English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ O ] / Oradaydın

Oradaydın translate Portuguese

1,792 parallel translation
Tanrım, sen oradaydın!
Meu Deus, o senhor esteve lá!
Sen de oradaydın.
Tu estavas lá.
Natalie, sen de oradaydın.
- Natalie, você estava lá.
- Sen de nişanlınla birlikte oradaydın.
- Tu estavas com a tua noiva.
Ama sen de oradaydın.
Mas você esteve lá.
Oradaydın, gördün.
Estavas lá, viste tudo.
Sen de oradaydın, bu çok özgün olur,... basında yer almaya değer ve yeni tasarımını takdim etmeden önce,... ki enfes olacağından hiç şüphem yok, seninle çalışmak benim için büyük bir şans olur.
Estiveste lá, foi autêntico, é digno da imprensa e seria muito sortudo em ter-te antes da apresentação da tua nova linha, que, de certeza, será fabulosa.
Birilerine güvenmek benim işim değil, sen o iş için oradaydın zaten.
O meu trabalho não é confiar em ninguém, para isso é que estavas lá.
Çiftliğe geldiğimizde siz de oradaydınız. Her nasılsa suikastçinin orada olacağını biliyordunuz.
O senhor estava lá, e sabia da sua presença.
Sen de oradaydın.
'Tavas lá, também.
Sen de oradaydın!
'Tavas lá, também!
Elbette, inanırsın. Sen de oradaydın!
Epá, devias.'Tavas lá, também!
. Sen de oradaydın.
'Tavas lá, também.
Bir zamanlar sen de oradaydın.
Era para seres tu, lá.
Oradaydın ve hiçbir şey söylemedin.
Estava ali e você nunca disse nada.
Peki neden oradaydın?
Então porque é que estavas lá?
Oradaydın.
Você esteve lá.
- Sen de oradaydın, insanları duydun mu?
- Sentado aqui, ouves as pessoas?
Ne zaman oradaydın?
Quando é que lá esteve?
Ve sen de işte oradaydın.
E lá estavas tu.
Neden oradaydın, baba?
Porque estavas ali, pai?
O üç insan saldıra uğradıklarında sende oradaydın ve şimdi de onların cesetlerini mi görmek istiyorsun?
Estavas lá quando aquelas 3 pessoas foram esquartejadas. E agora queres ver os corpos!
- Evet oradaydın.
- Sim, estiveste. - Estive no carro. - Eu vi-te, Christopher.
Oradaydınız gördünüz.
Estavam lá e viram.
Evet, ama sen oradaydın.
Sim, mas tu estavas lá.
Sen de oradaydın, hatırladın mı?
Estavas lá, lembras-te?
Jim, oradaydın.
Jim, tu estavas lá.
Sen de oradaydın.
Tu, por acaso, estavas lá.
Hepiniz oradaydınız.
Estavam lá todos. O que aconteceu com ele?
Duman çıktığında ikiniz de oradaydınız ve sonra o ava gitmiş.
Havia fumo que ambos inalaram, ele foi caçar.
Mutfağa gittim, sen de oradaydın ve sen...
Fui à cozinha, e tu estavas lá e estavas a...
Bir baktım oradaydın, sonra bir de baktım ki kaybolmuşsun.
Foste-te embora de um momento para o outro.
Oyun gecesi bende oradaydım. Hatırladın mı?
Eu estava lá na noite da peça, lembraste?
Ayrılana kadar oradaydım. Bir özel dedektif ailemin beni aradığını söyleyince...
Era onde estava de licença quando um detective particular apareceu, a dizer que os meus pais biológicos andavam à minha procura.
Ben de oradaydım, unutma. Yediğin haltın farkında varınca...
E lembra-te de que eu estava lá... quando te apercebeste do que tinhas feito.
Ne atlattığını biliyorum, ben de oradaydım.
Bem sei pelo que passou, eu estava presente.
Salt, sen de oradaydın.
Salt, você estava lá.
Vaktinin yarısını ayırdı bize çünkü ailenin yarısı oradaydı.
Demorou menos, porque só um dos pais apareceu.
Sen ve yardımcın gelip Dean'e vurduğunuzda ben de oradaydım.
Eu estava no cume quando você e o seu adjunto apareceram e deu um murro no Dean.
Eski dünyanın en büyük kütüphanesi oradaydı.
Lá residia a maior biblioteca do mundo antigo.
Norlarının hepsi oradaydı.
Suas anotações estão lá para consulta.
O kadın öldüğünde oradaydı.
Ele estava presente quando a mulher morreu.
Baskın sırasında o da oradaydı.
Eu conheço-o. quando fui preso.
Oradaydın.
Estiveste lá.
Oradaydı... Varlığını hissedebiliyordum. "
Ela estava lá, consegui sentir a sua presença. "
Belki olay öncesi veya sonrasında Jenny Lind'e gitmişlerdir ama öğleden sonra, 4 civarında Miller Barajı'nın oradaydılar.
Talvez tenham ido mesmo a Jenny Lind antes ou depois, pelas 04h00 da tarde estavam em Miller's Bend.
Siz de oradaydınız.
Vá lá!
Hayvanların fotoğrafını çekmeye gitmiştim o da oradaydı..
Fui tirar fotos de animais... - e ele estava lá.
İşte oradaydım, sırtım duvara dayalı, kaçacak yer yok kayıtsızlık bıçağının kenarına tünemiş Büyük Beyaz Canavar'ın gözlerinin içine bakıyordum.
Lá estava eu, de mãos atadas, sem saída, sobre o fio da navalha do esquecimento, encarando os olhos da Grande Fera Branca.
Oradaydım, hatırladın mı?
Eu estive lá, lembram-se?
Oradaydın.
Você estava lá.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]