Saldırın translate Portuguese
8,434 parallel translation
Kesinlikle buradaki saldırının bir parçası.
Ele faz parte da conspiração cá.
Kremlin bu saldırının ileriye gitmesini gerçekten istiyor olamaz.
O Kremlin não pode querer que este atentado vá para a frente.
Saldırının nerede yapılacağını söyle.
Diz-me onde será o atentado.
Saldırın!
Ataquem!
Saldırının başarılı olması muhtemel mi?
É provável que um ataque seja bem-sucedido?
Saldırının sınırlı doğası ortaklığın bozulduğu ve planın bir kısmının uygulandığı anlamına gelebilir.
A natureza contida do ataque pode significar que uma parceria está a ruir, e que apenas uma parte do plano foi realizada.
Bunlar senin yazılımın sayesinde yeri tespit edilen hükümet araçlarında işlenen son silahlı saldırının görüntüleri.
São crimes recentes cometidos a carros do governo... e foram localizados pelo teu programa.
Bu mesaj saldırının arkasında ki kişi için.
Esta mensagem é para a pessoa por detrás desse ataque.
Sanırım bu saldırının sorumlusu her kimse sana merakı var, Süpergirl.
Suspeito que quem quer que seja o responsável por estes ataques, possa estar curioso sobre ti, "Supergirl".
Narcissus müdürü, Mark Massero'nun yaptığı saldırının akabinde tutuklanmasından sonra süresiz bir şekilde şirketten ayrılması hisse senetlerini dibe batırdı.
"O preço das acções caiu após o chefe da Narcissus, o Mark Massero, " ter sido suspenso devido à detenção por agressão agravada. "
Eğer Vampir Cadı kendi kovanının kraliçesi ise diğer bütün lidere, yönetme gücü olan herkese saldıracaktır.
Se a Soucouyant é a rainha do enxame, ela atacará outros líderes. Pessoas no controlo.
Paralı askerlerin kampına gidip sahte İngiliz saldırısı düzenledi aynısını İngiliz kampına da yaptı.
Ele simulou um ataque britânico no acampamento Hessiano, depois fez o mesmo no acampamento britânico.
Bir Hızlı Stinger'in acımasız saldırısına sahip ve saldırıların derinliğine bakarak bir Typhoomerang'ın gücüne de sahip olduğunu söyleyebiliriz.
E há o Projecto Shell Fire, e aí? Hiccup, pára! Passaste meses a planear isso.
Bu durumda, Jiletkamçı saldırısı! Kaçın! - Hiçbir şeyin değişmediğini görüyorum.
Não que não gosto de estar convosco, mas como é que sobrevoar um mar vazio vai ajudar?
Saldırıyorlar! Savaş pozisyonu alın!
Postos de batalha!
Bilim binası başka bir meta insan saldırısının odağı olmuş.
O edifício de ciências foi o foco de outro ataque de meta-humano.
Bazıları Khan Al-Asal'daki kimyasal silah saldırısının arkasında o vardı diyor.
Há quem diga que esteve por detrás do ataque de armas químicas em Khan al-Asal.
- Bize saldırıyor. Kapatın, kapatın!
Está a atacar-nos.
Şu an bir saldırıya kalkışırsanız, hepiniz tutuklanırsınız ya da ömür boyu hapse mahkum edilirsiniz.
Se tentam outro ataque agora, serão todos detidos ou presos, desta vez para sempre.
- Bir terör saldırısını araştırıyoruz. - Beyler, beyler...
Estamos a investigar um ato terrorista.
- Elektronik İstihbarat Servisi, Berlin'de bir saldırı planladıklarını gösteren veriler bulmuştu. Büyük bir saldırı planı.
Os serviços de sinais detetaram indícios de que planeavam algo aqui em Berlim, algo em grande.
O zaman saldırı ileri düzeyde olacak ve kan onların ellerinde olacak.
Então o ataque irá para a frente e o sangue ficará nas mãos deles.
Bir keresinden Berlin'de bir saldırı olacağını duydum. Ama genelde Suriye'den bahsedildi.
Ouvi sobre um ataque em Berlim, mas era mais sobre a Síria.
Tek avantajımız karada bulunan askerlerimiz ve bir Amerikan saldırısının İslam Devleti'nden büyük taraftarı yok.
A nossa única vantagem é pelo chão. Não há maior propositor de invasão americana, do que o próprio Estado Islâmico.
Yine de siz... Hiçbir şey demediniz... Bu saldırıyı durdurmak için bir şey yapmadınız?
E, porém, vocês não disseram nada nem fizeram nada para o impedir?
Danışmanı olduğunuz kişi kitle imha silahı saldırısıyla ilgili bir depoda bulundu teröristlerin tehdit savurduğu teknolojide uzmanlığınız var.
O seu aluno de tese é encontrado na área de preparação de um atentado eminente com armas químicas. Você é especialista na tecnologia que os terroristas ameaçam usar.
Haberlerdeki saldırı var ya? Burada olacak. Bunu benim için yapmalısınız.
O atentado das notícias vai ser aqui, tem de fazer isto por mim.
Stajyer 117 şimdi neden UNSC askerlerine saldırıp onları yaraladığını anlatıyordu.
O formando 117 estava a explicar porque atacou e feriu soldados do CENU.
Savage'a karşı seni süreceğiz. Sen de sürpriz saldırı yapacaksın.
Lutas com o Savage, usando o elemento-surpresa.
Bir terör saldırısı, insanların Oliver Queen ve adamlarına Star City koyunu temizlemeleri için yardım ettiği bir sırada yaralanmalarına neden oldu.
Um ataque terrorista deixou dúzias em estado crítico quando as pessoas vieram ajudar Oliver Queen e a sua equipa a limpar a baía de Star City.
Üniversite üçüncü sınıfta saldırı ve yaralamadan tutuklandım.
Antepenúltimo ano da universidade. Fui presa por agressão. Lesão corporal.
Böylesine bir saldırıyı ne tür bir yaratığın yapmış olabileceği konusunda bir fikrin varsa, bunu şimdi söylemenin tam sırası.
Sabes, se tiveres alguma ideia sobre que tipo de criatura pudesse ter feito todo este dano, agora seria uma excelente altura para me contares.
Danimarkalıların şefi Earl Ubba'nın beklenen saldırısı 2 gün önce gerçekleşti.
Um ataque do chefe dinamarquês, o conde Ubba, é inevitável. Isso foi há dois dias.
Böyle korkunç bir silahla saldırırsak, Nazilerin misilleme yapacağını biliyorsunuz.
Se atacarmos com uma arma tão terrível, sabe que os nazistas vão retaliar.
Bakın, sarin saldırısı olduğu gün garip göründüğüm için üzgünüm, ama bu sadece tesadüf.
Ouçam, lamento por andar estranho no dia de um ataque com Sarin, mas é apenas uma coincidência.
Saldırıda kullanılan sarini Johann Geitman adında bir kimyagerin sağladığını sanıyoruz.
Acreditamos que um químico chamado Johann Geitman, forneceu o Sarin no recente ataque.
Onlara bu üniformalı canavarların saldırılarına karşı koymayı öğrettim.
Ensinei-os a resistir aos ataques destes monstros de uniforme.
Yarın sabah 10'a kadar Yanukoviç'in istifası açıklanmazsa yemin ederim silahlı saldırıya geçeceğiz!
Se amanhã às 10 : 00 não fizerem uma declaração sobre a demissão do Yanukovych, eu juro, avançaremos armados!
Bu terör saldırıları tüm insan ırkını tehdit ediyor. Tüm insanlık alemini.
Este acto terrorista é uma afronta à raça humana, à nossa humanidade.
Amanda'ya Başkan Yardımcısı'nın konvoyuna saldırı olduğunu bildirmeliyiz.
Temos de avisar a Amanda que a caravana da C.V. foi atacada.
Kindzi'nin sahte yağmacı saldırısı seni ve Irisa'yı kandırmadıysa Başkan Yardımcısı'nı kandıracağını düşündüren nedir?
Vasculhando roupa? Se o ataque falso da Kindzi não te enganou a ti nem à Irisa, o que te faz pensar que vai enganar a C.V.?
Terörist saldırısını önledim.
Eu impedi um ataque terrorista.
Kadını reddederek, onun kendisine olan saygısına saldırırsın ve o da geri döner.
Rejeitamos a mulher para lhe ferir a auto-estima e ela vem atrás de nós.
Kanın miktarı gösteriyor ki yarılmış bir atardamar var ve büyük ihtimalle saldırıdan sonra beş ya da altı saniye şuursuz olarak kalmış.
A quantidade de sangue sugere um ruptura arterial, e provavelmente, ficou inconsciente cerca de seis segundos após o ataque.
Şiddetli bir siber saldırı olarak görülen bu olayda Catco Worldwide Media'nın kurucusu ve CEO'su Cat Grant hacklendi.
Naquilo que foi descrito como um pérfido ataque cibernético, Cat Grant, fundadora e CEO da "CatCo Worldwide Media", foi vítima de pirataria informática.
Bir adam namınından vazgeçerek, öfkesi ile saldırıyor.
Um homem enganado, com a sua reputação denegrida, agride com paixão.
Colorado nükleer saldırısını duymuşmuydun?
Ouviu falar sobre o ataque nuclear no Colorado?
Kadın saldırı altında!
Ela está a ser atacada.
Saldırıya uğradığın geceyle ilgili tekrar konuşmak istiyorum.
Queria voltar a falar sobre a noite em que foi atacado.
Dorian saldırıya uğradığı gün birkaç tekme attığını söyledi.
O Dorian disse que deu uns pontapés quando foi atacado.
Pençe izinden yola çıkarak bu saldırıya dahil olan kişilerin de........ wesen olduklarını düşünüyoruz.
Por causa da marca de garra, pensamos que os envolvidos são Wesens.