Ne bekliyorsun translate Portuguese
2,123 parallel translation
Peki, sen ne bekliyorsun?
Então e estás à espera de quê?
Bir haftadır her gün postanın yolunu gözlüyorsun Brian, ne bekliyorsun?
Credo, Brian, tens ido aos correios todos os dias da semana. De que andas à procura?
Ne bekliyorsun?
Do que estás à espera?
Tabii ki kalp-damar rahatsızlığı - ne bekliyorsun ki!
Claro, doenças cardiovasculares, não é esse o risco.
Eee, satın almak için ne bekliyorsun?
Assim, pelo que está esperando você? Adquira o Johnny de Jumpin hoje!
Ne bekliyorsun, Cursi'yi oyuna sok!
O que esperas para meter o Cursi?
Ne bekliyorsun. Hadi.
Anda lá.
Ne bekliyorsun?
Por que esperas?
Ne bekliyorsun o hâlde?
Pois então que espera? Não vê ali a vassoura?
Ne bekliyorsun o halde?
Pois então, que espera?
Ne bekliyorsun, davetiye mi?
Estás à espera do quê, de um convite?
Ne bekliyorsun?
O que está esperando?
Ne bekliyorsun ki? Bas düğmeye gitsin!
Carregue lá no botão!
- Ne bekliyorsun?
- Então, por que espera?
Ne bekliyorsun?
De que estás à espera?
Zıpkın yemiş balık gibi ne bekliyorsun!
Não fiques parada aí como um parasita.
Ne bekliyorsun?
Estão à espera de quê?
- Kavgayı sevmiyormuş. Ne bekliyorsun ki?
- Agora detesta discussões...
Ne bekliyorsun?
E vais dizer à polícia o quê?
Ne bekliyorsun?
Jaime... O que estás à espera. Prepara o avião.
Daha ne bekliyorsun, Apollo?
De que estás à espera, Apollo?
Hadi. Ne bekliyorsun?
Vá, de que está à espera?
Ne bekliyorsun ki?
O que querias?
Ne bekliyorsun? Hadi gidelim.
O que está à espera?
Benden ne bekliyorsun?
O que é que esperavas?
Ne bekliyorsun benden?
O que queres?
Ne söylememi bekliyorsun?
O que queres que diga?
- Ne yapmamı bekliyorsun? ... bir krallığı savunmanın ne önemi var?
O que faríeis vós?
Ne yapmamı bekliyorsun?
Que raio posso fazer?
gerçekte ne olduğunun mümkün olduğunca hızlı bulunması gerek, ne yapmamı bekliyorsun onu sevdim... peki nerede dalacaksın?
A única maneira de descobrir é ir lá e investigar. Eu gosto dela. Para onde?
bunlar balık değil mi ne yapmamı bekliyorsun balıkçı olan sensin bişeyler yap - bunlar balık değil Carley
- Ele vem pescar e não caçar! - O que queres que faça? - Tu és o pescador.
- Ne yapmamı bekliyorsun?
O que queres que eu faça?
Ne bekliyorsun?
Estás à espera de quê?
Ne düşünmemi bekliyorsun?
O que supõe que eu pensasse?
Tam olarak ne yapmamı bekliyorsun?
E o que devo fazer ao certo?
Peki, ne yapmamı bekliyorsun, tüm gün sandalyede oturup, kök salmamı mı?
Queres que me sente todo o dia naquela cadeira até ganhar raízes?
- Chris, buna ne dememi bekliyorsun ki?
- O que queres que te diga?
Peki benim ne yapmamı bekliyorsun?
Bem, o que é que queres que eu faça?
Ne yapmamı bekliyorsun?
Que hei-de fazer?
En yakın arkadaşının yüzü gözü dağılmışken onun ne yapmasını bekliyorsun?
Que esperas que ele faça quando um dos seus melhores amigos está daquele modo?
Tanrım, ne yapmamı bekliyorsun?
Deus, espera que faça o quê?
Ama yeni bir şeyler çıkmadan ne yapmamı bekliyorsun?
Mas não tendo pistas o que raio queres que faça?
Ne yapmamı bekliyorsun?
O que esperas que eu faça?
Tekneye gidince ne bulmayı bekliyorsun?
O que espera encontrar quando chegar?
Benden ne yapmamı bekliyorsun?
O que querias que fizesse?
Benden mi haber bekliyorsun yoksa ben mi seni arayayım? Ne?
- Telefono-te eu ou telefonas-me tu?
Ne dememi bekliyorsun?
O que queres que te diga?
Ne söylememi bekliyorsun?
O que queres que eu te diga?
Orada ne görmeyi bekliyorsun?
O que esperas ver lá?
Ne yapmamı bekliyorsun?
O que esperas de mim?
Ne söylememi bekliyorsun Sara?
O que quer que diga, Sara?