Zorundasiniz translate Portuguese
19 parallel translation
- Muayeneyi durdurmak zorundasiniz.
- Tem de impedir o exame.
Benim emirlerime uymak zorundasiniz.
Está sujeito as minhas ordens.
Geceyi burda geçirmek zorundasiniz.
Têm que passar a noite aqui.
Bay Bell, korkarimki durmak zorundasiniz.
Mr. Bell, Tem que parar.
- Bunu açiklamak zorundasiniz efendim.
- Tem de explicar essa afirmação, general.
Bence rekabeti seven herkesin içinde bir seyleri ispatlama çabasi vardir. Ben babama mi, yoksa Jay Chiat'a mi kanitlamaya çalisiyorum, bilmiyorum. Ama is konusunda hirsli ve tutkulu davranacaksiniz, en azindan bunu itaatkâr biçimde uygulamak yerine, daha asi bir yolla yapmaya çalismak zorundasiniz.
Creio que qualquer pessoa verdadeiramente competitiva é conduzida por ter que demonstrar algo seja ao meu pai ou a Jay Chiat mas se queres transmitir paixão intensa pelo negócio creio que quase tens que atacar de uma forma rebelde em oposição a uma forma mais ordeira
begen ya da begenme uymak zorundasiniz.
Deve acatar, goste ou não.
Dedigim gibi, her birinizi buraya niye getirdigimi ve hepinizin neden burada oldugunu yasamak istiyorsaniz bulmak zorundasiniz.
Como eu disse, vocês têm de saber porque vos trouxe aqui... para sobreviverem.
Eger buradan canli gitmek istiyorsaniz, onun da neden burada oldugunu bulmak zorundasiniz.
Se querem sair daqui vivos, é melhor descobrirem porque ele estava aqui também.
Bu yüzden biz de kendi istegi ile oradan ayrilmadigini farz edip, malzemelerinizi getirip onu kurtarmak zorundasiniz.
Assim que vão ter que levar equipamento para a retirar.
Onu tutuklamak zorundasiniz.
Tem de o fazer.
Beni birakmak zorundasiniz.
Tem de me deixar ir.
Dante'ye söylemek zorundasiniz.
Tem de lhe contar. Olhe para mim!
Haftada bir sartli saliverilme görevlisiyle bulusmak zorundasiniz.
Tem de encontrar o seu oficial de condicional uma vez por semana.
Pasaportunuz varsa bunu teslim etmek zorundasiniz.
Se tiver um passaporte, deve entregá-lo.
"ZORUNDASINIZ"
ESQUILO
tekrar ediyorum : oda acmak icin kadinalri cikarip geri olume gonderilmek zorundasiniz diyorduk.
"Tu, tu e tu têm de ser enviadas de volta para serem mortas?"
Dünyada reklam kadar amaca odakli bir iletisim türü yok. ' Karsinizdakini sinirli sürede etkilemek zorundasiniz ve bunun nitelikli bir biçimde yapmalisiniz.
Tens um tempo limite para atrair alguém, e tens que fazê-lo com qualidade
Bana inanmak zorundasiniz.
Não, por favor!