Kıskanç translate Portuguese
1,154 parallel translation
Genellikle onlara, adam öldürmekten hapiste olan ölümüne kıskanç bir kocam olduğunu söylüyorum.
Costumo dizer-lhes que tenho um marido ciumento e homicida que está a cumprir entre 3 a 5 anos por assassínio.
Kıskanç hissettim.
Senti ciúmes.
Çok kıskanç.
É tão ciumento.
Ve kıskanç bir erkek hep yanlış yapar.
E um homem ciumento comete erros.
Küçük Ben, o paranoyak, o kıskanç.
Little Ben, ele está paranóico, está ciumento.
Kıskanç?
Ciúmes?
Kocan kıskanç biri olacak.
Se continuares a falar assim, o teu marido vai ficar com ciúmes.
Bu beni kıskanç yapacak!
Aqui só eu posso ter ciúmes.
Burada kıskanç aşıklar, adam öldürmezler.
Os pretendentes ciumentos não andam por aí a matar pessoas!
kıskanç olma o zamanlar liseye gidiyordum
Homer, não tenhas ciúmes. Eu era uma adolescente.
Asıl sorun senin kıskanç olman. Bu çok saçma ve işe yaramaz.
O teu ciúme é absurdo, ridículo, sem o menor sentido!
Umarım kıskanç değilsinizdir.
Espero que não tenham ciúmes.
Sanırım bazı kardeşlerimiz biraz kıskanç.
Talvez alguns dos irmãos estão um pouco ciumentos.
Önceden efendisini seven fakat pek kıskanç olmayan aşırı derecede zihni karışmış birisi. Ellerinden biriyle, Hindistan yasalarına göre kabilesinden daha değerli olan inciyi uzağa fırlattı.
De um homem que não foi suficientemente zeloso... mas que, uma vez inquieto, deixou-se levar até o mais extremo... de um homem cuja mão, tal qual de um índio vil... despojou-se de uma pérola mais preciosa que toda sua tribo.
Seni hiç bu kadar kıskanç görmemiştim.
Nem nunca te vi com ciúmes.
Bilmem ki, erkek arkadaşın kıskanç birine benziyor.
Que tal pores o teu dedo na minha orelha? Bem, não sei.
"Kıskanç Oberon!"
"What, jealous Oberon!"
Aşırı kıskanç olan mı?
A incrivelmente ciumenta?
- Winifred her zaman kıskanç bir tipti.
A Winifred sempre foi ciumenta.
Hani Edi kıskanç bir sevgiliydi?
Pensava que o Eddie era o amante ciumento.
Kıskanç olanlardan ve senin yerine geçmek isteyenlerden.
Dos que têm inveja e querem tomar o seu lugar.
Unut onu Kıskanç birisi
Esquece-o. Ele está com ciúmes.
"Aşk kıskanç değildir"
" O amor não é invejoso
Bak. Ethan Diğer çocuklar kıskanç oldukları ve olgun.. ... olmadıkları için böyle yapıyorlar.
Sabes, Ethan, os outros garotos são apenas invejosos e imaturos.
Her şey burada, düğün odasında oldu. Kıskanç rakibesi Diana'yı lanetledi.
Foi aqui, neste mesmo quarto, na noite de núpcias, que um rival ciumento, pôs a seu feitiço na Diana.
Gerçekten Bu kıskanç şeye bağlı değilim.
Não consigo lidar com parvoeiras de ciumes.
Prenses, yakışıklı prens Rama ile evliymiş. Prens Rama ise kıskanç üvey annesi tarafından büyülü ormana atılmış.
Ela estava casada com o formoso Príncipe Rama... que fora banido para a floresta encantada... pela sua invejosa madrasta, a Rainha Kaikeyi.
Önemsiz şeyler bile Tanrı sözü gibi kesindir kıskanç insan için.
Ninharias leves como o ar são, para o ciumento, confirmações tão fortes quanto as Escrituras.
İyi ki soylu Mağriplim kıskanç yaratıklar gibi değil yoksa aklına kötü şeyler gelirdi.
Se meu nobre mouro não tivesse a mente clara e não fosse livre da baixeza das criaturas ciumentas isso bastaria para trazer-Ihe maus pensamentos.
- Kıskanç değil mi?
- ele não é ciumento? - Quem, ele?
Bu adam mı kıskanç değil?
E esse homem não é ciumento?
Ben kıskanç bir mizaçtanım.
Sou ciumenta por natureza.
Yüksel güzel güneş ve öldür hasedinden hasta ve solgun düşmüş kıskanç ayı. "
Erguei-vos, doce Sol, e matai a lua invejosa, que já está doente e pálida com ciúme. "
Kocaman, güçlü, kıskanç bir tip aa bak oradaymış bir de!
Grande, forte, e do tipo ciumento. E ali está ele.
Talaksiyanların hepsi, bu kadar kıskanç mıdır?
Todos os Talaxianos são tão ciumentos?
O kız kıskanç biri, yirmi yaş genç, onun gibi biri olabilirdim.
Ela está com ciúmes. Há 20 anos, poderia ser ela.
Kıskanç arkadaş muamelesi yapma bana. Öyle değil.
Não me trates como o amigo invejoso porque não é nada disso.
Kıskanç mı?
Ciúme? Ciúme?
Elizabeth Proctor kıskanç, dedikoducu bir yalancı!
Elizabeth Proctor é invejosa e mentirosa!
Kıskanç olmam gerekir ama değilim.
Eu podia sentir ciúmes, mas não sinto.
"Kırık boyunlu, çıplak eski aşık kıskanç yargıç tarafından adalete teslim edildi!"
"Ex-amante nu com o pescoço partido entregue á polícia por juiz ciumento"!
Yüksel, ey güneş, Öldür şu kıskanç ayı, Nasılda sararıp soluvermiş kederden Sen ondan çok daha güzelsin diye
Ergue-se, belo Sol, e mata a invejosa Lua, já doente e pálida com desgosto que vós, sua donzela, sois bem mais bela do que ela.
Kıskanç pezevenk.
Ciumento dum raio...
Sanırım ben ondan daha fazlasını yaptığım için biraz kıskanç.
Acho que ele só está com ciúmes por eu ser muito melhor que ele.
Kapat şunu, kıskanç biri yapıyorsun beni.
Desliga isso. Estou a ficar com ciúmes.
Kokuşmuş, kıskanç, bencil, sinsi birinin kardeşiyim.
Sou a irmã de um sacana malvado, invejoso e mau!
Paranoid gözükmek istemiyorum.. Ancak geçmişte kötü ilişkiler yaşadım. Ve sanırım biraz kıskanç oldum.
Não quero parecer paranóica... mas no passado tive alguns azares nas minhas relações... e ganhei fama de ser ciumenta.
Karın kıskanç bir kadın mıdır?
A sua mulher é ciumenta?
Bu anlamda kıskancım.
Ciúmes nesse sentido.
- Kıskancım.
- Sou ciumento.
- Ne yapabilirim ki ben kıskancım.
Ah, agora estamos a falar verdade!
kıskançlık 60
kıskançlık mı 20
kıskanıyorum 27
kıskandım 18
kıskanıyor musun 33
kıskanıyorsun 60
kıskandın mı 76
kıskaç 19
kıskanmak mı 21
kıskançlık mı 20
kıskanıyorum 27
kıskandım 18
kıskanıyor musun 33
kıskanıyorsun 60
kıskandın mı 76
kıskaç 19
kıskanmak mı 21