira vez que foi para o México.
Evet, bu kez saat kaç olursa olsun oldukça kötü olacak.
Acho que este vai ser complicado seja qual for a hora.
Bir şeyi gözden kaçırıyorum sanki ama milyonlarca kez üstünden geçtim.
Sinto que está a faltar alguma coisa, mas já vi isto um milhão de vezes.
Onu bi kez daha kaçıramam Sen de biliyorsun
Mais uma vez, o Mobydick viu isso. Como? Como, como?
Lance dört kez, karşıdaki kişinin fantezisini kasten aşırıya kaçırmış.
O Lance já levou as fantasias de alguém muito longe por quatro vezes.
2 kez dolandırıcılıktan, 2 kez de vergi kaçırmaktan.
Duas por fraude, duas por evasão fiscal.
- Kaç git buradan! Bir kez hırsızlık yapan her zaman hırsızdır İstediğin, her zaman çalmak! Hayatını benimkiyle takas edeceksin Evet Valjean, anlaşma istiyorsun!
Sonhei no tempo que passou, quando a esperança era grande e a vida valia a pena.
Bu kez iki çocuğu kaçırdı, 10 yaşındaki Robert Brooks ve 8 yaşındaki kardeşi Ana.
O suspeito levou dois miúdos, Robert Brooks de 10 anos e a irmã, Ana de 8.
Onu ikinci kez kaçırdıysa, bu sefer geri gelmeyecektir.
- Sim, ele apanha-o outra vez para eu pensar que não é ele.