English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ T ] / Toplam

Toplam translate Portuguese

2,875 parallel translation
Bunun için para alıyordum. Eşyalarımı toplamış, ayrılmak üzereydim ama Panthro son bir öpücük istedi.
Fui paga, peguei minhas coisas para sair, mas Panthro queria um último beijo,
Bütün gece boyunca annemin babama toplam üç kelime etmediğinden eminim.
Tenho a certeza que a minha mãe Não disse 3 palavras ao meu pai.
Deb, Jordan'ın üzerine kayıtlı tüm tapuları bir dosyada toplamıştı.
A Deb compilou um ficheiro com as propriedades imobiliárias do Jordan.
Kapalı havalandırma tek başına yeterli olmazdı. Şeker tozunu maktulün kendi vücudu toplamış.
As ventilações ao serem fechadas não era o suficiente... foi o próprio corpo da victima que juntou todo o pó de açúcar.
Patron, devriye ekipleri 911'i arayanları toplamış.
Chefe, verificaram as chamadas do 911.
Yanında bir rehine var, toplam iki rehine olabilir.
Ela tem um, possivelmente, dois reféns com ela.
Herbert Mullin, Kaliforniya'da 1970'lerin başında toplam 13 cinayet işleyen ve kafasının içindeki seslerin, ona insan kurban etmesini bu sayede yıkımsal bir depremin önleneceğini iddia eden şahıs.
Herbert Mullin, que cometeu 13 assassinatos na Califórnia, no Início dos anos 1970, afirmou que vozes em sua cabeça disseram que tinha que fazer sacrifícios humanos para impedir um terremoto catastrófico.
Neden burda olmayan müşterileri toplamıyorsun?
Porque não fazes a ronda aos pacientes que faltam?
En güçlü 10 ilaç şirketi Fortune dergisindeki en zengin 500 şirketin, 490'ının toplamından daha çok kazanıyorlar.
As 10 primeiras companhias farmacêuticas fazem mais dinheiro do que as restantes 490 somadas num total 500.
12 çocuğu, 29 torunu, torunlarının da toplam 16 çocuğu vardır.
Tem 12 filhos, 29 netos e 16 bisnetos.
Bu üç fiil, Mary Surratt'ın vatana ihanet ve cinayete suç ortaklığı komplosunun toplamını oluşturuyordu.
São estes três actos que constituem a soma total da parte de Mary Surratt nesta conspiração traidora e assassina.
Pekâlâ, kaç tane oldu toplam?
Muito bem, mas qual é o teu total?
Brian'ın bu kademedeki her ajanın toplamından daha etkili olma potansiyeli var.
O Brian tem o potencial para ser mais eficaz do que todos os agentes desta unidade juntos.
Bitişe toplam dokuz ok vardı.
Foram usadas nove setas até expirar.
Bu da toplam ödemeniz gereken miktar.
E o valor total do empréstimo aumentou assim.
Hesabınızın bilançosu toplam 65,824,127 dolar.
O saldo da sua conta é : $ 65,824,127 Dólares.
Bütün çantalarımı toplamıştım.
As minhas malas estavam prontas.
Böylece toplam iki oy dilenmiş olduk.
Ao todo, já implorei dois votos dignos.
Toplam 25-30 km eder.
Cerca de 24, talvez 32 km.
Bu kuş sizin ikinizin toplamından 10 kat daha zeki.
Ele é mais inteligente do que vocês dois juntos.
- Saçımdan beyin parçalarını toplamıştım
- Eu apanhei o teu cérebro do meu cabelo
Kim, asıl yarışa katılmak için yeteri kadar puan toplamış olabilir.
A Kim poderia ter feito apenas o suficiente na parte superior para entrar no evento principal.
Alkışları ve beğeniyi her zaman üzerinde toplamış,... sahnemizin mucizesi :
Os aplausos, deleite. A maravilha do nosso palco.
Odaya geri döndüklerinde, Kurono ve yanındakileri bekleyen şey GANTZ'dan aldıkları savaş yorumları ve uzaylıları yenmenin sonucunda kişisel olarak elde ettikleri toplam puanlarıydı.
Quando regressaram ao apartamento Gantz atribuiu pontuação a cada um deles. Têm que lutar contra alienígenas e ganhar pontos,
Takahashi 0 puan. Toplam 88 puan.
"0 pontos para o Takahashi, protegeu demasiado a rapariga."
Toplam 69 puan.
Só faltam 31. "
Şişedeki toplam fasulye sayısı için bir tahminde bulunur musunuz lütfen?
Por favor, dê o seu palpite do total de feijões na garrafa.
kişi başı 100,000 dolara maloluyor. Sırf bu ameliyatlar, 50 milyar dolar gibi sarsıcı bir toplam gider teşkil ediyor.
Custando cada cerca de 100 mil dólares por paciente, só estas cirurgias atingem um total de quase 50 mil milhões de dólares.
Beslenmenin ayrı ayrı yiyeceklerle olduğunu sanıyoruz. Bu bir pazarlama biçimi, şirketlerin bize dayattığı bir düşünce. Aslında, beslenme hepsinin yaratmak için beraber çalıştığı toplam bir sistem, yüzlerce binlerce farklı kimyasal ve besin beraber çalışıyor.
Achamos que a nutrição é atribuída a nutrientes individuais, é assim que é publicitado, e comercializado pelas empresas, quando de facto, a nutrição, age em conjunto para criar uma sinfonia, as milhares de substâncias e alimentos distintos
Karmaşıklık bir toplam aslında.
A complexidade é total.
Dört temel gıda grubunda bulunan besinleri içeriyor, çünkü günlük toplam ihtiyacımızla ilgileniyoruz ve bu onun bir parçası.
Consiste em comer alimentos encontrados nos quatro grupos alimentares básicos, pois preocupamo-nos com a necessidade total diária, e isto é parte dela.
Yağ çıkarılınca proteinin toplam içindeki oranı artıyor.
Quando a gordura é eliminada, as suas proteínas ocupam uma maior proporção do todo.
- Toplam kolesterolün 241'le başlayıp 154'e düştü.
O seu colesterol total caiu de 241 para 154. O quê?
O para toplam varlıklarının yüzde beşine denk geliyor.
E que o dinheiro é responsável por tudo, mas 5 por cento de suas participações.
- Toplam kaç etti bakalım?
- Então, qual é a soma?
Toplam 837.57 dolar
TOTAL 837,57 Dólares
Çantalarını toplamış, tüm bağlarını koparmış artık tanıdığı insanların arasında yaşayamıyormuş.
Faz as malas e corta todos os laços. Já não pode viver entre as pessoas que conhece.
Sizin ve Peterson'ın katlarında toplam kaç borsa simsarımız kaldı?
Quantos operadores nos restam, entre o seu piso e o do Peterson?
Yani o tek köprü bu toplumun insanlarının hayatından arabada geçecek toplam 1531 yılı kurtardı.
Aquela pontezinha permitiu que as populações daquelas vilas não desperdiçassem entre si 1531 anos de vida na porcaria de um carro!
Toplam para eşit şekilde hayatta kalanlar arsında pay edilecek, ancak geceyi hepiniz tam çıkarırsanız, size zengin bir ödül var. Takımın hesabına yazılacak.
O total do pagamento será igualmente dividido entre aqueles que sobreviverem,... mas se durante a noite ficarem a espera para perguntar haverá uma vantagem significativa.
Benimle geliyorsun ve hiçbir haklı dayanağın bunu da gayet iyi biliyorsun çünkü dayanağın olduğunu düşünseydin çantanı toplamış olmazdın.
Vem comigo. Não tens onde ficar. Sabes disso e não preparaste a mala.
Evet, tüm dünyada diyerek bir noktada toplamış oldu.
- Sim, a peça do Cam destaca-se porque é uma viagem pelo mundo.
Tüm bu şeyleri Samuel mi toplamış?
O Samuel coleccionou isto tudo?
Geçen sene toplam 87 gün sürekli evdeydim.
No ano passado estive em casa 87 dias.
.. şu an yaptıklarının toplamı.
O futuro é o que vocês fizerem juntos.
Peki, metalik özelliklerine ve toplam ağırlığına dayanarak, bilimsel ve tahmini bir model oluşturabilirim.
Bem, posso renderizar uma previsão baseada nas propriedades do metal e no peso total.
Tamam, yani toplam sekiz kurban.
- Num total de 8 vítimas.
Toplam 94 puan.
" 94 pontos.
Toplam 101 puan.
Total 101 pontos. "
Toplam 115 puan. 100 puandan fazla.
Mais de 100 pontos...
Toplam kalorinin % 20'sini kullanmışlardı, sonra çok daha azını, % 5'ini. İki farklı miktarda protein kullanmışlardı.
Usaram dois níveis diferentes de proteína.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]