English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ O ] / Oğlun

Oğlun translate Portuguese

4,902 parallel translation
şimdi, Koga, 3 yaşında bir oğlun ve ufak bir kızın var, doğru mu?
Agora, Koga... Tens um filho de 3 anos e uma menina, certo?
Oğlun ölüyor, Amara.
O teu filho está a morrer, Amara.
Oğlun ölüyor, Amara.
Seu filho esta morrendo, Amara.
Oğlun, yaşadı mı peki?
Precisava de vir para casa
O senin oğlun.
Ele é o teu filho.
Ve oğlun, Paul annesi ve babasını bir daha asla göremez.
E o teu filho, Paul, não volta a ver pai e mãe jamais.
O çıkana kadar, oğlun büyükannesiyle yaşar.
O miúdo fica com os avós até ela sair.
Yoksa oğlun için mi?
Ou para o teu filho?
- Senin oğlun.
O teu filho.
Onu kimin büyüttüğü önemli değil. Connor eninde sonunda böyle olacaktı zaten çünkü senin oğlun, senin kanın.
Não importa quem o educou, o Connor tornar-se-ia no que se tornou.
Oğlun, gözünün içerisinde bir yılan simgesiyle doğacak.
Faço-te esta profecia. O teu filho nascerá com a imagem da serpente no seu olho.
Oğlun yerini bilmeli.
O teu filho devia saber qual é o seu lugar.
Ama aynı şekilde seni sevip arzuladım ve oğlun dediklerimi uygular ise güzel bir geleceğe sahip olmasını sağlayacağım.
Mas eu amei-te e desejei-te à minha maneira e mesmo que o teu filho me queira conhecer melhor, irei fazer com que tenha um bom futuro.
Bakalım oğlun bu konuda ne diyecek.
Bem, vejamos... o que o seu filho... tem a dizer.
Oğlun hakkında.
Sobre o seu filho.
Oğlun.
O teu filho.
Yoksa oğlun mu?
Ou o teu filho?
Bir oğlun var.
Você tem um fiho.
Oğlun mu?
O teu filho?
Oğlun olarak beni sırdaşın gibi görmeni istiyorum o kadar.
Só peço que tenhas confiança em mim, como teu filho.
Biliyoruz ki keşfedilecek daha başka dünyalar da var ve birlikteyken bunun üstesinden geleceğiz aile bağlarıyla daha bir bütün olacağız. Senin sürüsüyle oğlun var ve gördüğün üzere, benim de sürüsüne bereket kızım.
Sabemos que existem outros mundos para descobrir, e vamos fazê-lo juntos, ainda mais unidos pelos laços de família... porque tu tens muitos filhos e, como podes ver, eu tenho muitas filhas.
Oğlun diğer tarafa geçti.
O teu filho já passou para o outro lado...
Senin oğlun, Javier.
O teu filho, Javier.
Oğlun yok artık.
Não tens um filho.
Oğlun Jacob?
O teu Jacob?
Oğlum Thomas ve karısı o tepelerin diğer tarafında yaşıyor. - Carlsbad'te. - Bir süredir konuşmadığın oğlun mu?
O meu filho Thomas e a mulher dele, vivem do outro lado das montanhas, em Carlsbad.
Oğlun iyi bir genç adam.
O teu filho é um bom rapaz.
Oğlun buradan pek de katile benzemiyor.
O seu filho não se parece muito um assassino ali.
- O gece olanlar için kendimizi suçlayamayız. Mahkeme salonunda oğlun için ifade verirken seni izledim ailemin cinâyetini savunuyordun? Hayır mı?
Não nos podemos culpar, pelo que aconteceu naquela noite.
Oğlun, bu ormanda atalarımın kemiklerini kötüye kullanıyor.
Lá na floresta o teu filho Violou as ossadas dos meus antepassados.
Olduğunu düşünen birçok insan var. Oğlun da bunlara dahil.
Muita gente acha que existe, incluindo o seu filho.
Bu da oğlun mu yoksa?
Este é o teu filho?
Hayır, hayır, hayır! Yalnızca düşünüyordum ki oğlun için bir yön çizme yararına çabalayabilirsin...
Não, não, não, estava simplesmente a pensar que no interesse de traçar um caminho para o teu filho, poderias tentar...
Oğlun için en iyisini istiyorsun.
Queres o melhor para o teu filho. Eu também.
Oğlun mercimeği fırına versin diye sana yardım ettiğim için mutluyum ama en iyi arkadaşıma yalan söylemeyeceğim.
Ei! Tenho todo o gosto em ajudar-te a desvirginares o teu filho, mas não vou mentir à minha melhor amiga.
- Sanırım oğlun biraz gergin.
- Acho que está um pouco nervoso.
O senin oğlun.
Ele é vosso filho.
Oğlun için yaptığın şeyde utanılacak bir şey yok.
Não há vergonha no que fizestes pelo vosso filho.
Duyduğuma göre oğlun meyve verdirtemiyormuş.
Porque ouvi dizer que o teu filho é uma seiva.
Ya oğlun ne olacak?
E o teu filho?
Kafandan uydurduğun oğlun ve ona verdiğin lösemi ile ilgili konuşmayabiliriz.
Podemos não conversar sobre o filho que inventaste com a leucemia inventada.
Oradaki... - Oradaki senin oğlun mu?
É que... esse é o seu filho,
Oğlun mu o?
É o seu filho?
Başrol benim, sen ve üvey oğlun da figüransınız.
Sou o principal. Tu e o teu filho são secundários.
Beş dakika sonra, Richie ve oğlun çantalarımızla birlikte aşağı inecekler.
Cinco minutos depois, o Richie e o rapaz maravilha descem com as malas.
Oğlun.
- O seu filho.
Oğlun tam bir yere bakan yürek yakan.
O teu filho é um conquistador.
Oğlun nasıl?
Como está o seu filho?
Alexandria'da yanında olan oğlan senin oğlun muydu o?
O rapaz com quem estava em Alexandria... era o seu filho?
O, oğlun değil.
Isso não é o seu filho.
Oğlun iyileşecek.
O teu filho vai ficar bem.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]