Söylüyorum translate Portuguese
17,318 parallel translation
Bil diye söylüyorum bir espresso ya da esprissi parasına, hatta hiçbir fiyata gitmezdim.
Só para que saibas, não me compras com um expresso. Nem mesmo com uns quantos, não tenho preço...
Ben sana nasıl yapacağını söylüyorum.
Eu estou a dizer-te como.
Bil diye söylüyorum, benimle oyun oynarsan ve hikâye gerçek çıkmazsa, yemin ederim... Hepsi gerçek.
Só para que saiba, se está a brincar comigo e a história não for verdadeira...
Bu serserilere duymak istediklerini söylüyorum ve bunun için bana tapıyorlar.
Eu digo a esses idiotas o que eles querem ouvir, e eles veneram-me por isso.
Hayatım boyunca gerçekleri söyledim şimdi her gün yalan söylüyorum.
Sempre tentei dizer a verdade mas menti todos os dias.
Gerçekten yürekten söylüyorum. 90 gün.
E não é só conversa...
Sadece senin iyiliğin için söylüyorum.
Estou só a tentar proteger-te.
Şimdi söylüyorum ya.
- Fi-lo agora.
Primortal diğerlerinden çok daha fazla ödüyor Case, söylüyorum sana.
A Primortal paga muito melhor do que qualquer um, Case. Acredita.
Bunun, asrın maçı olduğundan emin olmak için tam burada, Bangkok'ta olacağız. Söylüyorum bakın.
Vamos estar aqui mesmo em Banguecoque, para assegurar que este seja um combate para a posteridade.
Ve bilgin olsun diye söylüyorum, Myca ve ben diye bir şey yok.
E, para que saibas, não há "cena comigo e com a Myca".
Bak söylüyorum bu, dükkan soymaktan ya da küpe aşırmaktan daha iyi.
Isto bate ir ao centro comercial para roubar brincos...
Sadece söylüyorum.
Só estou a dizer.
Ontari delidir. Bunu ben söylüyorum bak.
A Ontari é doida e isto sou eu a dizer.
Seni etkilemeye çalışmıyorum da, sadece doğruları söylüyorum çünkü başkası söylemiyor.
Não estou a tentar afectar-te, só estou a tentar dizer a verdade. Porque mais ninguém o faz.
Doğru, söylüyorum.
- É verdade. Digo mesmo.
Ancak bu sefer cidden doğru söylüyorum.
Mas, desta vez, digo-o com sinceridade.
Bunu da herkese söylüyorum.
Também digo isso a todos.
Hayır, ben başka bir şey söylüyorum.
Não, não estou a dizer-lhe outra coisa aqui.
Ama bu olmayacak çünkü size doğruyu söylüyorum.
Mas isso não vai acontecer senhora porque estou a dizer a verdade.
Son kez söylüyorum, neredeyse herkesi öldürüyordum.
- Da última vez, quase matei toda a gente.
Tüm erkek katılımcılara söylüyorum, anıtsal beceriksizliğiniz sayesinde uzay, sonsuza kadar lekelendi ve değeri düştü.
Para todos os participantes masculinos, a vossa incompetência monumental manchou e banalizou o espaço para sempre.
Pekâlâ bilginiz olsun diye söylüyorum, sarıklı kelimesi çok saldırgan.
Espero que saiba que monhé é muito ofensivo.
- Ben ailemle ilgili herkese yalan söylüyorum.
Minto a toda a gente sobre os meus pais.
Karavan parkındaki o korkunç hayatımla ilgili de yalan söylüyorum.
Minto sobre a minha vida horrível no parque de auto caravanas.
- Sadece doğruyu söylüyorum. - Hadi başlıyoruz.
- Só a dizer a verdade.
Bil diye söylüyorum, bir hırsızdan fazlası olduğunu biliyorum.
E para que saibas, sei que és mais do que só um ladrão.
- Tam olarak öyle söylüyorum.
- sim, é o que estou a dizer.
Doğurduğumdan hiç haberleri olmadıkları bir bebekle Toronto'da ortaya çıkıyorum, onlara Logan'ın beni terk ettiğini ya da doğrusunu, öldüğünü söylüyorum.
Aparecer em Toronto com um bebé que eles nem souberam que tive, dizer-lhes que o Logan me deixou... ou a verdade... que ele morreu.
Stonehaven'a saldıracağımızı söylüyorum, eski kafalı.
Eu digo para atacarmos Stonehaven, à maneira antiga.
Bu insanlara ne seveceklerini ben söylüyorum.
Digo a estas pessoas do que devem gostar.
Sürekli yalan söylüyorum.
Não faço outra coisa sem ser mentir.
Günün kalanında, seninle olduğum için yalan söylüyorum.
O resto do dia minto, porque estou contigo.
Aptalca şeyler söylüyorum.
Digo sempre umas coisas estúpidas.
Aptalca şeyler söylüyorum. Sonra tam söylemem gereken önemli şeyi söyleyeceğim zaman süre bitiyor ve...
Digo sempre coisas estúpidas e quando finalmente chego à coisa mais importante que sou suposta de dizer, o voice-mail interrompe-me e...
Siz o sürtügün kesinlikle Stockholm sendromuna yakalanmadigini söylüyorum.
Estou a dizer-vos que aquela cabra não ficou com a síndrome de Estocolmo.
Sadece söylüyorum.
É so uma sugestão.
Bilesiniz diye söylüyorum, bu sizin suçunuz değil.
Só para que saibam, a culpa não é vossa.
Açıklığa kavuşturmak için söylüyorum oğlunun olup olmaması umurumda bile değil.
Para ser clara, não quero saber que tenhas um filho.
Sadece biraz daha zamana ihtiyacı olduğunu söylüyorum.
Só estou a dizer que ela precisa de tempo.
- Pekâlâ John, dünyada kendini en çok suçlayan adam olarak söylüyorum, yapma bunu.
- Está bem, John, como especialista mundial em me culpar, por favor, não o faças.
Bir süreliğine yardım etti bana eskiden olduğum insanı hatırlattı ama artık söylüyorum sana o insan burada hayatta kalamaz ve geçmişte takılı kalırsan sen de kalamazsın.
Ajudou-me durante algum tempo, lembrou-me da pessoa que costumava ser, mas, estou a dizer-te, aquela pessoa não ia sobreviver aqui, nem tu se ficares presa ao passado.
Yalancı birinden çocuğu olan biri olarak söylüyorum bunları sana.
Acredita em alguém que teve uma filha com um homem - que era um mentiroso.
Her gün söylüyorum.
Faço-o todos os dias.
Bölge sakini ergen pislik Chris Griffin, ismini anmaya değmeyecek şahıs tırnak içerisinde söylüyorum :
Chris Griffin, um reles adolescente local, cujo nome vai ser omitido, foi apanhado a enviar, início e fim de citação,
Demiştim sana. Tekrar söylüyorum.
Eu disse-lhe antes e vou tornar a dizer.
Bak, bilesin diye söylüyorum, pes etmedim.
Só para que saibas, eu não desisti.
Unutmayasın diye söylüyorum Bay Rory, bu gemi partisine katılmak için gönüllüydün.
No caso de se ter esquecido, sr. Rory, foi voluntário para fazer parte deste grupo de resgate.
Tekrar söylüyorum, kendime ait bir zihnim var.
Novamente, provo que tenho mentalidade própria.
Bunu tüm samimiyetimle söylüyorum.
Digo isto com sinceridade.
Sen bekle ve sen bekle, bekle, bekle... siz... siz bilin diye söylüyorum, eğer bayılırsam hasta olduğumdan dolayı yoksa biliyorsunuz.
Tu és... E tu... Espera, espera, tu...