English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ S ] / Suçlusun

Suçlusun translate Portuguese

373 parallel translation
Edward Bartlett, seni Volstead Yasası'nı çiğnemekten suçlusun.
Edward Bartlett, considero-o culpado de violar a Lei de Volstead.
Huzuru sağlayan şerif olarak söylüyorum ki suçlusun ve asılacaksın.
Como xerife e juiz da paz, és culpado e vais ser enforcado.
- Suçlusun.
É sim!
Sen ayaktakımı arasında görüp görebileceğim en soğukkanlı hırsız, hain ve suçlusun.
Você é o maior ladrão a sangue-frio, traidor e criminoso que eu vi durante uma vida a lidar com lixo humano.
Sen bir suçlusun!
Você é um criminoso!
Çok suçlusun.
Você é tão culpado.
İntikam amacıyla tasarlayarak cinayet işlemekten suçlusun.
É culpado de homicídio, premeditado e por vingança.
Her ikisinden de suçlusun. ÖIüme mahkum edildin.
És culpado de ambas as coisas.
Bana karşı suçlu değilsin, Tanrı'ya karşı suçlusun.
Não foi contra mim que pecaste, mas contra Deus.
Seni tutukluyorum, yabancı. Cinayete teşebbüsten suçlusun.
Forasteiro, vou prendê-lo, sob a acusação de tentativa de homicídio.
Aslında sen de biraz suçlusun.
Tu também tiveste uma certa culpa.
Yine hamile kalmamın tek sorumlusu ben değilim! Sen de suçlusun!
Refiro-me a que agora é pouco prático.
"Her şeye kadir Tanrı karşısında suçlusun. " Oğlu karşısında suçlusun. " Bütün insan ırkı karşısında suçlusun.
És culpado perante o Senhor todo-poderoso, culpado perante o Seu Filho e perante toda a raça humana.
Sabıkalı bir suçlusun.
És um criminoso condenado.
Belki suçlusun, belki de değilsin.
Talvez tenhas culpa, talvez não.
Araba çalma, içkili araba kullanma, umumi yerde içki içme ve tutuklanmaya karşı gelmekten suçlusun.
Vamos detê-lo por roubar um carro, por conduzir embriagado e por resistir à prisão.
Sen bir suçlusun... - Ama büyükbaban daha beter! - Doğru!
Você é um delinquente,... mas o teu avô ainda era pior!
Bence günah kadar suçlusun.
Acho que és culpado.
Akvaryumdaki bir kedi kadar suçlusun.
És tão culpado como um gato num aquário.
Demiyorum ki sen suçlusun ama bu o zaman başladı.
Não estou a acusar-te ou a por-te as culpas, mas foi quando começou.
Cinayet, Gasp ve adam kaçırmadan suçlusun.
- Não sei. Está preso pelos crimes de assassínio, extorsão e rapto.
Demek ki artık küçük çaplı bir serseri değil... devlet nezdinde bir suçlusun.
Quer dizer que já não és um patife insignificante, agora és património público.
- Elias, sen bir suçlusun.
- Elias, és um marginal.
Sen suçlusun der, gibi.
Olhou-me duas vezes Parecia estar a dizer "O criminoso és tu".
Ray, sen üzerinde silah bulunan, hüküm giymiş bir suçlusun.
Ray, tu és um bandido condenado de posse de uma arma escondida.
Beni neden engellediniz? Sen bir suçlusun.
Porque me impediu?
- Sen suçlusun, ben avukatım.
Eu sou um procurador.
- Çünkü sen pis bir suçlusun.
- Porque és o raio de um criminoso.
Üzgün değilsin, suçlusun.
Não tem que pedir desculpa, você é que manda.
Bang, suçlusun.
Bum! Tu és culpada.
Diğerleri gibi olduğun için suçlusun.
Culpada de ser igualzinha a todas as outras.
Sen bir ağır suçlusun. Şimdi bana inanacaklar.
Disse há 5 anos... que eras um criminoso perigoso, e agora vão acreditar.
Bernie hileyi başkalarına söyledi, sen de onu öldürmediğin için suçlusun.
O Bernie chibou-se sobre a aposta, e tu ficas mal por não o ter morto.
Bence peşinde polis olan bir suçlusun.
És um criminoso de meia-tigela perseguido pela polícia.
Ve ayrıca bir kanun görevlisine rüşvet vermekten dolayı da suçlusun.
E que tu és culpado de tentar corromper um agente da lei.
Sen hala bir suçlusun.
Não deixas de ser um sabujo.
Hakkında ne düşünüyorlarsa eminim o konuda suçlusun.
Seja sobre o que for, de certeza que és culpado.
Beni gördüysen ve konuşmadıysan sen de suçlusun.
Se eu copiei, tu viste e não denunciaste, também violaste o código.
- Sen de suçlusun.
- Tu também és.
3 kanunu savsaklamaktan suçlusun.
Você é procurado em três continentes por negligência criminal.
Artık ben bir asker, sen de bir suçlusun.
Tu és um criminoso e eu sou um soldado.
- O halde suçlusun.
- Então, és culpado.
Douglas Maberley'i öldürenin kimin çizmesi olduğunun ne önemi var tamamen suçlusun.
- Não interessa que bota matou Douglas Maberly! São todos culpados!
Sen politik bir suçlusun.
Você é uma política!
Bence sen de getirdiğin vahşi... köpek kadar suçlusun.
E, na minha opinião, a culpa é tanto sua...
Sen suçlusun.
Não quero falar.
Uymadığın taktirde suçlusun.
Se não agir, será considerado também culpado.
- Suçlusun!
- És culpado!
Wong Fei-jong suçlusun.
Eis a sentença.
- Sen bir suçlusun.
Você é o culpado.
Suçlusun!
Culpado.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]