English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Ü ] / Üçüncüsü

Üçüncüsü translate Portuguese

403 parallel translation
İkinci adamın vardır üç gemisi rıhtımda üçüncüsü ise deli olurdu bana ve vardı çokça paraları ve hepsi de çok nazikti ve hepsinin de yakası kar gibi beyaz idi ve bir bayana davranmayı hepsi de biliyordu.
O segundo tinha três navios No cais E o terceiro era louco por mim E todos tinham dinheiro E eram asseados
Moskova üçüncüsü.
Já caíram duas Romas, a terceira, Moscovo, continua em pé,
100 kere daha güçIü olanını geliştiriyoruz, bundan çok daha güçIü... ve yokedici olan üçüncüsü de aklımda!
Tenho um segundo mais poderoso, e um terceiro mil vezes mais destrutivo ainda.
Belki üçüncüsü de vardır.
Não tens um terceiro?
- Ve üçüncüsü...
- E terceiro...
İki asker vuruldu, üçüncüsü de boğuldu.
Dois soldados mortos e o terceiro afogado!
İkinicisi Paris'te, ve üçüncüsü de...
O segundo, em Paris, e o terceiro está...
Bir rüya daha görmeğe başlıyorum, bir üçüncüsü.
Estou a ter outro sonho. Um terceiro.
Ama üçüncüsü malzeme.
Dois : Precisa de trabalho.
Ve üçüncüsü, kendime genç bir yardımcı buldum. İşine gerçekten çok bağlı biri.
E, em terceiro lugar, tenho um adjunto muito jovem, que é muito consciencioso quanto ao seu trabalho.
Biri öldü, öteki benim ve üçüncüsü Cole Thornton.
Um está morto, o outro sou eu, e o terceiro é o Cole Thornton.
Ya üçüncüsü?
- E terceiro?
Birincisi, sürgünler iki veya üç santimetre boyuna ulaştığında, ikincisi, çiçeklenmeden hemen önce veya sonra, ve üçüncüsü bir ay sonra.
A primeira, quando o rebento tem dois ou três centímetros ; A segunda, imediatamente antes ou logo depois da floração ; E a terceira, um mês depois.
üçüncüsü değil.
Passe-me esses.
O ikinciydi bu da üçüncüsü!
Foi o segundo. Este é o terceiro.
Vadiye geri dönene ve tutuklanana veya üçüncüsü :
De regresso a reserva e presos.
İkinci sorun izlenecek güzergah üçüncüsü ise saldırının uygulanış şekliydi. Çünkü torpido atışları sığ sularda gerçekleştirilecekti.
O segundo era a rota a seguir e o terceiro o ataque em si, se era possível usar torpedos nas águas pouco profundas.
Yarışmamızın üçüncüsü, California Güzeli.
Em terceiro lugar... Miss Califórnia!
İkincisi... arkadaşlık, ve üçüncüsü... bizim... rahatımız.
O segundo é amizade. O terceiro é o nosso conforto.
Ve üç, saydığınız sayılardan üçüncüsü ise..... Antioch'un Kutsal El Bombası'nı O'nu hakeden..... ve gözümde yaramaz hale gelen..... düşmanınıza doğru fırlatmalısınız.'
Uma vez que o número três, o terceiro número, for alcançado... lançarás então a Sagrada Granada de Antioquia... na direcção do teu inimigo... que, por ser iníquo, perecerá.'"
Birincisi müzik ikincisi para üçüncüsü de...
Em primeiro lugar a música, em segundo o dinheiro, e em terceiro...
Tamam, üçüncüsü?
Ok, a terceira?
... üçüncüsü kafatasının sol bölümünü delip geçmiş.
... mas o terceiro atravessou o crânio.
Bir üçüncüsü, Huddleston ve Bradford'un başkanı olan Edgar Trent'in muhafazasındaydı.
Uma terceira ficava na custódia de Mr. Edgar Trent, o presidente do Huddleston e Bradford, e a quarta chave era dada a Mr.
Ve üçüncüsü, ben karşıya geçmek falan istemiyordum.
E em terceiro, eu nem queria atravessar a rua.
Ve üçüncüsü de, o bizim ekmeğimizi getirir. Bakanlığı çalıştırmak için gerekli olan para için kabinede bizim için mücadele eder.
E em terceiro, é o nosso sustento, ele tem de lutar no Ministério pelo dinheiro necessário para o Gabinete.
Biri Roma'da, biri New York'ta ve üçüncüsü Almanya, Freiburg'da.
Uma em Roma, uma em Nova Iorque, e a terceira em Friburgo, Alemanha.
Tabii, lise son sınıftayken eyalet üçüncüsü olmuştum.
Claro que sei. Na Universidade fiquei em terceiro lugar nas finais estaduais.
Bir, Rus hasatı herkesin düşündüğü kadar kötü olmayacak... ve iki üçüncüsü de, kız arkadaşının boynundaki mücevherlere bakılırsa, onu mutlu etmek için her peniye ihtiyacınız olacak sanırım.
Primeiro, a colheita russa não vai ser tão má como todos pensam. Segundo... E terceiro, a julgar pelas jóias da sua namorada, precisará de muitos tostões para a fazer feliz.
Bu da üçüncüsü. Yani?
E aqui está a terceira.
Patronumun Bay Hiams tarafından dikilmiş üç takım elbisesi vardır ikisi hâlâ orada, gardıropta ve üçüncüsü de o gece üstündeydi.
O meu patrão tinha três fatos feitos pelo Sr. Hyams. Dois deles ainda estão no guarda-fatos. O outro vestiu-o nessa noite.
Ve üçüncüsü, öldürmecesine.
Terceiro, até à morte.
Sizde on bin florin yok. Ve üçüncüsü : Biradan bir damla yutarsanız, iki doksan yere uzanır, o cinli şarkıyı söylersiniz.
Primeiro, não tendes 10 mil florins e terceiro, uma gota de cerveja basta para cairdes de borco a cantar aquela do diabrete.
Ve üçüncüsü, elbette ki, şike yapacağız.
E terceiro, claro, faremos batota.
Ve üçüncüsü o kadınlar grubuna verdigim bir ders içindi "Çocuk Doğumu ve Rafting : Doğanın Engebeli İki Sürüşü."
Número três, é para uma palestra que vou dar num clube feminino : 'Dar á luz e Descida dos Rápidos : Duas Viagens Acidentadas da Mãe Natureza.'
Ve üçüncüsü, elbette ki, şike yapacağız.
E terceiro, porque é evidente que vamos fazer batota.
İkincisi, komşularını tahliye edeceğiz, ve üçüncüsü, o şeyi halletmek için tüm polisleri oraya yollayacağız.
Depois, evacuaremos seus vizinhos... e terceiro passo, mandaremos muitos policiais... para enfrentar esta coisa.
Bu üçüncüsü oldu.
Agora, temos três.
Bir kere söyle, iki kere söyle, üçüncüsü büyülü. Ve sakın unutma...
Digam uma vez, digam duas, a terceira dá sorte.
Sonra üçüncüsü, senin tarafını tuttuğu için... güvenini kazanan.
Então o terceiro, que ganhou a tua confiança só porque ficou do teu lado.
Ve üçüncüsü..
E terceiro...
Ve üçüncüsü, imzada "George" yazıyor.
- Negada. E em terceiro lugar, está assinado "George."
Biri Cambridge'li Richard Earl... ikincisi Masham'lı Henry Lord Scroop ve... üçüncüsü Sör Thomas Grey, Northumberland Şövalyesi...
Um, Ricardo, Conde de Cambridge. O segundo, Henrique, Lorde Scroop de Masham. Terceiro, Sir Tomás Grey, um cavaleiro de Northumberland.
Tamam. İşte üçüncüsü.
Ok, esse está fora do círculo.
- Ama üçüncüsü aynı değil.
- Mas a terceira já não.
Ve üçüncüsü : Mösyö Davenheim'ın banyo dolabında, orada olmaması gereken ne vardı?
E terceiro, o que havia no armário do Sr. Davenheim que não devia estar?
İkincisi "Baykuşlar göründükleri gibi değil.", üçüncüsü ise kimyasallar olmazsa gösteren bir adam konusundaydı.
A segunda foi : "As corujas não são o que parecem ser". A terceira dizia que um homem aponta sem substâncias químicas.
Peki ya üçüncüsü?
E a terceira?
Ve üçüncüsü onları vurursan endişelenmen gerekmez çünkü zaten ölüdürler. Anladın mı?
Sim.
Dr. Yuri Jivago, evet, Dr. Jivago Moskova ücüncüsü oldu.
Quero anunciar que o dr. Jivago... Sim, o dr. Jivago pois ficou em terceiro em Moscovo.
Ve üçüncüsü, onu affetmeniz gerekir ve savaş zamanında,... kocanıza sevgi ve sadakat testinde...
E em terceiro lugar... Se me permite... Não se fique a lamentar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]