English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ S ] / Suçlu

Suçlu translate Portuguese

12,404 parallel translation
Katie hastalanınca, Anna bana gerçeği söylemediği için suçlu hissetti.
Depois da Katie ficar doente, a Anna sentiu-se culpada por não contar a verdade.
Bu kadar suçlu görünme.
Não tenhas um ar tão culpado.
MOISE TSHOMBE ÜLKEDEN KAÇTI VE VATANA IHANETTEN SUÇLU BULUNDU.
Moise Tshombe fugiu e foi acusado de traição na sua ausência.
Bu adam adi suçlu.
Este tipo é um delinquente.
Artık kimse suçlu olduklarını bile düşünmüyor.
Ninguém acha que eles são os maus da fita.
Gidersem suçlu olurum.
Se eu partir, sou culpado.
Hiçbir bebek doğduğu için suçlu değildir.
Nenhuma criança tem culpa por ter nascido.
Suçlu hissetmiyorum mu sanıyorsun?
Achas que não me sinto culpado?
- Tabii ki suçlu hissediyorum.
Claro que sim.
Ama sen daha suçlu hissediyor olmalısın!
Mas tu devias sentires-te muito pior.
Ünlü bir suçlu musun?
És um criminoso famoso?
Hangi kıstaslara göre davrandınız bilmiyorum ama ölenlerin tümü suçlu değildi.
Não quero saber que padrões usem, nem todas as vítimas eram pessoas más.
Gerçi bıçaklı, zor nefes alan, seks yapmış bir suçlu o kadar da güzel bir tablo oluşturmayabilir de.
Mas uma besta sexual de faca na mão e respiração ofegante - não é bonito.
Şikayete göre, silah taşımaktan, ölümcül bir amaçla silah taşımaktan tutuklamaya karşı koymaktan, ağır cinsel saldırıdan ve kasten adam öldürmekten suçlu bulunmuşsun.
De acordo com a queixa, está acusado de posse de arma para fins fatais, de resistência à prisão, ataque sexual agravado e homicídio em primeiro grau.
"Suçlu değilim" diyor Sayın Yargıç.
Ele quer dizer "inocente", Meritíssimo.
Sanığın aile kökenleri Pakistan'da ve eğer kuvvetli kanıtlarla cinayetten suçlu bulunması ve müebbet hüküm giymesi de düşünülürse kaçma tehlikesine karşın hapis isteminde bulunuyoruz.
Dado que é homicídio com provas irrefutáveis e provável sentença de morte, há sério risco de fuga - e solicitamos prisão.
Tanrılar, kardeşimi suçlu bulduğunda adaletten kaçmasına yardım ettim.
Quando os deuses consideraram o meu irmão culpado, ajudei-o a fugir à justiça deles.
Hayatta olduğum için suçlu hissetmemem gerektiğini.
Que não deveria sentir-me culpado por estar vivo.
- Ne? - Suçlu sizin akrabanız mı? - Evet.-Oğlum.
- Quem está a ser acusado?
... bunlardan ve sayısız başka suçtan suçlu bulundu. ... cezası ise idamdır.
... é dada como culpada deste e de outros incontáveis crimes pelos quais a sentença... é morte.
Suçlu : "Zamanla, sanırsam."
Acusado : "Suponho que tenha sido um dia de cada vez."
Suçluluk savunması yapma sebebiniz, gerçekten suçlu olmanız mı?
Declara-se culpado porque é, de facto, culpado?
Suçluluk savunması yapmadım çünkü suçlu değilim.
Não aceitei porque não fui eu.
Daha az suçlu.
Menos... culpada.
Goines'le derdim, suçlular hakkında yazmış ve bir suçlu gibi ölmüş olması.
Embirro com Goines porque ele escrevia sobre criminosos e morreu como um.
Suçlu değilim.
Não sou culpado.
İnsanların sana suçlu demesinden hiç usanmadın mı?
Nunca te fartas que te chamem criminoso?
Sen eskiden beri suçlu değildin.
Não foste sempre um recluso.
Babamın en istemediği şey bir suçlu yetiştirmekti.
A última coisa que o meu pai queria era criar um criminoso negro.
Babanın seni bir suçlu olarak hatırlamasına izin mi vereceksin?
Então, porque deixas que a última recordação dele de ti seja como criminoso?
Hem de ölü bir suçlu.
Um criminoso morto.
- Suçlu değilim.
- Não sou culpada.
Mariah'nın bir yere gittiği yok, ister suçlu ister masum.
Culpada ou não, a Mariah não vai a lado nenhum.
Suçlu olduğunu biliyor.
Ele sabe que é culpado.
Suçlu o değil.
Não é ela a culpada.
Onları bilmemene sevindim çünkü hepsi suçlu bunların.
Isso... é bom! Ainda bem que não os conheces, porque eles são criminosos.
Ve suçlu ailelere ne yaptıklarını biliyorsun.
E sabes o que fazem com a família dos criminosos.
Salt Lake şehrinden Thor Gundersen Tanrı korkusu olmadan ama şeytanın tahrikine uyup, hareket ederek Aaron Hatch ve Sara Hatch'i canice ve isteyerek, kötü niyetle hayatlarından etmeyi planlamaktan ve akabinde oracıkta ölmelerinden dolayı suçlu bulundun.
" Thor Gundersen, vindo de Salt Lake City, não tendo o temor a Deus nos seuss olhos, sendo movido pela sedução e instigação do diabo. Foi considerado culpado por, criminosa e intencionalmente, de forma premeditada, disparar sobre Aaron Hatch e Sara Hatch, que, por este motivo, morreram instantaneamente.
Anayasal hakkınız. Ama tarihi kayıtlar Thomas Durant'ı bir suçlu olarak anacak, farkındasınız değil mi?
Como é seu direito constitucional, desde que esteja ciente que os registos da história lembram-nos Thomas Durant como um criminoso.
Onun suçlu durumuna düşeceğini farkedemedik.
Não sabíamos que ele seria um suspeito.
Evet. Yani, öyleydim, ama suçlu değildim.
Sim, costumava ser, mas não criminal.
Ve açık olalım Buraya suçlu girmeyecek.
Vamos ser claros, sem prisão mediática aqui.
SUçlu olduğu kanıtlanırsa mı?
Declarar-se culpado?
- Bu insanlar beni suçlu ilan ederse belki de gerçekten yapmışımdır.
Se estas pessoas me condenarem, talvez seja mesmo culpado.
Arkadaşlarımın çoğu aramalarıma dönmüyor. Herkes suçlu olduğunu düşünüyor.
É diferente, os meus amigos, muitos deixaram de ligar.
Seks yapmış suçlu mu?
- Besta sexual?
- Suçlu değilim.
Inocente.
- Sence suçlu mu?
- Ele fê-lo?
- Masum ya da suçlu.
Inocente, culpado...
Herkes suçlu olduğumu düşünüyor.
- Todos acham que sou culpado.
Onlar daha saldırgan ve suçlu bulmaya yatkınlar.
- Queremos um júri qualificado.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]