English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Y ] / Yaşamak için

Yaşamak için translate Portuguese

2,528 parallel translation
İnsanlar imparatorluğa bir smokin deneyimi yaşamak için gelmiyor.
As pessoas não vão para o The Empire para uma experiência formal.
Chuck Bass gibi yaşamak için geliyorlar...
Vêm viver como o Chuck Bass.
Biliyorsun ki bazılarımızın yaşamak için çalışması gerekiyor.
Sabe, há quem tenha de trabalhar para viver.
- Evet. Tüm tatil günlerimi yaşamak için yeni bir yer arayarak geçirdim.
Gastei as minhas férias à procura de casa nova.
Yani bu dizi Maui'de yaşamak için bir bahane mi sadece?
- Isto é uma desculpa para viver lá?
Terörist arkadaşlarıyla bilgi ticareti yapıyor. - Amerika'da yaşamak için.
Dá informações dos terroristas em troca de uma vida aqui.
Yaşamak için son şansı bu, tamam mı?
É a única hipótese que ele tem, se queremos que viva. Está bem?
Yaşamak için harika bir gün!
Excelente dia para estar vivo.
Çünkü....... eğer orada olmazsa o zaman yaşamak için- -
Sabem, porque se não estiver, então eu não tenho...
İnsanlarını serbest bırakıp beraber yaşamak için kaynaştırarak insanlığın sahipsiz olmadığını dünyaya duyuracaktım.
Ia anunciar ao mundo que a Humanidade não estava sozinha. Que ia libertar o vosso povo, para que se integrassem e vivessem pacificamente entre nós.
Aynı şeyleri tekrar yaşamak için fazla yaşlıyız artık.
Talvez estejamos velhos para passarmos por tudo isso de novo.
Sen ve John, yaşamak için bulmaca çözüyorsunuz.
Tu e o John, ganham a vida a resolver puzzles.
Her neyse, buraya babam Frank'le yaşamak için geldim.
Eu vim para cá para morar com o meu pai, o Frank.
Kafasında kurşunla eski bir polis şefi masamda yatıyorken buraya yaşamak için "en güvenli" yer diyebiliyorsan artık bilmiyorum.
Não sei se se pode chamar-lhe o lugar "mais seguro" para viver quando o antigo chefe da Polícia está deitado na minha mesa com uma bala na cabeça.
- Kocanı hapse tıktım ve sen de çocuklarını düzgün yaşamaları için zorladın o yüzden Palm Springs yaşamak için artık daha güzel bir yer.
- Eu pus o seu marido atrás das grades e você obrigou os seus filhos a corrigirem-se. Portanto, agora, Palm Springs é um sítio melhor e mais seguro para viver.
BMS'e eski güzel günlerini yeniden yaşamak için geri dönmedin.
Tu não voltas-te à BMS para recordar os teus dias de glória.
"Patlayacak, yaşamak için beş dakikanız var" gibi
"Vai explodir. Você tem cinco minutos para se salvar."
- Sanırım ilk büyük ayrılma olayı.. .. bir grubun yaşamak için mağaraya gitmesi, diğer grubun kumsalda kalmasıydı.
Acho que a nossa primeira grande separação foi quando alguns foram viver nas cavernas e alguns ficaram na praia.
Yaşamak için ne yaptığımı kimseye söyleyemediğimi düşünmezsen.
Tendo em conta que não posso dizer a ninguém o que faço.
Çocuklarımızı büyütmek ve normal bir hayat yaşamak için.
Para criar as nossas famílias e tentar viver uma vida normal.
Galeride vaktimi böldüklerinden beri. Yaşamak için oraya kira veriyorum.
- Bom, desde que me reduziram as horas na galeria e estou a pagar uma renda para ter um tecto.
Bu kesinlike sınıfımdan dışarıda yaşamak için en hızlı adım.
Isto é bem melhor do que viver na sala de aula.
Yaşamak için! *
L'Chaim!
Ünlü yönetmenin akrabası olan Mikhail Tarkovsky, burada yaşamak için ne gerektiğini iyi biliyor.
Mikhail Tarkovsky, familiar do famoso realizador, sabe o que custa viver aqui.
Belki de yaşamak için yanlış evreni seçmişsindir Peter.
Talvez tenhas escolhido o universo errado para viver.
Eşimi yalnız bırakmanın haksızlık olacağını biliyordum, ama yaşamak için bir sebebim kalmamıştı.
Não seria justo deixá-la sozinha, mas... Eu não queria viver.
Sen bana fae olduğumu söylemeden önce ne kadar mutsuz olduğum önemli değil. En azından eğer istersem yeniden normal bir insan gibi....... yaşamak için umudum var.
Não importa o quão infeliz eu era, antes de dizer-me que eu era fae pelo menos eu tinha esperança de voltar e continuar uma vida humana normal se um dia quisesse.
Ben eğer ben bunun böyle gitmesine izin verirsem, eğer öylece kurtulmalarına izin verirsem, Kendi normal hayatımı yaşamak için ne gibi bir şansım olabilir?
Se eu deixar isto acontecer, deixá-los livres então quais minhas hipóteses de viver minha própria vida?
Orada yaşamak için deli olmanıza gerek yok.
Não precisas de ser maluco para viver aqui.
Annem kardeşiyle yaşamak için Boston'a gitti.
A minha mãe foi para Boston viver com a irmã.
Makri yaşamak için sıcakkanlı konakçıya ihtiyaç duyan son derece nadir bulunan bir anormal örümcek türüdür.
A makri é uma espécie de aranha anómala incrivelmente rara que requer um hospedeiro de sangue quente para sobreviver.
O noktaya ulaşmak için çaresizce çabalar yaşamak için bütün fırsatlara sarılırız.
Estamos desesperados para lá chegar, para agarrar todas as oportunidades possíveis para viver.
Yaşamak için yemelisin!
- E um sutiã de cocos! E prestes a ser comido vivo!
Anı yaşamak için tüm benliğinle orada olmak mı?
Estar presente no momento.
Yaşamak için bir şeyim kalmadı.
Não tenho mais nada por que viver.
Yaşamak için yeterli Lewis.
Pode viver, Lewis.
Yaşamak için çok sebep var.
Temos muito para viver.
Sen yaşamak için yapman gereken şeyi yaptın.
Fizeste o que tinhas de fazer para sobreviver.
Eskiden burası yaşamak için idealdi.
Era um óptimo sítio para viver.
- Yaşamak için başka sebep var mı Judah?
- Há algum outro motivo para viver, Judah?
Evet, yaşamak için dua ediyordur.
Pois foi, a implorar pela sua vida.
Yaşamak için bunu mu yapıyorsun?
Isso é o teu ganha-pão?
Ben Londra'da yaşıyorum. Görkemli, canlı, tarihi ve yaşamak için doğduğum şehirde yani.
Eu vivo em Londres, uma cidade histórica, linda e vibrante, na qual adoro viver.
Başarılı bir silah kaçakçısı için, Lüks içinde yaşamak kolaydır.
Para um fornecedor grande, é fácil viver uma vida de luxo.
Çok üzgünüm. Tüm bunları yaşamak zorunda kaldığın için çok üzgünüm.
Meu Deus, não faltaria por nada deste mundo.
Sensiz yaşamak istemediği için ölmek istiyor.
Ele não viverá sem ti e quer morrer.
Demek istediğim ikinci bi şansa ihtiyaçları varsa, iyi bir mahallede yaşamak onlar için daha iyi olmaz mıydı?
Quero dizer, se eles cumpriram a pena, e precisam de uma segunda oportunidade, não seria melhor para eles estar num bom bairro?
Kasabadan dünyayı dolaşıp maceralar yaşamak, bilge ve akıllı biri olarak dönmek için ayrıldım.
Sabem, saí da cidade para conhecer o mundo, ter aventuras e regressar, cheia de experiência e sabedoria.
Çenkov, Amerika'ya gönderildi. Bir yalanı yaşamak ve içerden saldıracağı günü sabırla beklemek için.
Chenkov foi mandado para a América para viver uma completa mentira e para esperar o dia de um ataque interno.
Yasamak için sekiz dakikam var.
Tenho oito minutos para viver.
Eger senin için son geldiyse, her bir dakikani yasamak isteyeceksin.
Se este é o teu fim, tens que fazer todos os minutos contar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]