Utanmak translate Portuguese
89 parallel translation
Utanmak ha!
Envergonhar-te.
Çünkü yenileceğini biliyor ve utanmak istemiyor.
Sabe que ganhariam e não quer que lhe humilhem.
Utanmak mı dedin?
Vergonha?
Utanmak mı?
Vergonha?
Utanmak için doğmadı o!
Ele não nasceu para a vergonha!
Sebepsiz yere utanmak boşunadır.
Sentir vergonha sem motivo é uma perda de tempo.
Sebep varken utanmak da boşunadır çünkü zamanını, seni utandıran şeyi düzeltmek için harcamalısın.
Sentir vergonha por uma causa também o é, pois mais vale gastares o tempo a corrigir aquilo de que te envergonhas.
- Kendimden utanmak istemiyorum.
- Devo enfrentar-me a meu mesmo.
Bu şerefti. Bundan utanmak korkunç olurdu. Küçümsenin kapısından içeri girmenin.
Isto era glória, terrível para ter vergonha dela, de entrar nela através da porta do desprezo.
Utanmak, softaların insan ırkını sömürmek için uydurduğu... mutsuzluk veren bir duygudur.
A vergonha é uma emoção infeliz, inventada por beatos, para poderem explorar a raça humana.
Utanmak mı madam?
Vergonhoso, madame? Eu não penso assim.
- "Utanmak" mı "gücenmek" mi?
- "Desgosto". "Desgosto".
Sevmezsin. Ben de utanmak istemem.
Não ias achar graça e eu sentia-me ridícula.
Sonunda babamın mesleğinden utanmak zorunda değilim.
Por fim não tenho de ter vergonha do trabalho do meu pai.
Utanmak ne demek?
O que é "vergonha"?
Bundan utanmıyor musun? - Utanmak mı?
Não tens vergonha?
Sanki utanmak gurur duyulacak bir şey!
Como se vergonha fosse razão de orgulho.
Mütevazı olmak birşey ; Utanmak başka bir şeydir.
Ser humilde é uma coisa, outra coisa é sentir vergonha.
Utanmak mı? Utanan kim?
Envergonhá-la?
Nedimeliğin kötü bir elbise giyip, utanmak olduğunu sanırdım.
Julgava que o objectivo era usarem um vestido feio e serem humilhadas.
Görüyorsun, utanmak yersiz. Gerçek bir kadınla ilişkiye girmekten korkman normal.
O casamento sempre foi patrimônio respeitável, mas dado este...
Utanmak mı?
De que se envergonha?
Utanmak için bir neden yok.
Não tens razão para seres tímido.
- Utanmak
- Mortificada.
Utanmak zorunda kalacağım hiçbir şey yapmam.
Eu não fiz nada que eu me envergonhe.
Salaklık ve utanmak havalı olmak değildir.
Ser totó e tímido não ajuda.
Utanmak mı?
Envergonhada?
Jason'ın önünde de utanmak istemiyorum!
Não quero que me embaraces à frente do Jason também.
Utanmak yerine büyük olmayı seçmek.
Serem grandiosos em vez de serem uma vergonha.
- Aşkta utanmak yoktur.
Não há vergonha no amor.
Biliyor musun, seninle ilgili pek çok şeyi tahmin ederdim ama bir kadının önünde utanmak bunlardan biri değildi.
Posso ter imaginado muitas coisas sobre ti, mas não que fosses tímido com as mulheres.
Utanmak, evlat fazilete açılan kapıdır.
A vergonha é o caminho para a bondade.
Utanmak fazilete açılan kapıdır.
A vergonha é o caminho para a bondade.
Ama utanmak için zaman yok.
Mas não é altura para timidez.
Etrafta görünmekten utanmak yerine, gurur duymalısın.
Sinta-se orgulhosa e não constrangida de ser vista em público.
- Utanmak, gizlemek yok.
- Não te retraias.
Tek yaptığımız şey korkmak ya da utanmak, ayakta durmak ya da yatmak.
O que me resta é ter vergonha, é ter medo, em pé ou deitado.
Ve evi seçerseniz, ondan utanmak yok, tamam?
E se votarem para ir, não é vergonha nenhuma, está bem?
Utanmak mı?
- Vergonha? - Sim.
Utanmak mı?
Envergonhado?
Bedava göz kalemi, onu fahişe yapmaz ve kilosundan ötürü kızarıp utanmak bir adamı masum yapmaz.
- Eyeliner à borla não a torna uma pega. E não é o corar de vergonha por causa do peso que torna um homem inocente.
Pekala, utanmak için sebeplerin var.
Tens todos os motivos para estar.
Burada kalıp şu işi halledeceğim. Sen de benden utanmak zorunda kalmayacaksın.
Vou ficar aqui e ultrapassar isto, para que não fiques mais com vergonha de mim.
Nebraska halkı kaç kere onu temsil eden adam yüzünden utanmak zorunda kalacak?
Quantas vezes tem o povo de Nebraska que ser humilhado pelo homem que os representa?
Utanmak nasıl bir şeydir bilemezsin.
Não tens nada de que te envergonhar.
Utanmak yersiz.
Não há que ter vergonha.
Ama kendimi utanmak zorunda hissettiriyorsun.
Fazes-me sentir à vontade.
yaşadığın şeyler acı verici ve utanmak için bir sebep yok ama bunu geçmişte bırakmak için kim olduğun hakkında rahat olman gerek ve kim olmak istiyorsan, acıyı aşman gerekir gülümsemen değil
Passaste por uma coisa dolorosa. E não há vergonha nisso. Para superares e sentires-te bem com quem és, com quem queres ser, precisas superar a dor.
- Utanmak mı?
- Vergonha?
Utanmak mı?
Envergonhados?
Utanmak mı?
Vergonha? Não.