English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ M ] / Mecbur kaldım

Mecbur kaldım translate Portuguese

161 parallel translation
Mecbur kaldım.
Tive de assinar.
- Mecbur kaldım.
- Tive de bater.
Mecbur kaldım.
Estou entre a espada e a parede.
İşim bitmeden orayı terk etmeye mecbur kaldım.
Graças à incompetência da Frota, parti antes de acabar o meu trabalho.
Mecbur kaldım.
Fui forçado.
Tüm istediğim özel yaşamdı. İmparator olmayı istemedim aslında, ama mecbur kaldım.
Tudo o que eu queria era uma vida privada... eu realmente não queria ser imperador, mas tive de ser.
Tüfeği elinden almak istemezdim ama mecbur kaldım.
Eu não queria levar a arma. Tinha de levar.
Mecbur kaldım.
Tive de o deixar ir.
Ben de ondan ayrılmaya mecbur kaldım.
Fui forçado a dizer-lhe : " Basta,
O durumda mecbur kaldım.
Tive de decidir na hora.
- Mecbur kaldım.
Tem de ser.
Mecbur kaldım lordum.
Tive de o fazer, senhor.
Senin ve takımının korkunç... performansını görünce buraya gelmeye mecbur kaldım.
Fui obrigado a vir quando vi a sua situação e da sua equipa.
Mecbur kaldım.
Tinha de o fazer.
Natasha'yı kurtarmak için buna mecbur kaldım.
Para salvar a Natasha, tive de concordar.
Kathryn Janeway'i kaybettiğimiz konusunda sonuca varmaya mecbur kaldım.
Sou forçado a concluir que nós, de facto, perdemos Kathryn Janeway.
Aslında gelmeye mecbur kaldım.
- Eu fui despejada. Despejada?
Anladığını sanmıyorum. Hiç bir iş yapmamanın karşılığında hiç maaş almaman gerekiyor. Tatlım, mecbur kaldım.
Pensei que tinhamos um acordo... tu não trabalhavas, e como compensação, não depositavas o teu salário.
Evet, mecbur kaldım.
Sim, bom, devi fazê-lo.
Mecbur kaldım...
Fui forçado a...
- Yara bandı takmaya mecbur kaldım.
Desculpa. - Tenho de andar com um penso.
Fırtına dalgaları vururken genç bir bayanı evinden çıkmaya zorlamaya mecbur kaldım.
Fui forçado a retirar uma jovem do seu apartamento durante a tempestade. - E foi assim que ela lhe agradeceu?
Çocukların tehlikede olduğunu duyunca buna mecbur kaldım.
Mas quando soube que as crianças estavam em perigo, tive de vir.
Stok numarası bulamadığım için bu resimlere bakıyorum. Elimle aramaya mecbur kaldım.
Estou olhando para estas fotos porque não consegui um no de stock, então tive de fazer de maneira prática.
Almaya mecbur kaldım. Ayakkabılarla iyi gitti.
- Combina com os sapatos.
Yanlış işler yapmaya mecbur kaldım.
Então, que passa com este negro O Praga?
Elena Derevko'nun güvenini kazanmak için gizlice gitmeye mecbur kaldım. Olayla ilgili ajanların ifadesi önünüzde olmalı.
Fui obrigado a agir clandestinamente para ter contacto com a Elena Derevko e deve haver declarações por parte dos agentes envolvidos a confirmar isso.
Yarın akşam beni bir içkiye davet etti. - Reddetmeye mecbur kaldım.
Ela convidou-me para sair para um cocktail amanhã a noite.
Mecbur kaldım.
- Teve de ser.
- Ah, evet. Evet, yeni birine mecbur kaldım.
Sim, estou a treinar uma nova.
Ve sonra da kimlik kartını takmaya mecbur kaldım.
E depois obrigaram-me a usar uma identificação.
- Hubert, mecbur kaldım.
- Hubert, tinha de falar.
Mecbur kaldım.
Ah, sim. Sim, foi necessário.
Hayır, saklanmak için mecbur kaldım.
Tive de me vir esconder aqui.
Mecbur kaldım.
Teve de ser.
- Mecbur kaldım, seni Abaza!
- Fiz o que pediram.
Mecbur kaldım.
Não tive escolha.
- Buna mecbur kaldığımı anlamalısın.
- Compreende que a minha mão foi forçada.
- Mecbur kaldım!
Eu avisei-te.
Mecbur kaldığımız bazı durumlarda başvurduğumuz şiddetin çeşitli biçimleri vardır, mesela beni öldürmeye çalışmanız gibi.
Há várias situações de violência,... em uma delas tentará me matar.
En iyi arkadaşımı kefaletimi ödemesi için sürüklemek zorunda kaldım ve her şeyi açıklamaya mecbur bırakıldım.
Tive de arrastar um amigo até à Baixa para pagar a fiança e, depois, tive de explicar tudo.
Buna mecbur kaldığım için üzgünüm.
Lamento tudo isto.
Bazen mecbur kaldığımız zamanlarda yeteneklerimizi keşfederiz.
As vezes só descobrimos os nossos talentos em tempos difíceis.
Pekala. Bir silahım var,... ve gördüğünüz gibi mecbur kaldığımda öldürürüm.
Agora, eu é que tenho a arma e, como podem ver, se for preciso, matarei.
Ve mecbur kaldığım için kalbine kılıç sapladım.
E pus uma espada no seu coração, porque tinha de o fazer.
Bir hocanın mecbur olduğu şeyler söylemek zorunda kaldığım için bağışlayın.
Perdoai-me por vos dizer aquilo que um mestre deve dizer.
Mecbur kaldığınız için Nazilerle anlaşmadınız mı?
Como fazer acordos com os nazis quando foi necessário?
Leo'nun suçlu olduğunu kabullenmeye mecbur kaldığım anı hiç unutmayacağım.
Sabes, nunca esquecerei o momento em que finalmente tive de aceitar que o Leo era culpado.
Ben mecbur kaldığım zaman öldürürüm.
Eu mato quando tem de ser, a trabalhar.
Epey porcun altında kaldım, bu yüzden bunu yapmaya mecbur bırakıldım.
Eu estava sob um monte de dívidas, e fui obrigado a fazer isso.
Mecbur kaldım.
Fiz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]