Nefes darlığı translate Portuguese
192 parallel translation
Demek hastaneye nefes darlığı tanısıyla yatırıldınız?
Deu entrada no hospital com falta de ar?
Bak sen şu işe. Tek şikâyeti nefes darlığı olan bir adam üzerinde uyguladığımız diğer yüz testin sonucuyla aynı.
Como todos os outros de um homem que só reclamava de falta de ar.
Nefes darlığı yüzünden.
Devia ser por causa da asma.
Uyarı işaretlerine dikkat edin - baş dönmesi, nefes darlığı, klostrofobi.
Atenção aos sinais de aviso : tonturas, falta de ar, claustrofobia.
Bulantı, nefes darlığı... baş dönmesi ve baş ağrısı var.
Temos náuseas, falta de fôlego, tonturas e dores de cabeça.
- Nefes darlığı çekmeyeceğim. - Nefes darlığı. - Gözlerimi yuvarlamayacağım.
não volto a ter respiração acelerada, nem a revirar os olhos, nem a desabotoar o botão de cima.
Sıcak terleme... Soğuk algınlığı... Nefes darlığı, yutkunmada zorluk...
suores quentes, ronqueiras, dificuldade para respirar, deficuldade para engolir,
- Nefes darlığı. - Hayır.
A falta de fôlego.
Nefes darlığın için ne kullanıyorsun?
- Que toma para a falta de fôlego?
Astım ilacı nefes darlığı için kullanılır.
É um remédio anti-asma para a falta de fôlego.
Yükse ateşi vardı- - riskli derecede... buna ek olarak kokain zehirlenmesine bağlı olarak- - şidetle yükselmiş kan basıncı... Ritimsizlik, nefes darlığı.
Hiperpirexia... febre alta associada à intoxicação por cocaína... pressão muito alta, arritmia, falta de ar.
Rebecca, Andrew size o akşam sevişirken... hiç nefes darlığı ve benzeri bir... problem yaşadığından... bahsetti mi?
Andrew deu indícios de que tinha algum problema... como falta de ar, ao fazerem amor naquela noite?
Dengesizlik, yön kaybı, nefes darlığı.
Desequilibrio, desorientação, respiração pesada.
Tugrenyev'in gut hastalığı nefes darlığına dönüşmüş diyorlar.
Dizem que, em Turgueniev, a gota se converteu em angina peitoral.
Sadece biraz... nefes darlığı ve baş dönmesi var.
Foi apenas um pouco... uma respiração fraca e alguma vertigem.
Jefferson, geliyor musun yoksa, nefes darlığı mı yaşıyorsun?
Jefferson, vens ou estás a arfar?
Göğsünden kurşun yemiş. Hiperresonant. Nefes darlığı.
Hiper-ressonância, deslocação à esquerda da traqueia,
Kendinde değildi, nefes darlığı, bulanık görüyordu...
Desorientado, falta de ar, visão enevoada...
Akut nefes darlığı, göğüs ağrısı.
Falta de ar aguda, dor no peito.
- Nefes darlığı, göğüs ağrısı.
- Falta de ar, dor no peito.
Doğum kontrol hapı alan 28 yaşında bir sigaracı nefes darlığından şikayetçi.
Sala de Observação 1, fumadora, 28 anos, toma a pílula. Queixa-se de falta de ar.
Göğüs ağrısı ve nefes darlığı.
Queixa-se de dores no tórax e falta de ar.
Benim gibi birçok Şerpa hastalanmadan veya nefes darlığı çekmeden ağır yükleri yukarıya taşıyabilir.
A maioria dos sherpas pode levar cargas pesadas sem ficar doente ou sem respiração.
Göğüs ağrısı, nefes darlığı.
Dores no peito, falta de ar.
Nefes darlığı, baş dönmesi yoğun endişe içeren akut anksiyete yaşadı.
Ela sofreu um episódio de ansiedade aguda com todas os sintomas... apreensão intensa, falta de ar, tontura.
Nefes darlığı anlamına geliyor.
- Significa "falta de ar".
- Bilinç kaybı ve nefes darlığı var.
- Desorientada. Falta de ar.
... Farr. Bu sabah biraz nefes darlığı çekmiş.
Ela teve problemas respiratórios de manhã.
Nefes darlığı nitro ile geçti.
A dispneia foi aliviada por nitro.
- Nefes darlığı var mı?
- Sente falta de ar?
Peki. Başın dönerse ya da nefes darlığı çekersen bana söyle.
Se se sentir tonto ou sem fôlego, avise-me.
Nefes darlığı var.
Falta de ar.
Üşümen, gece terlemen, nefes darlığın var mı?
tiveste calafrios, suores noturnos, falta de fôlego?
Göğüs ağrısı, nefes darlığından şikayetçi.
Queixa-se de dores no peito e de falta de ar.
68 yaşında, erkek hasta. Nefes darlığı var.
Paciente masculino de 68 anos de idade, com problemas respiratórios e limitação...
Nefes darlığı? Baş dönmesi?
Falta de ar, tonturas, problemas a urinar?
Bayan Guerrero nefes darlığı çeken bir deri veremi hastası.
A Sra.Guerrero é uma paciente com Lúpus, que apresenta dispneia.
Nefes darlığı ya da hissizlik şikayeti mi var?
Queixou-se de alguns sintomas, falta de ar, tonturas...
GCS 14. Nefes darlığı ve göğüs ağrısından şikayetçi.
queixa-se de dificuldade respiratória e de dor torácica.
Nefes darlığı çektin mi?
notaste que te falta o fôlego?
- Bence nefes darlığı çekiyor. - Yavaş ol.
- Pode ser um pneumotórax hipertensivo.
Nefes Darlığı ve "NS" :
O teu paciente está de saída... "F.F." é falta de fôlego.
Memur Berson'un göğsünde acısı ve nefes darlığı var.
O Agente Berson foi admitido com falta de ar e dor no peito.
Durumu nasıl? 30 dakika göğüs ağrısı, baş dönmesi, nefes darlığı çekti.
Dores no tórax há meia hora, náuseas e falta de ar.
20 dakikadır şiddetli göğüs ağrım, baş dönmesi nefes darlığı var. Tansiyonum 17ye 10 olmalı.
Sinto dores intensíssimas no peito há 20 minutos, náuseas, falta de ar, devo estar com uma tensão de 10-17...
Ya da nefes darlığı var mı?
Dificuldades na respiração?
Nefes darlığı çekiyorsun.
Está com problemas respiratórios.
Demek ki nefes darlığı varmış.
Então teve problemas respiratórios.
Nefes darlığı görülmesi üzerine epinefrin enjekte ettin.
Teve dificuldades respiratórias e injetaste-lhe epinefrina.
Nefes darlığı dışında bir şey var mı?
Mais alguma coisa além de falta de ar?
Nefes darlığı için kullanmıyor musun?
Não o usa para a falta de fôlego?