Tanımıyorum translate Portuguese
7,639 parallel translation
Sadece Jersey'e bir kuponum var ve orada kimseyi tanımıyorum.
Só tenho um vale para Nova Jérsia e não conheço lá ninguém.
Ben, hepinizi tanımıyorum ama "Yaşasın'ın" geldiğini hissediyorum.
Quanto a vocês não sei, mas sinto que está na hora de fazer um brinde.
Ben onu tanımıyorum.
Eu não a conheço.
Tanımıyorum.
Não o conhecia.
- O kadını tanımıyorum.
- Não conheço aquela mulher.
Ben de tanımıyorum, sen de.
Eu não o conheço, tu não o conheces.
Evet... Kadını tanımıyorum.
Não a conheço.
Adamları tanımıyorum bile.
Eu mal conheci o homem.
Beni ilgilendiren veya ilgilendirmeyen şeyleri belirleme konusundaki otoriteni tanımıyorum.
Não vos reconheço autoridade para decretar o que me diz ou não diz respeito.
Fakir, suçla dolup taşmış bir mahallede dul bir anne tarafından büyütüldüm, babamı tanımıyorum vesaire vesaire.
"Sou de um bairro pobre e criminoso. Fui criado por uma mãe solteira. Não conheço o meu pai." É cliché.
Sizi tanımıyorum Bay Bailey ama çok kaba davranıyorsunuz.
Não o conheço, Mr. Bailey, mas está a ser muito mal educado.
Bu adamları tanımıyorum.
Não conheço estes homens.
Gerçekten, seni tanımıyorum evlat.
Sinceramente, não te conheço, meu querido.
- Ben bu geleneği tanımıyorum.
Eu não reconheço esta tradição.
Adamı gerçekte pek tanımıyorum.
Mal o conheço, de facto.
- Bak, seni tanımıyorum ama onu tanıyorum.
Ouve, não te conheço, mas eu conheço-a.
Ben sizi tanımıyorum.
Não o conheço.
O adamı tanımıyorum ama tahminimce 6 yaşında bir kızı yoktur.
Não sei quem é mas acho que não tem uma filha de seis anos.
Sizi tanımıyorum ama sanırım bu taşların nereden geldiğini biliyorum.
Para vocês, sou um estranho, mas acho que sei de onde vêm estas pedras.
- Pek tanımıyorum daha.
Mal o conheci.
Gus ile iki yıl nişanlı kalmadık diye onu tanımıyorum sanma.
Só porque o Gus e eu não temos uma relação de dois anos não significa que não o conheça.
Ben de bunu istemediğimi söyleyemem ve belki de söylerim ama seni hiçbir yerden tanımıyorum.
E não posso dizer que não o queira, talvez o venha a querer, mas, eu não te conheço de lado nenhum.
Tanımıyorum.
Não o conheço.
İma etmek için Backstrom'u hiç tanımıyorum, ama o bir görgü tanığının adli tıpı her zaman gölgede bırakacağını bilir.
Nunca vi o Backstrom a sugerir, mas ele sabe que o depoimento de uma testemunha supera sempre a ciência forense.
Tanımıyorum kendisini. Bir arkadaşımın oğlu.
Ele é filho de um amigo meu.
- Onu tanımıyorum, ona güvenmiyorum.
Não o conheço, não confio nele.
- Tanımıyorum.
- Quem sou eu? - Não sei.
Seni tanımıyorum. Sana güvenmiyorum.
Não te conheço, não confio em ti.
Khlyen diye birini tanımıyorum.
Não conheço Khlyen nenhum!
- Onu tanımıyorum.
- Não a conheço.
Ben kimseyi aramadım. Aureliano Adami'yi de tanımıyorum.
Não falei com ninguém, não conheço esse Aureliano Adami.
Buna kazayla karıştım, kızı tanımıyorum bile.
Fui envolvido por acaso nessa situação, nem sequer conhecia a rapariga.
Carter adlı bir kişiyi tanımıyorum.
Não conheço ninguém chamado Carter.
Bilmiyorum. Onu tanımıyorum!
Não o conheço!
Ben bu aileleri tanımıyorum.
Eu... não conheço essas famílias.
Yardım etmeye çalışıyorum evlat. Öyleyse neden beni tanımaya çalışmıyorsun?
- Porque não te aproximas de mim?
Benimle vakit geçirmiyorsun? Seni tanımak mı? Ben seni senden daha iyi tanıyorum.
Conheço-te melhor do que te conheces a ti mesmo.
Tanıştığımızdan beri aynı kitapçıda çalışıyorum ama götümü sallamazsam daha fazla devam edemeyeceğim.
Trabalho na mesma livraria desde que me conheces, mas não por muito mais tempo, se não mexer o rabo.
- Sanırım onu tanıyorum.
- Acho que conheço este tipo.
Sizinle hemfikir olmadığım anlamına gelmez ama Jamie'yi tanıyorum Peder.
Não quero discordar de si, irmão, mas conheço o Jamie.
Onu tanımıyorum.
- Não o conheço.
Tanıştığımızı sanmıyorum.
Acho que não nos conhecemos.
Brockton'da tanıştığımız vakit benden etkilendiğine inanıyorum.
Acho que ele gostou de mim quando nos encontramos em Brockton.
Ama en çirkin işin, zevk anı olduğunu söylüyorlar. İnanıyorum. Çünkü cellat olsaydım veya mezar kazıcı tanıdığım insanlar için çalışmaktan kesin zevk alırdım.
Mas dizem que os piores trabalhos têm um momento de prazer e eu acredito nisso, porque se fosse carrasco ou coveiro, teria muito prazer, a trabalhar para uns certos tipos que conheço.
dolandırıcıları tanırım ve seni de tanıyorum, ve polise olabildiğince az şey anlattığını biliyorum.
Conheço golpistas e conheço-te a ti, e sei que disseste à polícia o mínimo possível. Está bem.
Seninle ilk tanıştığım zamanı hatırlıyorum da Dillard's kataloğunda görünen mükemmel iş kadınları gibiydin.
Céus, lembro-me da primeira vez que te vi. Eras uma mulher executiva perfeita, com grandes olhos avaliadores.
Tanımıyorum, ama bir gün onu tanımak isterim.
Olá, Ari!
Sanırım tanıyorum.
Acho que sim.
Bu konuda yardım edebilecek birini tanıyorum.
Sei de alguém que pode ajudar com isso.
Tanıştığımız geceyi tanıyorum.
Lembro-me da noite em que nos conhecemos.
Beni tanımıyorsunuz, fakat ben sizin bağışçınızı tanıyorum ve -
Não me conhece, mas conheço o seu benfeitor...