English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Ç ] / Çe

Çe translate Portuguese

450 parallel translation
Genel atmosfer çok Macbeth'çe.
O ambiente é muito Macbethiano.
Sence bu, bir çeºit anlaºmadan öte bir ºey degil mi?
Isto nao é mais do que um negocio para ti, Laurie?
Iki çeºit sevgi vardir Jed.
Há dois tipos de amor.
Yol boyunca çeºitli emirler alacaksiniz.
Receberao ordens ao longo do caminho.
Mao Çe Tung haklıydı, sizin gibi pislikleri acımadan yok etmek gerek.
Mao Tse-Tung tinha razão. Não, não.
Yapýsýnda çeþitlilik gözleniyor. - Arex, biz bu görüntünün neresindeyiz?
Ela parece ter alguma anatomia.
Majesteleri, İmparator, çe bakliyor.
Sua Majestade, a Imperatriz, está aguardando.
Bolivyalı gerilla lideri. Ve Mao Çe Tung, 1949'dan beri Çin Komünist Partisi... M.Ç. TUNG... başkanı.
Che Guevara, o líder da guerrilha boliviana, e Mao Tse-tung, secretário-geral do partido comunista chinês desde 1949.
Düşlerinin adamı aynı zamanda Makyavel'ce çekici biri.
O homem dos seus sonhos também é um charmoso maquiavélico.
- Küçük fabrikanı moloz yığınına çe, çe, çe...
- Reduzir o teu planeta insignificante ".
Poirot'un tahmini gerçek oldu, öyle değil mi?
Eis que a previsão de Poirot se torna verdadeira, n'est-ce pas?
- Nasılsın?
- "Qu'est-ce que c'est"?
Je le parle le fleur ce magnifique, le romantique..
Pourquoi goudronneux...
Bu gece geç kalmışsın.
Vieste tarde ce soir.
Lütfen ce...
Por favor respon...
Uh, est-ce qu'il, uh, um... iniş pisti...
Est-ce qu'il y a un... campo de aterragem em Calais?
Tam tersine. Geçmişte örneği var. - N'est-ce pas?
Pelo contrário, existe um precedente histórico.
Mutfaktan sepeti al.
- N'est-ce pas, chérie? - Traga o cesto da cozinha.
Dü şün ce mi ze rehber lik eden kuram sal dayanak Leninizm'dir.
O fundamento teórico a partir do qual se QUE O nosso pensamento marxismo leninismo!
Yani, sanırım bizim'ilkel'güvenlik önlemlerimiz kaldırıldıktan sonra... ilk defa halkın huzurunda bir şey söyleyeceğiniz sırada... bizim'ilkel'ce doğru insan dediğimiz kişilerle konuşmanız önemli bir şey.
Quando se retirarem estas precauções primitvas de segurança a primeira vez que falarem em público, devem falar com o que primitivamente chamamos as pessoas certas.
Vous avez des portes de l'extase, n'est-ce pas?
Tendes portais de êxtase, não?
N'est-ce pas, Elisabeth?
Não é, Elisabeth?
Yalnız gaydacının Edinburgh Kalesi'nin mazgallı siperlerindeki silüeti kızıla boyalı gök... Göküyü...
O flautista nas ameias do Castelo de Edimburgo tinha a silhueta contra o ce...
Geç olsun, güç olmasın, değil mi?
Mais vale tarde que nunca, "n'est-ce pas"?
INGILIZ CE DE OKUYAMAM
TAMBÈM NÄO sei LER INGLÊS.
Doktor çagïramadïgïmïza göre soguk kompres ve sütlü kakao istiyorum, n'est-ce pas?
Como näo pudemos chamar um médico preciso de uma compressa fria e chocolate quente, n'est-ce pas?
N'est-ce pas, yok mösyö.
Näo temos n'est-ce pas, sir.
Zehir, n'est-ce pas?
Veneno, n'est-ce pas?
N'est-ce pas degil.
Näo n'est-ce pas.
"Ranch..."
"Papas e Ce..."
- Elektronik se -
- Um ce... ce...
Merhaba. Ce-e!
Olá, gato.
" Neyse, bu gece her şeyi açıklayacağız
" Bem, ce soir, para variar vai ser tudo clarificado
Mmm.
- Hum. Oui. On a tout ce que vous voulez.
Cayrolar kilitlendiğinde, kumandadaki her hareket Prowler'ce taklit edilir.
Depois dos giroscópios estarem travados, qualquer movimento do controlo de mão é duplicado pelo Prowler.
Peki o zaman Bud Küçük Ce-e ve polisi uydurmuş mu?
Quer dizer que o Bud inventou aquilo da pastora e do polícia?
- İki he-ce-li?
- Duas sílabas.
Gözalıcı bir bayan değil mi?
Uma Mademoiselle encantadora, n'est ce pas?
Anlaşılan, bu John Fraser pek dikkatsiz biriymiş, değil mi?
Parece, então, que este Sr. Jonh Fraser foi descuidado, n'est ce pa?
Wayne, değil mi?
Wayne, n'est-ce pas?
Kulağa çok kötü geliyor.
Parece muito mal, n'est-ce pas?
Onunla evlenmenizi istiyor, n'est-ce pas? ( değil mi? )
Ele quer casar-se consigo, não é?
Tam da doğru anda, n'est-ce pas? ( değil mi? )
- E chegou mesmo na altura certa.
Freddie? Genç bir bayana hiç yakışmıyor.
"Freddie." Ce n'est pas joli para uma jovem senhora.
Saatini bu yüzden istedi, değil mi?
É por isso que ela queria o relógio, n'est ce pas?
Hayır. Herkesin kadın kılığına girmiş bir erkek olduğunu düşünmesini istemişti.
Disfarçada para que todos pensassem que era um homem vestido de mulher, n'est-ce pas, Mlle.
- Böylesi daha iyi, değil mi? - Kesinlikle.
- É melhor assim, n'est-ce pas?
CE-856 numaralı delile bakın.
Vejam a CE-856.
Bu da kutlamamız gereken bir şey, öyle değil mi?
Mas isso também é motivo para comemorar, n'est ce pas?
Haksız mıyım?
N'est-ce pas?
Mösyö Harrison'ın kendisi de ünlü bir yazar.
Monsieur Harrison é um escritor de alguma reputação, n'est-ce pas?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]