English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ O ] / Oradaydık

Oradaydık translate Portuguese

650 parallel translation
Bu sabah oradaydık.
Foi onde estivemos hoje de manhã.
Tam zamanında oradaydık.Tam aileler büyük bir kaygı içinde vardıklarında.
Nós estávamos lá no momento em que as famílias chegaram e se instalaram. Estavam num estado de amargura enorme.
Hepimiz oradaydık.
E estavam todos lá.
Daha dün oradaydık.
Já fomos por ali ontem.
Bir zamanlar Gran Fort'ta idik, otele bir yabancı gelmşti, biz de oradaydık.
Lembra-te daquela vez em Gran Fort, daqueles desconhecidos que nos puseram num hotel com guarda?
Kızılderililerin öldürülmesi. biz oradaydık...
Estávamos ali para matar índios.
Bundan önce de biz oradaydık.
Parece que já discutimos isto.
Elena ve ben demin oradaydık.
Eu e a Elena fomos lá.
Oradaydık, karo kızı ve ben de Bilemiyorum... "Gaucho / kovboy" Marx gibiydim.
Ali estávamos os dois, a rainha de ouros e eu parecendo, sei lá, o Gaucho Marx.
Biz oradaydık.
Estávamos além.
O İngiltere'ye geldiğinde biz de oradaydık.
Tinha vindo de Inglaterra e nós estávamos lá.
Onunla aynı zamanda oradaydık.
Encontrámo-nos lá os dois.
Maya, biz oradaydık!
- Eu já lá estive, Maya.
Oradaydık.
Nós estivemos lá.
Delisin sen. Tenis kortundan çıkıyorduk O, ben ve karısı oradaydık. - Değilim.
'Tás maluco.
Hepimiz oradaydık.
Estávamos lá todos.
Tam o sırada biz de kamerayla oradaydık.
Estávamos ali com a máquina. Filmámos tudo.
Hepimiz oradaydık ve Hanoi Bankası'nı soyduğun için seni uçaktan atmazlar.
E ninguém nos atirava de um avião por termos roubado o Banco de Hanói. Fomos todos. - Temo que sim.
Yani biz oradaydık ve o...
Nós estávamos lá e ele...
Biz oradaydık, sen değil.
Estivemos lá, tu não.
Ama hep oradaydık.
Mas damos sempre a cara.
- Bu sabah oradaydık.
- Estivemos lá hoje de manhã.
İşte bu yüzden oradaydık anne. Tek başına yatmak istemedi.
É por isso que lá estávamos, tinha medo de dormir sozinha...
Ah, hayır hayır! Şans eseri, her şeyin kontrol altında olmasını sağlamak amacıyla biz de oradaydık.
Felizmente, estávamos lá para garantir que estava tudo sob controlo.
Nehrin oradaydık.
Nós viemos dos lados do rio.
Hepimiz oradaydık çünkü Pazar günüydü. Hepimiz barbekü için birşeyler getirmiştik.
Fomos todos, porque era domingo e... cada um levou algo para o churrasco.
Oradaydık Woody. Ne yaptığımızı biliyorduk.
Nós é que estávamos lá, Woody!
Oradaydık.
- Estivemos lá.
Karım ve ben. Oradaydık.
Estive lá com a minha mulher.
Oradaydık.
Estivemos lá.
John oradaydı ve Jim'de öyle ve Georgie çavuş oldu kısa sürede ordu kim olduğuna bakmıyordu bile ve bizi sınıra sürdü, kuzeye askerler yaşarlar topların gürültüsünde Ümit Burnundan Cooch Behar'a kadar bir gece yağmur altında çıkarsa karşılarına farklı bir ırk...
Marcha o John e o Jim mais além E o Georgie, um sargento forte Mas o exército Não sabe quem é quem
Bir adamın Brody'yi vurduğu gece var ya? Sternwood'un küçük kızı oradaydı. Ama Marlowe bunu polise söylemedi.
Na noite em que o miúdo arrumou o Brody, a tipa Sternwood estava presente, mas o Marlowe não disse à Polícia.
İşte yine TNT ilaçlı içki sahnesindeydim kasayı gizleyen güzel kız da oradaydı.
Lá estava eu, de volta à cena da bebida com sedativo... com uma beleza camuflando o cofre.
Birçoğu oradaydı ve, Çok kalabalık bir grup Big Horn'da kamp kurmuştu.
Cheguei até perto de Montana. Eu vi muitos indios acampados ao longo do leito do BigHorne.
Bir kalabalık gördüm. Kamyonetin sürücüsü de oradaydı. İki polis vardı ve onu tutuyorlardı.
Vi muita gente, o motorista, e dois polícias a segurá-lo.
O sıkı sıkı inandıki ben onları izlemek için oradaydım, Ve davranışlarına bakmak için.
Tinha certeza que eu era alguém vindo ali para observá-los e contar lá em cima se estavam se comportando.
Bütün gün oradaydık.
Nada.
Babamı gördüm. Çalışma odasında bir ışık vardı ve babam oradaydı.
Eu vi o papai, e havia uma luz em seu estudio, e ele estava lá.
Dikenli tellerde aralık vardı, Muff da oradaydı.
Vi o Muff numa abertura da vedação.
Peki ya Porta Termini'nin ele geçirilmesi? Oradaydım... ama kısa bir süre.
Estive lá... brevemente.
Oradaydık.
Eu estava lá.
Albay ve ben oradaydık çıkıp kalabalığı selamladığında.
Estávamos lá o coronel e eu.
Ufaklık Tim oradaydı, biliyor muydun?
Tiny Tim cantava lá, sabias?
Janis Joplin de oradaydı. Brian Jones... Eric, ben ve birkaç kişi daha etrafında toplanmıştık.
Estavam lá a Janis Joplin, o Brian Jones, o Eric, eu e mais umas pessoas.
Yani, ben oradaydım ve kız oradaydı.
Eu estava ali e ela estava ali.
Yani, oradaydım, o kız da oradaydı ve...
Eu estava ali, ela estava ali, e...
Her neyse... üstümü değiştirdim ve Fred Patty kıyafetimle... tenis kortunun yolunu tuttum. Tam on iki buçukta oradaydım. Daphne ve Marshall oradaydı.
Então eu me troquei, e vesti o meu fato Fred Perry, e fui para o ténis eram12 : 30, encontrei a Daphne e o Marshall no tênis.
Ölü piyango kızı oradaydı, tamam mı? Fakat Harry Grey saklamak için öldürmez.
Encontráramos o cadáver de uma vendedora de lotaria, mas o Harry Grey não mata para ocultar os corpos.
- Sen de oradaydın, o bahsi birlikte yaptık!
- Estavas lá quando apostámos!
- Kız arkadaşım oradaydı.
- A minha namorada está lá dentro.
Kız arkadaşım Sally oradaydı.
A minha amiga Sally também lá estava.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]