English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Y ] / Yürüyordum

Yürüyordum translate Portuguese

367 parallel translation
Bir sabah buz pateni alanına doğru yürüyordum... bu adamın kayaklarını taşıyarak geldiğini gördüm.
Ia pela rua, uma destas manhãs, a caminho da pista... quando vi este homem a passar, transportando os seus esquis.
Yalnızca yürüyordum.
Estava apenas a passar.
Şanzalize'den aşağıya yürüyordum... ve büyüleyici bir kızla tanıştım.
Um caso muito curioso. Ia a descer os Campos Elíseus... e conheci uma rapariga encantadora.
Yıllar önce bir akşam Fairfax Sokağı'nı aşağı doğru yürüyordum, 18. ve 19. sokaklar arasında.
Uma noite, há muitos anos atrás, estava a descer a rua Fairfax entre a rua 18a e a rua 19a.
- Hayır, sokakta yürüyordum... birden biri elimden kapıverdi.
- Não, eu ia a caminhar... e alguém tirou-ma da mão.
- Yürüyordum.
- Estava a passear.
Sanki uzun bir koridorda yürüyordum bir zamanlar aynalı olan, ve halen ayna parçalarının takılı olduğu ve koridorun sonuna ulaştığımda karanlıktan başka bir şey yok.
É como se eu estivesse a percorrer um longo corredor que dantes era espelhado. Ainda lá estão fragmentos do espelho, e quando eu chego ao fim do corredor, apenas há trevas.
Hayır. Yürüyordum.
Estava a caminhar a tentar comprar o que me pediu.
Alman beni durdurduğunda ineğimle yürüyordum.
Ia tranquilamente com a minha vaca quando me cruzei com o alemão.
Bir belgesel içinde yürüyordum.
Tinha a sensação de estar a atravessar um documentário.
Bana saldırdıklarında deniz kıyısında sakin sakin yürüyordum.
Estava sossegado a passear à beira-mar, quando me atacaram.
Neyse yürüyordum, durdum... aslında kadın beni durdurdu. Param olmadığını söyledim.
Eu só parei, ou melhor, elas é que me pararam, eu estava a dizer que não tinha dinheiro e quem vejo passar...
Ben sadece sokakta yürüyordum. O sırada büfeden dergi alan bir kadın gördüm.
Ia pela rua fora e... vi uma mulher a comprar um jornal.
Dışarıda yürüyordum, biri kapıları erken kilitlemiş.
Fui dar um passeio e trancaram as portas mais cedo do que o costume.
Üst güvertede yürüyordum. Birden onu gördüm. Kucağında bazı kağıtlar vardı.
Estava a caminhar no convés e lá estava ela, com documentos pousados no colo.
Sanırım eve yürüyordum.
A caminho de casa, suponho.
Yürüyordum.
A caminhar.
Sadece yürüyordum.
Sò a caminhar.
Dışarıda, galerinin önünde yürüyordum ve buradaki ışıkları gördüm.
Passei à frente da galeria e vi estas luzes.
Tembel bir adamın tarlasında yürüyordum.
Eu estava andando no campo de um homem preguiçoso...
Karışmak istemedim ama sadece yürüyordum ve neşeli sesler ilgimi çekti.
Não queria ser um intruso... mas estava lá fora e os sons alegres atrairam-me.
Sonra bir gün... sokakta yürüyordum, arkamdan bir sesin...
Até que um dia, quando descia a rua, ouvi uma voz atrás de mim dizer :
Ormanda, Tanrı'yı düşünerek yürüyordum.
Lembro-me da minha primeira visão mística.
Sokakta yürüyordum Düşünüyordum
Estava eu a andar pela rua envolta nos meus pensamentos
Odama doğru yürüyordum ve birden bire yatağımda bir kadın buldum.
Entro no meu quarto e, na cama, encontro uma mulher.
Biraz kambur yürüyordum, hemen jimnastik yapmaya başladık.
Se eu andava curvada : "Precisas de corrigir com ginástica".
- Caddeden aşağı doğru yürüyordum, tamam mı?
- Vinha rua abaix o, sim?
Caddede yürüyordum ve bu adam beni sırtımdan vurmaya kalktı.
Vim para a rua e o tipo tentou matar-me pelas costas.
Uzun süredir yürüyordum, buna gerçekten ihtiyacım vardı ve yolda gelirken kimseyi görmedim.
Quando andamos a boleia na estrada ficamos muito tempo a espera e não nos dão boleia
Yürüyordum... arkamı döndüm... oradaydı.
Estava a sair de casa e ele apareceu.
- Eee, nasıl oldu? - Sadece yürüyordum.
De ter entrado aqui.
Havada yürüyordum, şimdi havada tüyler, yastıklar üzerindeyim.
Andava nas núvens, agora ando sobre penas, sobre almofadas no ar.
Caddede kendi halimde yürüyordum.
Ia a descer a rua. Ia bem disposto.
Yalnız başima yürüyordum, insanlarin arasinda olmaya dayanamadım, ben de buraya geldim.
Andava a passear sozinho, não conseguia estar perto das pessoas, por isso vim para aqui.
Basit bir coğrafi tarama yaparak yürüyordum.
Eu estava a passear a fazer uma simples sondagem geológica.
Biliyorsun, ben o yaştayken biraz bahşiş için karda bir mil yürüyordum.
Quando eu tinha essa idade, tinha que ganhar o direito de piso.
Ben sokakta yürüyordum, kendi işimle meşguldüm.
Acontece... Eu estava andando, ali, na minha.
Neyse, caddede yürüyordum... ve o sesin şöyle dediğini duydum...
Estava a descer a rua... e ouvi uma voz dizer :
Aşk kanalında yürüyordum.
Jogging no canal do amor.
Ve 34 yıl sonra Broadway'de yürüyordum ve onu Toffenettis'den çıkarken gördüm.
E foi 34 anos depois que eu estava a descer a Broadway e eu vi-a sair do Toffenetti's.
Kız arkadaşlarımla 145. Sokak'ta yürüyordum.
Ia na Rua 145 com as minhas amigas.
Yürüyordum düşünerek, bir baldırı çıplak için bu akşam yine bir kodamanı kızdıracaksın, tamam...
E eu caminhava, imaginando que por causa de um pobre diabo, ia chatear um grande, algum príncipe,
Paketlerle bu şekilde yürüyordum.
E eu estava... todo atrapalhado.
Kucağımda bir sürü paketle yolda yürüyordum.
Bem, sabes Lauren, eu tinha nos braços montes de embrulhos...
evet, doğru. bittiği zaman, kırık cam paketi gibi hissederek etrafta yürüyordum
Quando terminou, eu estava... me sentindo como um pacote de vidro quebrado.
Ben sadece yanında yürüyordum o kadar.
Só caminhava junto dela.
Yürüyordum. Yürümek için ehliyet mi gerekiyor?
Também é preciso carta?
Bir gün Via Salaria'da yürüyordum.
Numa tarde passei na Via Salaria, onde aquelas mulheres estão... sabes como é.
Yürüyordum.
Me fui.
Ama hala erkek gibi yürüyordum, benimle uğraşma, tamam mı?
Entrei aqui como um homem, por isso não me chateiem.
Sadece yürüyordum.
Talvez te deva perguntar o mesmo..

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]