Orta doğu translate Portuguese
683 parallel translation
Yeni Zelanda'nın savaşçıları Orta Doğu'da savaşırken cesur ülkeleri, çapadan başka bir şeyle silahlı değildi.
Os soldados neozelandeses estavam longe, no Oriente Médio. Deixaram seu corajoso país com poucas armas, além de forcados.
Bir Müttefik havaalanı Orta Doğu'da bir yer
Aeródromo Aliado algures no Médio Oriente
- Asya'dan Orta Doğu'ya kadar.
- Da Ásia ao Médio Oriente.
Avrupa'nın istilası planını son haline getirmek üzere Orta Doğu'daki... muadilleriyle buluşmak için dün gece yola çıkmıştı.
Ontem à noite foi encontrar-se com os seus congéneres no Médio Oriente, para finalizar os planos de invasão da Europa.
Var ama Orta Doğu'yu hesaba katmamışlar, git de gör!
Eu sei. E não resolvem as coisas no Médio Oriente. Vá-se lá entender.
Ayrıca Orta Doğu'da yabancı bir muhabirdim. Bir sürü polis haberi yaptım, İspanyol define enkazlarında yer aldım...
Correspondente no Médio Oriente... e fiz muitas reportagens de polícia... e mergulhei em naufrágios espanhóis.
Afrika, Asya, Orta Doğu, Güney Amerika...
Em África, Ásia, Próximo Oriente, América do Sul...
Bir Yahudi ülkesinin varlığı Orta Doğu'daki herkese büyük yarar sağlayacaktır.
Um Estado Judaico pode ser um grande beneficio... para todos no Médio Oriente.
Bu ilahî amaç batının ilmini ve gelişimini kavrayabilmeniz üzerineydi. Ardından Orta Doğu'ya dönüp bu ilmi biz Sami dostlarınızla paylaşacaktınız.
A sua divina intenção... era para vocês absorverem o conhecimento ocidental e progresso, e depois, regressar ao Médio Oriente e partilhá-lo connosco... vocês parceiros semitas.
Orta Doğu'daki tek demokratik devleti kuruyoruz.
Estamos a fundar a única democracia do Médio Oriente.
Orta Doğu'daki sorunlar çok karmaşık ve böylesi bir, iki veya üç toplantıyla çözülemeyecek derecede hassastır.
"Os problemas do Médio Oriente são terrívelmente complexos... " e não são susceptiveis de solução... " numa reunião ou duas reuniões ou três reuniões...
Orta Doğu'da CIA'in bir numaralı teknisyeni.
O diplomata mais inflexível da CIA no Médio Oriente.
Sonuna kadar kalabilirdim ama patronum Orta Doğu'yu yazmamı istedi.
Eu ficaria até ao final, mas o meu patrão queria que fosse cobrir o Médio Oriente.
Böylece Altı Gün Savaşı için Orta Doğu'ya gittim. Altı gün mü?
Bem, e foi assim que eu fui para o Médio Oriente durante a guerra dos seis dias.
- Ah, Evet. Beni izleyin. Orta doğu ve Orta Amerika'daki isyan ve devrimleri ilerletmek adına geniş ölçüde yatırım yaptık.
Temos investido intensamente no Médio Oriente e América Central para promover insurgências e revoluções.
Orta Doğu?
O Médio Oriente?
Orta Doğu hakkında ne diyorsun?
E em relação ao Médio Oriente?
Birleşik Devletler, Rusya askeri gücünü İran'dan çekmediği sürece... Orta Doğu'ya birlikler sevk edebileceği imasında bulundu.
Os EUA insinuaram que poderão enviar tropas para o Médio-Oriente, se os russos não retirarem do Irão.
Orta Doğu görev gücüne destek amacıyla bölgeye ulaştı.
Acredita-se que serão usados em apoio - da força-tarefa do Médio-Oriente.
Orta Doğu. Çin, Hong Kong, oralar Uzak Doğu.
- A China e Hong-Kong e que são no Oriente.
Birçok ülkeden gözlemci ve bilim adamı Orta Doğu'da iki nükleer patlama... olduğuna dair artan deliller bulunduğunu ifade ediyor.
Existem provas crescentes por parte de cientistas e observadores em muitos países de ter havido duas explosões nucleares no Médio-Oriente.
Los Angeles şirketindeki bir çocuk Orta Doğu'da kaçırıldı. Örneğin onlara fidye parasını vergiden düşmelerini önerdim.
A empresa "L. A Corporation"... teve um rapaz sequestrado no médio oriente... e disse-lhes que o resgate era descontável nos impostos.
Başkanın sözünü tutmamasının Orta Doğu ile ilişkilerde gerginliğe yol açacağını aklından çıkarma.
Lembre-se apenas, se o Presidente falhar em manter a sua promessa, isto poderá criar relações tensas com o Médio Oriente.
Üzgünüm General, Orta Doğu beklemek zorunda kalacak.
Sinto muito, General, o médio oriente terá que esperar.
Orta Doğu'nun geleceği dengedeydi. Bu film, o efsanevi gündeki erkeklerin ve atların bir bölümünün hikayesidir.
"Esta é a história de alguns desses homens,... que cavalgaram para se tornarem lendas naquele dia".
Bütün Orta Doğu uçuşları bir sonraki duyuruya kadar iptal edilmiştir. Bundan asla paçanı kurtaramayacaksın.
Todos os voos para o médio Oriente estão cancelados, até ordem contrária.
Geçen ders orta doğu hakkında konuşuyorduk.
Senão então vamos voltar a História.
Orta Doğu'daki rehineleri kurtarma görevinin henüz başarısız olmasının bildirilmesiyle Amerikanlar şoka uğradı.
Os americanos ficaram chocados com o anúncio do fracasso de mais uma missão de resgate de reféns, no Médio Oriente.
Orta Doğu gizli operasyonlarının başında.
Organiza operações secretas no Médio Oriente.
- Evet, ben... Bir süre Orta Doğu'da bulundum.
- Sim, eu passei uma temporadazita no Médio-Oriente.
Peki siz hiç Orta Doğu'da bulundunuz mu?
- Já esteve no Médio-Oriente?
ClA'deki arkadaşlarım bunun bir Orta Doğu terörist grubunun simgesi... ya da işareti olabileceğini düşünüyor.
Os meus amigos da CIA acham que pode ser a marca... duma assinatura de uma organização terrorista do Médio Oriente.
Orta Doğu'daki bazı beyler çok fazla paranız olduğunu düşünüyorlar.
No Médio Oriente pensam que vão tirar lucro disto.
Orta Doğu'da barış görüşmelerindeydiler...
Estavam no Médio Oriente, negociando a paz e...
Benzer söylentilerde farklı olarak bir tabak ya da tepsi olarak tasvir ediliyor ya da Von Eschenbach'a ve Orta Doğu'dan etkilenmiş tarihçilere göre cennetten düşen bir taştır.
Deixem isso aqui comigo. - Qual é a vantagem?
Ama belki o şifrede Kuzey Afrika ya da Orta Doğu'da asi bir ordunun yeri yazıyordu. Yeri öğrenince asilerin saklandığı köyü bombalıyorsunuz.
Só que era o local de tropas rebeldes na África ou Médio Oriente, e como agora sabem-no bombardeiam a aldeia onde se escondem.
- Orta Doğu'dan mı geliyorlar?
- São do Médio Oriente?
Orta doğu yemekleri hakkında hiçbir şey bilmem ki.
Comida do Médio Oriente...
Görevine bağlı bir adam olmasına rağmen başkan orta doğu ya da terörizm hakkında........ hiçbir şey bilmiyor. Elindeki kartları ben yazmıyorum.
Bem, com toda a consideração que lhe é devida, ele não sabe nada do Médio Oriente nem de terrorismo a não ser o que eu escrevo.
Kuzey Afrika ve Orta Doğu'ya özgüdür.
Nativo do Norte de África e do Médio Oriente.
Bütün bunlardan sonra Teselya'ya ( Orta Doğu Yunanistan ) gidiyoruz.
Vamos para Tessália.
Latin olabilir ya da Orta Doğu'lu.
Talvez latino, talvez árabe.
Sonra da Orta Doğu'ya uğrar tüm meseleleri kucaklaşıp çözeriz.
Talvez depois possamos passear-nos pelo Médio Oriente e limpar aquela confusão toda com um grande abraço de grupo.
Afrika, Orta Doğu...
África, próximo Oriente...
Kızın Orta Doğu'dan olduğunu düşünüyoruz.
- Drogas? Álcool? - Nada, excepto difenilmetano.
Kardeşim Jimmy Orta Doğu'yla barış yaparken beni göbek atma akademisine göndermişti.
Quando o meu irmão Jimmy estava no Médio Oriente a tratar da paz, mandou-me para a Academia de Barriga de Água.
Speedol tüm petrolünü Orta Doğu'dan ithal ediyor.
A situação para nós é catastrófica.
Saat 6 : 00'da su altına girme emri aldık. Alarm kapsamında rotamız Orta Pasifik üzerinden, Uzak Doğu olacak.
Foi-nos ordenado que nos ponhamos a caminho às 0600 horas para assumir cobertura de alerta, a meio do Pacifico, a lista de alvos TVD do Extremo Oriente.
Orta sınıftan üç ailenin evine bakıyor. Doğu Rıhtımı'ndaki bir doktorun da evine temizliğe gidiyor.
Ela toma conta da casa de três famílias de classe média e de um médico em East Quay.
Müzisyen ve dansçı karısı Doğu Avrupalı ve orta yaşlı çıktı.
O músico e a bailarina era um casal de meia-idade da Europa de Leste.
Orta halli Power Lad nasıl olur da Doğu yakasında teraslı ve park manzaralı lüks bir daireye sahip olabilir?
Como era possível que aquele simpático Super-Rapaz pudesse pagar seis assoalhadas na Zona Leste Alta com vista para o parque?