Tös translate Portuguese
442 parallel translation
Bu gece parayı karavanınıza getiririm.
Levo-tos ao teu atrelado esta noite.
- Onları tanıştırsam iyi olur.
- Vou apresentar-tos.
Bayan Corcoran senin için getirecek.
A menina Corcoran dá-tos.
Tabii ki, 300 dolar verebilirim ama vermeyeceğim.
Podia dar-tos, mas não dou.
- Onları sana vermemiş miydim?
- Não tos dei?
Oh, hayvanlara Piedmont Apartmanlarında izin verilmiyor, bu nedenle gitmelisin.
Não permitem animais, nos apartamen - tos Piemonte, por isso tens que ir.
Yarın gece geri öderim.
Trago-tos amanhã à noite.
Pekala, onu sana bulacağım. ve sonra seni asla görmek istemiyorum, asla.
Muito bem, eu dou-tos e depois nunca mais te quero ver, nunca mais.
Evet, kitapçıyı arayıp size göndermelerini sağlayabilirim.
Sim, podia mandar-tos vir da livraria.
Dur da da, sana göstereyim, öyleyse.
Deixa-me mostrar-tos, então.
- Hayir, geri ödeyecegim sana.
- Não, eu devolvo-tos.
Annem bunları doğum gününde yolladı.
A mãe mandou-tos pelo teu aniversário.
Geri getireceğim.
Eu trago-tos de volta.
Onu sana veriyorum.
Eu dou-tos.
Size gönderilecektir.
Depois mandam-tos.
"ve hatırladığınız gibi mimarların işi zamanında bitirememesi sonucunda..."
"pois como sabem, quando os arquitec - tos não acabam a tarefa a tempo..."
- Duran Duran adında bir adam mı?
Foi um terrestre que tos deu? Um homem, Duran Duran?
- Sorunları olan birine benziyorsun.
Pareces um homem com problemas. Sim, hei-de contar-tos um dia destes.
Ve benzer eziyetlere sebep olanlar da öyle olsun.
E que todos aqueles que tos infligiram experimentem a tua agonia.
Cigara için bir şilin ver Perşembeye öderim.
Dai-me um xelim para tabaco E pagar-tos-ei na quinta
Ama benimle çalışırsanız onları size veririm.
Mas se trabalhares para mim, eu dou-tos.
- İstersen, dikebilirim.
- Se quiseres, posso coser-tos.
Sana isimleri vermeyecektir çünkü ben altı saat boyunca onunlaydım.
Não tos diz. Estive com ela seis horas.
- Bunları sana ben sattım.
- Fui eu que tos vendi.
Burada biriktirdim ve sana vermek istiyorum.
Tenho-os aqui e quero passar-tos.
Eğer 5000 dolara ihtiyacın varsa, bunu yap.
Se precisares imediatamente de 5 mil dólares, dão-tos logo.
Kuzenim Balin yıllar önce oraya bir cüce kafilesi götürmüştü.
Meu pr ¡ mo Bal ¡ n t ¡ nha um grupo de anões la, ha mu ¡ tos anos.
"Orku öldürdük ama daha bir sürü..."
Nos matamos o Orv, mas mu ¡ tos ma ¡ s... "
Sanki başımda yeterince bela yokmuş gibi.
Com todos os mald ¡ tos aborrev ¡ mentos que ja t ¡ ve.
Belki sadece Frodo'nun yolunda biraz daha ilerleyebilmesi için. Bu arada bırak Yüzüğün peşinde olması gereken ordular... bizi yok etmeye çalışmakla zaman kaybetsinler.
Talvez apenas para Frodo se d ¡ stanv ¡ ar a ¡ nda ma ¡ s... enquanto os exérv ¡ tos em busva do Anel pervam tempo vonosvo.
Bildiklerimi... fiziksel ve tarihsel gerçekler hakkindaki her seyi... yeni evine dogru çiktigin yolculukta yanina verdim.
Os conhecimentos... que tenho de assuntos, físicos e históricos, já tos dei na tua viagem para o teu novo lar.
Bunları, Noel'de sana vermesi için müdüre teslim edeceğim.
Dá-los-ei ao Director. Ele dar-tos-á no Natal.
Birçok tapınak inşa ettirip sana adadı yüce Zeus, tanrıların babası.
Construiu muitos templos magníficos e dedicou-tos, grande Zeus, pai dos deuses.
BunIari sakIamistim. Sana vermek istiyorum.
Tinha-os guardado e dou-tos.
Bütün hafta, sana onları göstermeyi bekledi.
Esperou a semana inteira para tos mostrar.
Bir ara sana gösteririm. Peki.
Um dia destes, mostro-tos.
Yoksa koparıverir.
Ela come-tos.
Sana yollasam olur mu?
Posso mandar-tos?
Islak kamışının yanındaki ceplerinden mangırları çıkar.
Ou pagas ou corto-tos rentes. Estou liso!
Evet, haklısın, Tubbs. Burası New York gibi değil. Orada metroya binersin... ayyaşın teki öğle yemeğini ayakkabılarının üstüne kusar... ve sonra da gaspçının teki gelip onları çalar.
Tens razão, Tubbs, não é como Nova Iorque, onde apanhas o metro, um bêbado te vomita nos sapatos e um assaltante rouba-tos a seguir.
Evet tabii, alabilirsin.
Está bem, eu arranjo-tos.
Onları sana vermek istiyorlar Jed.
Querem entregar-tos, Jed.
— Senin olsunlar... — İşte?
- Dou-tos.
Bunları Tanrı verdi.
É Alá que tos dá.
Bak şimdi. Raporları bu akşam bitirip yarın ilk iş olarak sana bırakırım.
Ouve, eu acabo os relatórios esta noite... e levo-tos amanhã, logo pela manhã.
Ödevi bu gece bitirip yarın ilk iş olarak sana bırakırım.
Acabo-os esta noite e levo-tos amanhã, logo pela manhã.
- Veya babacığın mı aldı?
- Ou foi o papá quem tos comprou?
- İddiaya varım o aldı.
- Aposto que tos comprou.
İstiyorum!
Vou-tos vazar!
Federal Express kargoyla yollarım sana.
Eu mando-tos por correio expresso.
- Papet çok cesursun!
- Vou-tos dar. - Papet, és muito bom!