English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Y ] / Yapar

Yapar translate Portuguese

40,886 parallel translation
Hayır ya, daha yaşayacak ömrü var. En azından 6 yıkama daha yapar.
Ela ainda tem alguma vida, pelo menos mais seis ciclos.
Noel arefesinde ki oyunumuzu kimse iptal edemez.Bunu kim yapar?
Eles não podem cancelar a peça na Véspera de Natal.
Elimden geleni yaparım!
Farei o melhor possível! Cortana!
Ya öyle yaparız ya da artık çiftçilik yapmaya başlarız.
Ou isso, ou dedicamo-nos à agricultura.
Bu beni ırkçı yapar mı?
Isso significa que sou racista?
Hayır, bu seni beyaz yapar.
Não, significa que és branca.
Yalnız çalıştım, yine olsa yine yaparım.
Agi sozinho e voltaria a fazê-lo.
Peki. Sonra yaparız.
Fica para a próxima.
İnsan plan yapar, Tanrı güler değil mi?
O homem planeia e Deus sorri, certo?
Kuvvetli rüzgarlar ve soğuk hava Yeni Zelanda yakınlarındaki Antarktik adalarını kışın çok çetin yapar.
Vento ventos fortes e as temperaturas geladas tornam as sub-Antárticas ilhas da Nova Zelândia particularmente não convidativas no inverno.
Soda ekmeği herkese aynısını yapar.
O pão irlandês dela apanha toda a gente.
Gergin olduğumda, kelime oyunu yaparım.
Quando estou nervoso, engano-me.
Tuzaklar yapar ve kulübeyi savunuruz.
Construímos armadilhas e defendemos a cabana.
Bunu benim için yapar mısın?
Está bem? Consegues fazer isso por mim?
Çok iyi dedektif taklidi yaparım.
Dou um óptimo investigador dos anos 40.
Ben her zaman espri yaparım. Sen anlamıyorsun.
Para que conste, eu conto piadas a toda a hora, tu é que apenas não as entendes.
Dostum, benim yeğen parmak boyasıyla bunun daha güzelini yapar.
Meu, o meu sobrinho consegue pintar com os dedos melhor que isto.
Yani hangi manyak yapar bunları?
Francamente quem faz isso?
Silahım iyi değil, ama elimden geleni yaparım.
Estou menos armado, mas farei o melhor que puder.
Buradan Jack'in yardımıyla bile çıkabileceğimden emin olamazken, şimdi bunu yalnız başıma nasıl yaparım, bilemiyorum.
Não estava 100 % convicto de poder fugir deste sítio com a ajuda do Jack. E agora, não sei realmente se consigo efectuá-lo sozinho.
Ya da kendi uydumuzu kendimiz yaparız.
Ou podíamos criar o nosso satélite.
Bu seni ne yapar?
- Isso faz de ti o quê?
Dağlarda kışlar hızlı ve sert bir dönüş yapar.
O Inverno nas montanhas regressa de forma rápida e dura.
Dünya yüzeyinin % 6'dan azını kaplar ama yine de kara bitkilerinin ve hayvanlarının yarısına ev sahipliği yapar.
Ela cobre menos de 6 % da superfície terrestre mas abriga metade de toda flora e fauna terrestres.
Bazı hayvanlar kamuflajlarını bir adım öteye taşır ve Kosta Rika'daki bu çaylar bunların en olağanüstü olanına ev sahipliği yapar.
Alguns animais levam a camuflagem ainda mais longe... .. e esses riachos da Costa Rica abrigam um dos mais incríveis.
Kuzey Hindistan'daki çimenler gezegenin en uzun türüdür ve dünya üzerindeki en etkileyici canlılara ev sahipliği yapar.
O capim no norte da Índia é o mais alto do planeta, lar de alguns dos seres mais incríveis a andar na Terra.
Hindistan'daki Mumbai şehri 20 milyondan fazla insana ev sahipliği yapar.
Mumbai, na Índia, tem mais de 20 milhões de habitantes.
Rufus, Flynn eğer Ay'a ayak basma işini batırmak isterse bunu nasıI yapar?
Rufus, se o Flynn quisesse sabotar o pouso, como faria?
Anthony'i kullanır. Öyle yapar.
Usaria o Anthony.
İyi, belki altında yaşayacak daha güzel bir köprü yapar.
Talvez possa construir uma ponte melhor para viver por baixo.
Onların şoförü olduğunu söyledi, ki bu seni silahlı soyguna ve iki polisin öldürülmesine ortak yapar.
Afirmou que é o condutor deles, o que o torna cúmplice de assalto à mão armada e do homicídio de dois polícias.
Kim yapar bunu?
- O quê?
Bu bizi bir avuç Benedict Arnold yapar biliyorsun değil mi?
Isso torna-nos uma cambada de "Benedict Arnolds", sabias?
- Bunu seve seve yaparım...
- Estou tão grato por...
tahta çıkmak için son hamlesini yapar.
faz o derradeiro ataque ao trono.
Odamın ay sonuna kadar ücreti ödendi. Yani onunla ne istersem yaparım. Bu onu gecesi bir dolara kiralamayı da kapsıyor.
O meu quarto está pago até ao fim do mês, então posso fazer o que quiser com ele, o que inclui alugá-lo por 1 dólar por noite.
Yani insanlar her zaman hırsızlık yapar, ama hiçbiri özür dilemek için geri gelmez.
Quer dizer, as pessoas roubam o toda a hora, mas nunca ninguém voltou para pedir desculpa.
İnsanlar nasıl böyle yapar?
Como podem fazer-nos isto?
Jae Hyeok. Ben yaparım.
Entro eu, Jae-hyeok?
Zavallı yavrum! Ne yaparım ben?
Meu pobre filho!
Genelde profesyonel uzmanlar çeteleri bu tarz soygunlar yapar.
Normalmente, são feitos por gangues de profissionais especialistas.
Sence kaplan ne yapar?
O que achas que o tigre faria?
Kullananı kirletir, dokunduğu her şeyi kötü yapar.
Polui quem a utiliza, perverte tudo aquilo em que toca.
Yaparım bak!
Eu mato-o!
Çekilin önümden, kendim yaparım.
Saiam da frente. Eu próprio o farei.
Ama Asiler gece prova yapar.
Mas os Renegados ensaiam à noite ‎.
Harika taklit yapar.
Ela é óptima a fazer imitações ‎.
Tüm ayarlamaları yaparım.
Vou tratar dos preparativos.
Herkes hata yapar.
Todos cometem erros.
Ailemi korumak için her şeyi yaparım.
Faço tudo para proteger os meus pais.
- Ben yaparım, ineceğim.
- Eu faço isso.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]