English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ P ] / Parayı al

Parayı al translate Portuguese

1,852 parallel translation
Parayı al!
Vai buscar o dinheiro!
Kızı istiyorsan, git parayı al!
Se queres a rapariga, vai buscar o dinheiro!
Git parayı al.
Vai buscar o dinheiro.
Parayı al. -
Vai buscar o dinheiro.
Parayı al, tekneyi al, sonsuza kadar kaybol.
Leva o dinheiro, leva o barco, e desaparece para sempre.
Peşinden git. Parayı al, lütfen.
Vai buscar o dinheiro, por favor.
Ücretsiz Otoparka gelen de parayı alıyor.
Quem ficar na zona de estacionamento grátis fica com o dinheiro.
O ve Abby nakit parayı alıp A.T.M'e yatırdı.
Ela e a Abby levaram o dinheiro para a máquina de depósitos.
Tony, git parayı al.
Vou levar a mãe a casa.
Tien Yeng Seng çocukları rehin alıp sizi parayı almaya mı gönderdi diyorsunuz?
Tien Yeng Seng mantém as crianças como reféns. E pediu-te para trazeres o dinheiro. Então que vocês ainda andam a investigar?
Parayı al ve Eunyoung'i bırak.
Pegue no dinheiro e deixe a minha Eunyoung ir.
Parayı al ve Eunyoung'u serbest bırak.
Fique com o dinheiro e deixe a minha Eunyoung ir...
Yerinde olsam parayı alır giderdim.
Se fosse a ti pegava no dinheiro e ia me embora.
Parayı al.
Tira o dinheiro.
Bak. Parayı al.
Olha.
Haydi ama, parayı alıp gidemezsin şimdi.
Vá lá, não podes pegar no dinheiro agora e desistir.
Parayı al ve bizi rahat bırak.
Por favor, leva-o e desaparece daqui.
- Gelecek hafta parayı alırım.
Terei o dinheiro na próxima semana.
- Parayı alın.
- Apanha o dinheiro.
Parayı al ve kaç diyorum.
Aceita o dinheiro e avança.
Kathleen parayı alıp kaçtıysa?
Então a Julia, livra-se dessa também, deu dinheiro à Kathleen e ela desapareceu.
Parayı al ve onu bulmaya git.
Pega na guita e vai procurá-lo.
Onu ve parayı alır gideriz.
Saímos com ele e com o dinheiro.
Parayı alıp almadığına bakmak için gittim.
Queria ver se tinha o dinheiro.
İçeri girip silahı doğrultacağım. Ödleri boklarına karışacak, ben parayı alıp çıkacağım.
Eu entro, mostro-lhes a arma, eles mijam nas calças, eu pego no o dinheiro e piro-me.
Sizden istediğim Von Hayes ve iki arkadaşımı bırakın parayı alın.
Agora, a única coisa que vos peço é que deixem o Von Hayes e os meus dois amigos irem embora, e o dinheiro é vosso.
Yarın parayı alırsam fiyatı indireceğim dedim size!
Pague-me amanhã que eu baixo o preço da casa!
Sadece parayı al.
Leva o dinheiro.
Parayı al yeter.
Aceita o dinheiro.
Parayı al ve huzur içinde yaşa.
Apanha o dinheiro e vive a tua vida em paz.
Neden parayı alıp, kaçmadı?
Porque não apanhou o dinheiro e fugiu?
Parayı al. Baştan başla.
Fique com ele, comece novamente.
Parayı alınca kardeşimi vereceklerini söylediler.
Disseram que entregavam a minha irmã se tivessem o dinheiro.
Parayı alıp kayboldu.
Desapareceu com o dinheiro.
Birinden parayı alır, diğerine de silahları teslim ederiz.
Apanhamos o dinheiro num, e deixamos as armas noutro.
Tig ve sen parayı alın, Jax ve ben de silahları teslim edelim.
Tu e o Tig apanham o dinheiro. Eu e o Jax deixamos as armas.
Yani bizler onu koruyup parayı alıp, Cali'den çıkaracağız.
Assim, vamos protegê-lo, apanhamos o dinheiro, safamo-lo do Cali.
"Al şu parayı, yaşlı Caruso'nun yerine götür ve hepsini Jets'in rakibine yatır."
"Leva este dinheiro ao velho Caruso, ali na esquina, " e aposta tudo contra os Jets. "
Elebaşı parayı alıp kaçmış.
O cabecilha pegou no dinheiro. Agora o gangue quer o dinheiro de volta.
Al parayı.
Dinheiro. Leva o dinheiro...
Böylece parayı daha çabuk alırsın.
Para que possamos receber o dinheiro da apólice rapidamente.
Peki parayı ne için alıyordu?
Então para que precisava ele do dinheiro?
Bayan McNally mücekkilimin kredi kartı adına 25 bin dolar harcama yapmış olmasına rağmen, müvekkilim aynı miktarda parayı mobilya işi için hammadde alımına ayırdı.
A senhora McNally gastou 25 mil dólares em cartões de crédito. Meu cliente, recentemente, gastou o mesmo valor em materiais para seu negócio de móveis.
Parayı aklamak için alışverişe çıkmış.
Está à procura de uma forma de lavar o seu dinheiro.
Parayı o gece alırız ve yolumuza gideriz.
Vai pagar-nos à noite, e damos o fora.
Hesaptan alırsınız parayı tamam mı?
Pode cobrar-me mais por isso, está bem?
Al şu parayı.. bu gece dediğimiz yerde ol 12 bin pound Sean
Pegue este número, mas tem de ligar antes das 9 : 00 h desta noite. - $ 12.000 libras, Sean. - É um monte de dinheiro.
Böyle tek taraflı kararlar alıp, bu parayı başka yerlere harcamak sana kalmadı.
E não lhe cabe tomar uma decisão unilateral para gastá-lo noutro sítio.
Parayı al.
Por favor, aceite.
Silahları sen alırsın, parayı da ben. Ayrıca bu talihsiz olay ilişkimizi nötrlemeye de yardımcı olacak.
Tu ficas com as armas, eu fico com o dinheiro, e, este FUBAR ajuda a tornar de novo a nossa relação numa monogomia.
Eğer bu süreçte bizim için gerekli parayı bulamazsanız, Yeni bir alıcı bulmamız gerekecek.
Digo, se não nos derem o dinheiro para cobrir a despesa, teremos de encontrar outro comprador.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]