English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ K ] / Kâbul

Kâbul translate Portuguese

18 parallel translation
Beni henüz kâbul etmemişler ama yarın benimle görüşmek üzere birini yollayacaklarmış.
Ainda não me aceitaram, mas... Vão mandar cá alguém para me entrevistar.
O para kâbul etmiyor Biliyorum. Çünkü denedim.
Eu sei, já tentei dar-lhe.
Görüşümün kâbul edilmesini dilerim.
Deixo o meu oponente tomar a palavra.
O durumda, özür kâbul edildi.
Nesse caso desculpas aceites.
- Kâbul ettim.
- Eu aceito.
Ve siz Jillian. Derek'i kocalığa kâbul ediyor...
E agora, Jillian, aceitas o Derek...
Ama iyi haber, bu Kandahar, Kabul ve Shah-i-Kot Valley'de bir uçtan bir uca, Legree'nin güvende olmasını sağlayan aynı takım bu yüzden hadise yaşanmadan politik bir kongreye onu götürebiliriz. Affedersiniz, isminizi alamadım.
A boa noticia é que esta é a mesma equipa que manteve a salvo o Coronel em Kandahar, Kâbul e no vale Shah-i-Lot, então tenho a certeza que conseguimos mantê-lo num evento politico sem nenhum incidente.
Eminim bay Sherman kâbul ederdi.
Tenho a certeza que o Sr. Sherman concorda.
Sonsuza kadar yaşayan biri şize şunu öğretebilir geçmişiniz, sırlarınız yolunuzu belirliyor kâbul edin ya da etmeyin.
E há algo que viver para sempre nos ensina : é que o nosso passado, segredos, marcam-nos para sempre, gostemos ou não.
Kâbul edemiyor musun?
Não aguentas?
Ben bunu kâbul etmiyorum!
Não aceito isso!
Kâbul.
Concordo.
Kimmie Minter'ın cinsel doğası yapışkan bir balgam gibi bir şey. Çiftleşmeyi daima kâbul eden.
A natureza sexual da Kimmie Minter é um muco cervical viscoso que recebe sempre bem o acasalamento.
Her ne kadar acı verse de ilk teorimin yanlış olduğunu kâbul etmeye hazırım.
por mais que me doa, estou preparado para admitir que a minha teoria inicial estava errada.
Diğer pedofililerden habersiz şekilde onlar kâbul edilemez bu arzularını bastırmak zorundalardı.
Estarem geograficamente isolados dos outros pedófilos obrigo-os a reprimir os desejos socialmente inaceitáveis.
Bu da demek oluyor ki ; kâbul edilmek için daha büyük bir şeyler deneyecek.
O que significa que ele vai fazer alguma coisa maior para tentar provar que é digno de admissão.
Ona de ki, eğer özel foruma girebilmek istiyorsa yüz yüze buluşmayı kâbul etmek zorunda.
Diz-lhe que se ele quiser acesso ao fórum privado, tem que concordar com um encontro cara-a-cara.
Bir hastahane yatağında oturup gelecek mi diye beklemek için kâbul etmedim bu işi.
Sentada numa cama do Hospital, a duvidar se ias aparecer... não foi para isso que me comprometi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]