English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ K ] / Kımın

Kımın translate Portuguese

68,145 parallel translation
... ağır suç ithamında bulunmuş. - Tanıklık etmeye hazır mısın?
- Está pronto para testemunhar?
Ertesi gün Lucifer'ın bir başka kadınla birlikte olması sizi kıskandırdı mı?
Mas no dia seguinte, Lucifer estava com outra mulher, isso deixou-a ciumenta?
Kızgınım çünkü gerçek mi değil mi bilmiyorum.
Bom, eu... Estou incomodado porque não sei se é... real.
Elinizin fotoğrafını yolladık ama bir cevap alacağımızı sanmam.
Enviamos uma fotografia da mão por email. Duvido que recebamos resposta.
- Bir yap da onu şişko kıçına sokayım ve dışkının kendi içinde parçalanışını göstereyim sana.
- Mexe-te e eu enfio isto tanto dentro do teu rabo, que terás lascas no teu banco.
Gerçeği öğrendiğinde yıkılacağını bildiğim için o insanla seni yakınlaştırdım.
Eu aproximei-te mais àquela humana sabendo que isso te iria devastar quando soubesses a verdade.
Lily Sunder'ın kızı bir insan mıydı?
A filha da Lily Sunder... Ela era humana?
Amanda'nın kısaltması mı?
É abreviatura para Amanda?
Sizi tanımak hayatımın en iyi kısmıydı.
Conhecer-vos, isso... Isso foi a melhor parte da minha vida.
Sen Gavin'i bizim zamanımızda yaşasın diye serbest bıraktım ve muhtemelen tüm tarihin içine ettin ama biz onu avlamadık.
Quando libertaste o Gavin para viver no nosso tempo e possivelmente poder lixar toda a história da humanidade, nós não o caçamos, certo?
Tatlım kız arkadaşın mı vardı?
Querido, tinhas uma namorada?
Gerçek şu ki şu an annen hariç en iyi Amerikan avcılarını toplamakta biraz sıkıntımız var. Senin gibi.
Certo, sabes, a verdade, excepcionando a tua mãe, tivemos problemas para atrair a nata dos caçadores americanos.
Geçen gece sarışın bir kızla tanıştın mı?
Por acaso conheceste uma miúda loira na outra noite?
Biraz dağınıklık olacak ama şöhretini koruman lazım. Bunu anlıyorsundur.
Digo, isso irá ser um...
Birkaç yıl önce haftanın kızını kurtarmakta bize yardım edeceğini kim söyleyebilirdi.
Digo, há uns anos atrás, quem pensaria que tu irias estar a ajudar-nos a salvar a miúda da semana?
Yastık veya herhangi bir şeye ihtiyacın var mı?
Precisas de uma almofada ou... algo assim?
Çünkü ortalık temizlendiğinde sadece birimiz ayakta kalacağız. Ve bu aksanlı eleman olmayacak ne dediğimi anladın mı?
Porque quando o pó assentar, só haverá um de nós de pé... e não será o tipo com o sotaque, se sabes o que quero dizer.
Zamanımız kısıtlı farkıında mısın?
Estamos a ficar sem tempo, certo?
- Balık tutar mısınız?
Você pesca?
Nasıl hissedersen hisset, üzgün, kızgın rahatsız, bıkkın ya da depresif hepsi normal tamam mı?
O que estiver a sentir, se estiver triste, com raiva, perturbada, exausta, deprimida, tudo isso é normal.
Bize parti gecesi giydiğin kıyafetleri ayrıntısıyla anlatır mısın?
Pode nos dizer exatamente o que tinha vestido naquela noite na festa?
Zamanımın çoğunu iş yerinden kızlarla Sally ve Tina ile geçirdim. - Sadece bu kişilerle mi konuştun?
Passei a maior parte do tempo com as raparigas do trabalho, Sally e Tina.
Ona kızgın mıydı?
Alguém com raiva dela?
- Jim Atwood ile kavga ederken ayık mıydın yani?
Estava sóbrio quando lutou com o Jim Atwood? Sim.
- Çıkıp etrafta ona bakındın mı?
Foi à procura dela? Não.
Ki size ne yapacağınızı söylemek bana düşmez toplantıyı planladığı gibi yapardım. Ekibin kalanıyla ayrıntıları paylaşmayın. Basın açıklaması yapmadan önce dışarı çıkın, hava alın, bir kahve için.
Não estou a dizer isto oficialmente, vão à reunião Gold e não comentem nada disto com o resto da equipa, depois, antes da declaração à imprensa, vão lá fora, apanhar ar, talvez tomar um café,
- Ben sadece kızgın bir kadınım.
- Sou só uma mulher chateada. - Comigo?
Kızgınım çünkü savaşmamız gerek.
Estou chateada porque precisamos de combater isto.
Çekici aracını birkaç yıl önce açık artırmada satın almıştım. İki ödeme yapılıyor.
Comprei o reboque num leilão há uns anos.
Okulda kızımın fotoğraflarını herkese dağıtan hanginiz? - Neden bahsettiğini bilmiyorum.
Qual de vocês partilhou as fotos da minha filha na escola?
Kızımın canını yaktınız.
Vocês, miúdos que se acham homens, magoaram a minha filha.
Bir daha kızımın yanına yaklaşır ya da onunla konuşursanız hatta başkasıyla hakkında tek kelime ederseniz onu mutsuz edecek tek bir şey yaparsanız sizi bulur, o küçük siklerinizi kesip koparırım.
Se vocês se aproximarem, na verdade, se falarem com... Não. Se falarem sobre a minha filha de novo, quanto mais fazer algo que a deixe chateada, eu vou encontrar-vos e vou arrancar-vos esses pirilaus.
Bizi rahat bırakamaz mısınız artık?
Não.
Uzun bir yürüyüşe çıkıp derin birkaç nefes alacaksın ardından bizi arayıp ismini bize söyleyeceksin. Senin için bilgisayara yazılım yüklemiş olan kişinin ismini.
Se não fizer isso até o fim do dia, irei pessoalmente procurá-lo e vou trazê-lo de volta, preso.
- Ona çok kızgınım. İki kızı var ve bir tanesi daha sadece üç yaşında.
Ele tem duas filhas, uma delas acabou de fazer três anos.
Olduğumuz yerle ilgili yalan söylettim diye kız arkadaşım başımın etini yiyor günlerdir.
A minha namorada, Danielle, ela deixou-me porque eu a fiz mentir sobre onde estávamos.
Michael Lucas'la paylaştığın materyaller bunlar mıydı? Bir kısmı.
Foi esse o material que partilhou com o Michael Lucas?
O hâlde kışın bu zavallıların beslenmesi için öncelikle tahılı emniyette tutmanızı ve Bebbanburg Lordu Aelfric'e şu anda her zamankinden çok ihtiyacımız var derdim.
Então diria que primeiro precisamos de assegurar cereais para o inverno, para alimentar estes desgraçados. E diria que precisamos, mais do que nunca, de Aelfric de Bebbanburg!
Ama Kjartan'ı öldürme şansımızın daha büyük olacağı anlamına geliyorsa kız kardeşimizi bulacağımız anlamına geliyorsa, Alfred ne isterse yapacağım.
Mas se significa que teremos mais hipóteses de matar Kjartan, se significa encontrarmos a nossa irmã, farei o que Alfredo me pede.
- Ağrılı bir kıçınız mı oldu lordum?
Dói-vos o rabo, senhor?
Tek istediğim kılıcımın ucuna Kjartan'ın kalbini takmak ve kız kardeşimi görmek.
Só quero o coração de Kjartan na ponta da minha espada e ver a minha irmã.
Kimse! Kımıldamayın!
Não se mexam!
Yeter ki kılıcım Kjartan'ın kalbine saplansın, toprak umurumda değil.
Desde que a minha espada encontre o coração de Kjartan, não quero saber.
Baudelaire yetimlerine dair notlarım, seyahatlerim sırasında edindiğim birkaç mühim nesne ve bulanık bir fotoğraf. Beatrice adındaki bir kadının, uzun zaman önce çekilmiş bir fotoğrafı.
Incluindo os apontamentos sobre os órfãos Baudelaire, alguns objetos fundamentais que recolhi nas minhas viagens e uma fotografia desfocada, tirada há muito tempo a uma mulher chamada Beatrice, para a qual olho de tempos a tempos, enquanto escrevo esta narração
Karım olmayabilirsin ama hâlâ kızımsın.
Bem, podes não ser minha esposa, mas continuas a ser minha filha.
Âdemoğlunun bildiği en zehirli yılanların zehir örnekleriyle dolu koca bir dolabım var benim, Havva kızının da tabii.
Eu tenho um armário inteiro cheio de amostras de veneno de algumas das cobras mais venenosas conhecidas pelo Homem e pela mulher.
Sen yukarı çıkıp odaya yerleş, ben de gidip çocukları bulayım, dediğine göre Sürüngen Odası'na saklanmışlar çünkü onları merdivende bıçakla kovalamışsın.
Bem, vá até lá acima e instale-se e eu vou procurar as crianças que o senhor diz que se esconderam na Sala dos Répteis porque os perseguiu pelas escadas com uma faca.
Hanım kızlar insanların şahsi eşyalarını kurcalamaz.
As boas meninas não vasculham os objetos pessoais das outras pessoas.
Leo, senin bir sıkıntın var mı?
Leo, estás de acordo com isto?
Lütfen artık Hildur'ın taziye defterini imzalar mısınız sanki onun için gelmişsiniz gibi?
Agora, podes, por favor, assinar o livro de condolências da Hildur como se tivesse sido isso que cá vieste fazer?
Ben hiç vurulmadım ama epey namussuzun acı içinde kıvranışını izledim.
Nunca fui alvejado, mas, observei inúmeros desgraçados a rebolar-se em agonia.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]