Vurulacaksın translate Portuguese
85 parallel translation
Tanrım! Pencereden çekil, yoksa vurulacaksın!
Afasta-te dessa janela, que ainda te matam!
Vurulacaksınız.
Vai ser abatida a tiro.
O beni vursa da, sen yine vurulacaksın.
Mesmo que ele me mate, você apanhará!
- Yakında sen de vurulacaksın.
Devias ter levado um tiro antes.
Sen de vurulacaksın.
E tu levas um tiro.
Böldüğüm için üzgünüm, ama acil bir durum var. Vurulacaksınız!
Desculpe interromper, mas é urgente, vão matá-Io!
Yakalandığında, vurulacaksın.
Quando for capturado, vai morrer.
Onu şimdi kullanırsan vurulacaksın ve bunun da hiç gereği yok.
Se a usar, agora, será abatido e não há necessidade disso.
- Yarın öğlene kadar atları buraya getireceksiniz yoksa hepiniz vurulacaksınız.
Traga os cavalos amanhã, ao meio dia... ou serão fuzilados.
- Önce sen vurulacaksın.
- Alvejam-no primeiro.
Majesteleri, biraz daha ilerlerseniz vurulacaksınız.
Sire, se fôr mais longe, poderá ser morto.
Eğer hemen teslim olmazsanız, hepiniz de vurulacaksınız.
Sim não se render agora, atiraremos.
Vurulacaksın, deli.
Farás com que atirem em ti, louco maldito.
Ve sen, kumandan... Ona transfer ediceksin.. ve bir korsan olarak vurulacaksın.
E você, comandante... será transferido para ele e executado como pirata.
Petrole bulanmış bir şekilde bir otobüsün önüne dizilecek ve vurulacaksınız! - Harika.
Você será lançado contra um ônibus coberto de gasolina, e metralhado.
Reddederseniz hemen vurulacaksınız.
Se recusarem, serão imediatamente executados.
" teröristler tarafından vurulacaksın.
" alvejado por terroristas.
- Pazartesi vurulacaksın!
- Vai levar um tiro na segunda-feira!
- Burada vurulacaksın!
- Tu vais levar um tiro aqui.
Bu işte, vurulacaksın.
Neste trabalho tu vais ser alvejado.
Bir varsayım uğruna kıçınızdan vurulacaksınız.
Vão arriscar levar um tiro na bunda por uma teoria.
Vurulacaksın.
Vais levar um tiro.
Milhouse, topu topu bir cümlen var sonra vurulacaksın.
Milhouse, só tens uma frase para dizer, e depois levas um tiro.
Bana bir numara çekersen, vurulacaksın.
Mas se deres trabalho, levas um balázio.
Vurulacaksın, kurşunların ücreti ailenden alınacak.
Será fuzilado e o custo da bala será debitado à sua família.
İçeri girdiklerinde ilk siz vurulacaksınız.
Quando eles entrarem, vocês são os primeiros a ser atingidos.
Ama bir gün vurulacaksın.
Mas um dia, és morto.
İçeri girdiklerinde ilk siz vurulacaksınız.
Quando entrarem, dispararão-lhes primeiro.
Vurulacaksın.
Ainda te fuzilam!
Vurulacaksın, deli.
Vão-te fuzilar, pobre doido.
Tükürürseniz, işerseniz ateş hattının dışına taşarsanız vurulacaksınız.
Se cuspirem, mijarem... ou simplesmente espetarem o vosso coiso sobre a linha de fogo... serão alvejados.
Ya atlayacaksın ya da vurulacaksın. Hangisini seçerdin?
Ou saltas, ou levas um tiro.
Eğer dolabı açmak zorunda kalırsam vurulacaksın!
- Tenho a arma apontada! Se eu tiver de abrir o roupeiro, você leva um tiro!
Sen ve ailen... ya vurulacaksınız... ya da Corcoran'da beş yıl sarsılacaksınız.
Tu... e tua familia... vão levar um tiro. ou receberão uma sentença de 5 anos em Corcoran.
Kaldırın kıçınızı yoksa vurulacaksınız!
Andem, ou levam bala!
- Vurulacaksın, o kadar.
- Vais levar um tiro, e acabou-se.
İnin yoksa vurulacaksınız!
Para o chão, ou será abatido!
Hemen kendinizi tanıtın yoksa vurulacaksınız.
Agora, expliquem-se ou serão baleados.
Ve kaçmaya kalkarsanız, vurulacaksınız
Se tentarem fugir, serão abatidas.
Vurulacaksın.
Poderia ter sido acertado.
FBI ve CIA emir verdi. Görüldüğün yerde vurulacaksın.
O FBI e a CIA têm-te na lista para abater.
Denerseniz vurulacaksınız.
Se ainda assim tentarem, serão mortos.
Kendi hayatımı bir kenara itmek istemezdim ama şimdi burada vurulacaksın.
Eu não queria deitar a minha vida fora! Mas agora se eu te matar aqui... o que vai interessar? Quem é que vai notar?
Binbaşı Barlett... tekrar kaçar ve yakalanırsanız, vurulacaksınız.
Líder de Esquadrão Bartlett se escapar outra vez e ser apanhado, será morto.
Çocuklarımızdan birinin daha merdivenlerinizden düştüğüne dair bir şey duyacak olursam vurulacaksınız!
Se ouço que mais algum dos nossos rapazes caiu pelas escadas abaixo, vocês serão mortos. Percebido?
Yoksa sabah vurulacaksın.
ou serás fuzilado ao amanhecer.
- Chicolini, sabrımı taşırıyorsun. Eğer suçlu bulunursan vurulacaksın.
Chicolini, você é acusado de traição, e pode ser executado.
Şafakta geri gelmezsem, vurulacaksın.
Se eu não regressar pela manhã, será fuzilado.
Hepiniz casusluktan vurulacaksınız!
Vocês serão todos mortos como espiões!
Vurulacaksın.
Farás com que te fuzilem.
Göğsünden iki kez vurulacaksın.
Vais levar dois tiros!