English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ M ] / Macarthur

Macarthur translate Portuguese

234 parallel translation
- General MacArthur'u görmedin mi?
Chegaste a conhecer o General MacArthur?
- General MacArthur'un.
- O General MacArthur.
Bazen Tom onları MacArthur Parkı'nda tekne gezisine çıkarırdı. Midilliye biner, minyatür golf oynarlardı.
Às vezes, Tom levava-os ao Parque McArthur... para andar a cavalo, jogar mini-golfe...
MacArthur Parkı nerede?
Onde é o Parque McArthur?
Bu arka fon operasyonu. Ön cephede General MacArthur var.
Esta operação é clandestina, Maggie.
General MacArthur için Solomons'ı vuruyorlar.
Não tão depressa. Estão nas ilhas Salomão, ao serviço do McArthur.
Herşey MacArthur'a gidiyor.
Acaba de ancorar na pobreza. Está tudo na área do General McArthur.
General Douglas MacArthur
General Douglas MacArthur.
Doug MacArthur, beni orada istemez.
O Doug MacArthur não me quer lá.
Hepsinden sonra, O, General MacArthur'un sağ koluydu.
Afinal de contas, ele era o braço direito do General MacArthur.
Birliklerin komutanı General MacArthur bile güvenli bölgelere gitmişti [10].
Até o Comandante, General MacArthur, partira para praias mais seguras.
1944 ortasında General MacArthur'un amfibik birlikleri, bu çemberi bir iç halka hâline getirip Saipan adasını tehdit eder hâle gelmişti.
A meio de 1944, os exércitos anfíbios do General MacArthur reduziram-no a um anel interior dependente da ilha de Saipan.
Güneybatı Pasifik'te General Douglas MacArthur ve merkez Pasifik'te Amiral Chester Nimitz.
o General Douglas MacArthur no Sudoeste do Pacífico ; e o Almirante Chester Nimitz, no Pacífico Central.
MacArthur'un görevi, Solomon Adaları ve Yeni Gine'den başlayarak Filipinler'e kadar ilerlemekti.
MacArthur teria de subir das Salomão e Nova Guiné, até às Filipinas.
Marianalardan batıya hareketle, Nimitz bir Amerikan amfibik gücünü, iki kolun birleşmesi amacıyla MacArthur'un emrine kaydırdı.
Avançando para ocidente, vinda das Marianas, uma força anfíbia americana foi colocada por Nimitz sob o comando de MacArthur, à medida que as duas frentes rivais começavam a juntar-se.
20 Ekim 1944'te, MacArthur sözünü tuttu.
A 20 de Outubro de 1944, MacArthur cumpriu a sua promessa :
Karadaysa şiddetli yağmur, sayıları 400.000'i bulan Japonlara karşı Amerikalıların ilerleyişini yavaşlattı.
Em terra, uma chuva torrencial atrasou a investida de MacArthur, contra um exército japonês de cerca de 400 mil homens.
MacArthur'un ikinci zaferi :
O segundo momento de triunfo de MacArthur.
Müttefiklerin komutanı, General MacArthur.
O comandante dos Aliados, General MacArthur :
Fatih geliyor yani yanında Amerikan danışmanları ve Amerikan mahkemesiyle General MacArthur.
A visita do conquistador. O General Douglas MacArthur com os seus conselheiros americanos, a sua corte americana.
Hizmetlerini takdir için ona General MacArthur tarafından verilmişti.
Foi-lhe dada pelo General MacArthur em recompensa pelos seus serviços.
- MacArthur duymadı.
- MacArthur näo ouvia!
" Sevgili General MacArthur'umuzun bir zamanlar dediği gibi :
" Como disse o nosso amado General Douglas MacArthur :
McArthur'unki gibi.
Säo como os do MacArthur.
MacArthur ile Truman kavgası.
A disputa do MacArthur com o Truman.
Vay vay. MacArthur Stern, süper polis.
MacArthur Stern, o superpolícia...
MacArthur Stern?
MacArthur Stern?
- MacArthur Stern.
- MacArthur Stern.
"MacArthur Park." şarkısını söylüyordum "O tarifi hiç bulamayacağım" bölümüne geldiğim sırada elimden düşürdüm ve kırıldı.
Estava a cantar uma canção... e quando cheguei ao refrão, escorregou-me da mão e partiu-se.
Bir sonraki trenimiz, iki dakika içinde Concord yönünden MacArthur'a varacaktır.
Ted?
- Ted? - İyiyim. Bir şeyim yok.
O próximo comboio de CONCORD-BELT chegará a MacArthur dentro de dois minutos.
Ben MacArthur Parker!
Troy, bacano. Fala o MacArthur Parker.
Menajer olan MacArthur Parker mı?
MacArthur Parker, o agente?
Menajerim olan MacArthur Parker mı?
MacArthur Parker, o meu agente?
Söyle ona, MacArthur Park'ta Baby Bro'yu vurduğunda ben de oradaydım.
Diz-lhe que eu estava lá quando ele alvejou o Baby Brock no MacArthur Park.
MacArthur Park'ta, aptal herif...
- No MacArthur Park... - Não!
MacArthur Parkı.
Parque MacArthur.
MacArthur Park Alanı'ndan muhtemel gaz patlaması haberi geldi.
Recebemos a notícia que houve uma possível explosão de gás na área de MacArthur Park.
Dr Barnes, bana MacArthur Parkı'nın altında ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
Dr. Barnes, pode dizer-me o que se encontra debaixo do Parque MacArthur?
MacArthur Parkı'nın altında ne olduğunu nasıl bulacağım?
Como é que eu descubro o que está debaixo do Parque MacArthur?
... MacArthur Parkı boşaltılıyor.
... evacuação discreta do Parque MacArthur.
Dört numaralı tren MacArthur Parkı'ndaki Red Line hattında kaldı.
O comboio número quatro na Linha Vermelha perto do Parque MacArthur.
Onlara MacArthur Park'ındaki istasyonun 500 metre ötesinde yangın olduğunu söyle.
Diz-lhes que há fogo a 500 metros da estação Parque MacArthur!
MacArthur Park'ında bir treni yoketmiş.
Destruiu um comboio no Parque MacArthur.
Artık MacArthur Parkı'ndan çıktığını biliyoruz, demek ki yeraltında..
Sabemos que começou no Parque MacArthur. Portanto, está a avançar subterraneamente.
400. ve 600. bölgelerden gelen mülteciler Beta Durani ve MacArthur Ara Kolonisi'nde tıbbi yardım alabilirler.
Refugiados dos Sectores 400 a 600 estão a ser aceites pelas colónias médicas... em Beta Durani e na Colónia MacArthur Midrange.
Tanrı aşkına, Doug MacArthur'u bile bağladılar.
Até envolveram o Doug MacArthur, pelo amor de Deus.
"MacArthur Park, karanlıkta eriyor."
"MacArthur Park está a dissipar-se no escuro."
"MacArthur Park." Richard Harris.
"MacArthur Park". Richard Harris.
General MacArthur'un kendisi, bu pipoyu kullandı.
O general MacArthur o fumou.
Yaşlı MacArthur o cızırdayan kutunun başına geldi.
O Velho MacArthur soltou um grito :

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]