Pö translate Portuguese
6,013 parallel translation
Korktular ve korkmakta da haklılar.
Estão assustados e com razão. Primeiro vamos pô-los em segurança.
Gerçekten onu tehlikeye atacak birşey yapar mıyım zannediyorsun?
Achas mesmo que fazia algo que pudesse pô-la em risco?
Widener onu bir şekilde eve sokmuş olmalı.
O Widener, pô-lo dentro da mansão.
- Gönüllü mü olayım yani?
- Pô-los à disposição?
En iyisi onun bir bakım yurduna yerleştirilmesi.
Mas o melhor é pô-lo num lar de acolhimento.
Stet gidiyor. Babası onu İsviçre'de bir okula yazdırmış.
O Stet vai-se embora, o pai vai pô-lo num colégio interno na Suíça.
Po strateji uzmanı. Raina ise işe alımcı. Belki de "Kâhin" de paradır.
O Po planeia e a Raina recruta.
Bay Po'yla, "Çıyan" daki iş arkadaşlarıyla veya konumlarıyla ilişkilendirilecek bir şey bulunamadı.
Não há nada sobre Mr. Po, os seus sócios na Centopeia ou a sua localização.
- Bay Po mu?
Po? - Sim.
- Sana süper askerler yaptırıyordu.
- Pô-la a fazer supersoldados.
Kim fırına vermek ister?
- Quem quer pô-las lá dentro?
Zack Springer, ona o bıçağı oraya koyduranın sen olduğunu söyledi.
O Zack Springer disse-me que o obrigaste a pô-la lá.
Sen teknoloji sihirbazısın. Çalıştıramaz mısın?
Pô-la a funcionar?
Etten bir kutuya hapsolma.
Não o deixe pô-lo numa caixa.
Hadi büyük ekrana verelim.
Vamos pô-lo no grande écran.
- Çalıştırmakta sorun mu yaşıyorsun?
- Está a ter problemas em pô-lo a trabalhar?
20 dolar verip, doğrudan hurdacıya götürürüm.
Dou-lhe 20 dólares e vou pô-la no lixo.
Tamam, onun Rus personeliyle yeniden temas kurmasını nasıl sağlayacağız?
como vamos pô-lo a a contactar os contactos?
Onları test etmemiz gerekmiyor mu?
Não vamos pô-lo à prova?
Onun suçlu olduğunu söylemiyorum ama listemin en tepesine yerleşti.
Não digo que seja culpado, mas vou pô-lo no tôpo da minha lista.
Birilerinin kullanması lazım.
Alguém devia pô-las a uso.
Rachel'ın öğreneceği şey ikisini de zorlayacak.
O que a Rachel vai saber vai pô-los aos dois à prova.
Banyoya girdim, külotlarımı çıkardım ve ön cebine soktum.
Fui à casa-de-banho tirei as cuecas e pô-las na algibeira dele.
Analar ve babalar, çocuklarını ön planda tutmak ve gereken fedakârlığı yapabilmek için çocuklarını daha çok sevmelidir.
Mães e pais, temos que amar os nossos filhos mais... Para fazer sacrifícios Temos de pô-los em primeiro lugar.
Bunu diyeceğime inanamıyorum ama gözetim memurum bana öbür hafta eve gidebileceğimi söyledi.
Não acredito que vou dizer isto, mas o meu PO disse-me que vou para casa na próxima semana.
Neden çalışır hale getiremiyorum, bilmiyorum.
Não consigo pô-lo a funcionar.
Yoksa kendim çalışır haldeyim.
Eu consigo pô-lo a funcionar.
Çabuk, yan yatırmama yardım et.
Parou. Rápido, ajuda-me a pô-lo de lado.
Virginia'yla eşleşebilirsiniz.
Eu pô-lo-ia com a Virginia.
Kaldırırsan işini bitirir, ödemeni alır, çeker gidersin.
Como pô-lo de pé, para que o tipo se despache, pague e saia.
Şu yaralanan kızı indirmeyi mi düşünüyorsun?
A rapariga que foi "cortada", queres pô-la sob escuta.
- şuraya bırak.
- Vamos apenas pô-lo aqui por agora.
Onu sandalyesine koyalim.
Vamos pô-lo na cadeira.
Ama unutma, işin zor kısmı malı getirmek değil, içeri sokmaktır.
Lembra-te, o mais difícil não é arranjar a droga, é pô-la cá dentro.
Yani Lana Brewster'in kalıntılarını Trent'in çıkardığını ve Dr. Brennan'ın kapısına mı koyduğunu söylüyorsun?
O Trent desenterrou os restos da Lana Brewster e pô-los à porta da Dra. Brennan?
Ben de gitsin istiyorum.
Também quero pô-lo a andar.
Sizi bir saniye bekletebilir miyim?
Posso pô-la em espera um momento?
Koyacağı tek yer vardı.
Só há um lugar onde ela poderia pô-lo.
- Evet, onu şuraya taşıyabilirsiniz.
- Podemos pô-lo ali?
O budala beynini kullanmak seni hasta etmiş olmalı.
Usar o seu cérebro burro deve pô-lo doente.
Bunu beyaz adamların içtiklerine tercih ettiğini söylüyor.
Antes que fique sem saber o que lhe atingiu, Eu irei pô-lo numa jaula.
Doyle, seni enfekte eden şeyin ne olduğunu bulacağız..... sonra da seni iyileştireceğiz.
Doyle, vamos descobrir o que está a infectá-lo e vamos voltar a pô-lo bom.
Daha yeni uyuttum.
Acabei de pô-lo a dormir.
Gibbs ona dik dik bakarak boyun eğdiriyor mu?
O Gibbs está a pô-lo em submissão?
Odanın öteki köşesine götürebilirsin.
Pô-lo ali no canto.
DVDyi yukarı götürüp, yayınlamak.
Levar o DVD lá para cima e pô-lo no ar.
Sizinle konuşmamam gerekiyor, po-polar.
Não devo falar com vocês.
Eğer oğlum hâlâ oradaysa eğer orada, hâlâ ondan bir parça varsa bunları kendi takar ve benimle gelirdi.
Se o meu filho ainda aí estiver dentro, se houver ainda uma parte dele aí à minha frente, ele irá pô-las de livre vontade e virá comigo, porque ele sabe
İşin zor kısmı malı getirmek değil, içeri sokmaktır.
O mais difícil não é arranjar a droga, é pô-la cá dentro.
Koç çekip, yerine yerleştirmişti.
O meu treinador puxou e voltou a pô-lo no sítio.
Bizi, onu tekrar tehlikeye soktuğuna inanamıyorum.
Pôr-nos, pô-la nesse tipo de perigo de novo.