Parayla translate Portuguese
3,459 parallel translation
Kanla ya da baskıyla ilgili değilse bankandaki parayla ilgilidir.
E sabes, se não for sobre sangue ou opressão, vai ser sobre o dinheiro no banco.
Parayla tutulmuş adiler tarafından hayvan gibi avlanıyoruz.
Somos caçados como animais por lixo contratado.
Sahte bir kimlik ve sağlam bir parayla her şey halloluyor.
Basta um BI falso e um maço de notas.
Onun sadakati parayla ölçülmüyor.
A lealdade dela é genuína.
Şu yaptığım bağıştan gelen parayla alırım diyordum.
Queria dar-lhe uma com o dinheiro da última doação.
Ama sana parayla alacağı bir şey verecek değil mi? - Evet.
Mas ele vai oferecer-te alguma coisa que tenha realmente comprado, não é?
Parayla birlikte biras kas gücü ve rüşvet iyi olur diyorsun yani?
Estás a dizer que é bom dinheiro com algum músculo e subornos?
Parayla alakalı meseleleri sessiz sakin çözmek lazım.
Qualquer negócio que meta dinheiro deve ser feito de forma clara.
Gazetede senin ticaret işini okuyordum, ve düşündüm ki "aman tanrım, Lyle bütün o parayla ne yapacak?" dedim.
Eu estava a ler as transferências e pensei, "meu deus, o que vai o Lyle fazer com todos aquele dinheiro?"
Parayla alacağı için, Lekesizler'in gerçekten arkasında olup olmayacağını tartıyor.
Ela duvida se os Imaculados realmente a apoioariam, porque ela estava-Ihes a pagar.
Parayla 10 hektar daha yer alacağız.
Compramos mais 20 hectares.
Yani burası hâlâ at ahırı ama bilirsin parayla her şey yapılabilir.
Quero dizer, isto ainda é a cabeça do cavalo, uma possível amostra, sabes.
Benim cebimdeki parayla altı kişilik bir aile için market alışverişine çık da sonra konuşalım.
Vai fazer compras para seis com o que tenho no bolso, e depois, podemos falar.
Bu parayla ne yapacaksın, Alex?
Que farás ao dinheiro?
Kurye servisi zarfın parayla birlikte kutularına bırakıldığını söyledi.
O estafeta disse que o envelope foi deixado com dinheiro numa caixa postal.
Bu parayla ne yaptığını öğrenebilirsek gerisi de gelecektir. Sonunda tüm sırlarını açığa çıkarabiliriz.
Se descobrirmos o que ela faz, tudo desmorona, tudo cai, e finalmente conheceremos os segredos dela.
Hem de kasaba bütçesinden çalınan parayla yapılan ödeme.
Um pagamento usando dinheiro público roubado.
- Çantadan çıkan parayla mı aldın?
É a da mala generosa?
Fiona bulduğu parayla kahvaltı almış bize.
A Fiona comprou o pequeno-almoço com o dinheiro que encontrou no L.
O parayla karides, waffle falan aldın sanıyordum.
Pensei que tivesses gasto em camarão e waffles.
O parayla ilgilenmiyor.
Não importa. Ela não quer dinheiro.
Tek ihtiyacı olan şey nakit parayla tutacağı bir oda, isim ve gülümsemeymiş.
Tudo o que precisou para ter um quarto foi dinheiro, nome e sorrir?
Doğrusunu söylemek gerekirse, üç gecelik avansı iki katı parayla verdi.
Para ser honesto, era o dobro do dinheiro, 3 noites adiantados.
Laura Cambridge'in ölümüyle hiçbir ilgim yok ya da vakfımdan çalınan parayla ya da son 48 saattir suçlandığım hiçbir şeyle.
Não tenho nada a ver com o assassínio da Laura, ou com o roubo do dinheiro da minha caridade, ou com qualquer acusação das últimas 48 horas.
Ben sadece parayla alâkalı sanmıştım.
Pensei que era só pelo dinheiro. Não sabia.
Sen hiç parayla seks yaptın mı?
Já pagaste por sexo?
Bir Merchant Ivory filmi izleyen her erkek parayla seks yapmıştır.
Todo o tipo que viu um filme da Merchant Ivory pagou.
Çocuklar okullarda zorbalığa uğruyor ve bu parayla Zorba Karşıtları hak ettiği gibi yasal bir organizasyon haline gelebilir.
As crianças andam a ser vítimas de Bullying e com este dinheiro o Bully Buckers de Bucky Bailey pode, finalmente, ser uma organização que merece ser.
Parayla ilgisi yok. Otel odasında sarhoş olmanla ilgili.
Não se trata de dinheiro, mas sim de uma bebedeira num quarto de hotel.
Ya da o parayla kumar oynayip büyük para kazandi.
Ou então apostou e ganhou muito.
İslamabad'daki gözlemciler, parayla ilgili bir konu olduğunu söylediler.
A vigilância em Islamabad disse que disseram alguma coisa sobre dinheiro.
Sandığın kan ve parayla dolup taşıyor.
A tua arca transborda de dinheiro e sangue.
Akşamları başını yastığa koyup, o parayla nasıl güzel bir hayat yaşayacağının hayallerini kuruyorsun demek?
Quando te deitas, à noite, sonhas com a vida que podias ter com esse dinheiro?
Ömrünüzün sonuna kadar parayla işiniz kalmasın diyor!
Diz que nunca mais teremos de nos preocupar com dinheiro!
Biraz parayla, hatta birazdan daha fazla bir parayla Percy'nin emirlerini yerine getirmene gerek kalmaz.
Tens opções. Se tivesses um pouco de dinheiro no bolso, mais do que um pouco, não tinhas mais de obedecer ao Percy.
Teyzemin evinde Oxy satarak kazandığın parayla mı ödeyeceksin?
- Vais pagar isso com o dinheiro da venda de oxicodona em casa da minha tia?
Ama geleceğin daha geleceği var, ve bu parayla yumuşak ayıcıklar ve eyeliner gibi somut şeyler almak istiyorum.
Mas o futuro está tão distante e eu preciso deste dinheiro agora para coisas reais como ursinhos de goma e eyeliner.
Oraya uçtum ve sitemizin sayesinde aldığımız parayla siteyi ödedim.
Voei até lá, recebi o dinheiro que arranjei através do website que estou a tentar pagar.
- Belki de parayla alâkalıdır.
Talvez seja sobre dinheiro.
Sebep her ne ise, kesinlikle çekilen parayla bir ilgili var.
Seja o que for, deve estar ligado com o dinheiro que levantaram.
Sonra 100 binden fazla nakit parayla beraber suç ortaklarını yakıyor.
Depois incendeia os cúmplices dele juntamente com mais de cem mil dólares em dinheiro?
Kesinlikle, ve kaç tane bağımlı bu parayla tedavi edilebilir?
Exactamente, quantos drogados poderiam ser tratados
Lana, o parayla gidip milyon dolarlık mal daha alırlar.
Lana, eles gastavam tudo em crack.
Eskiden sihirli bir otel yatağım vardı ama parayla çalışıyordu.
Já tive uma cama mágica num hotel, mas acabaram por mudá-la.
Beni gammazlayabilecek herkes ölmüş olacak ve bir kasa dolusu parayla ben Meksika yollarında olacağım.
Todos os que me podem identificar vão estar mortos, e vou a caminho do México com a caixa cheia do dinheiro.
Bu parayla değil uçak, otobüs bile ayarlanmaz.
O dinheiro que conseguimos do Gray não dá para um autocarro, muito menos um avião.
Bak ne diyeceğim, bu mezarlığı elden çıkar tüm parayla yola çıkalım, kafamıza göre eğlenelim.
Fazemos assim : pões este mausoléu à venda, fazemo-nos à estrada com esse dinheiro e passamos um bom bocado.
Elinde bir çanta parayla.
E o dinheiro na bolsa...
Ayrıca Alex'in de Percy'den aldığı parayla aynı hesaba bağlılar.
É a mesma conta para a qual a Alex fez aquela transferência.
Çalıntı parayla ilgili iz üstünde çalışıyoruz.
Temos tentado seguir uma pista do falsificador de moedas.
- Parayla mı?
Com dinheiro?