English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ I ] / Indı

Indı translate Portuguese

35,229 parallel translation
Gemi dışı tüm faaliyetler askıya alındı.
Todos os EVAs estão suspensos.
Tek seferde sekiz ay boyunca, çok küçük bir uzay aracında birkaç insanla birlikte hayatta kalmak ve muhtemelen onlarca yıl boyunca dünyaya dönmeyecek olma fikriyle baş edebilmek, pek çok zorluk barındırıyor.
Há muitos desafios envolvidos na sobrevivência Em uma espaçonave muito pequena com alguns outros seres humanos Durante oito meses de cada vez e então ser capaz de
Jim Reynolds'un kurul toplantısı bugüne alındı.
A reunião do Reynolds foi adiantada.
Senin planındı.
Foi sempre o teu.
Çok gizli hassas bilgiler barındırıyor.
Há conteúdo delicado nele.
Fakat eski laboratuvarı yatak odasına çok daha yakındı.
Mas o antigo era mais perto de teu quarto.
Dünya nüfusunun % 5'ine sahip küçük bir ülke dünyadaki mahkumların % 25'ini mi barındırıyor?
Um pequeno país com cinco por cento da população mundial tem 25 por cento dos detidos?
Bu sözler bugün Amerika'daki uyuşturucu bağımlılığının ele alındığı meclis ve senato komitelerinde sarf edildi.
Isto foi dito hoje aos comités da Câmara e do Senado em audiências sobre o abuso de drogas na América.
Taş, daha ziyade şehir içi bir sorunken kokain, banliyölerde yaygındı.
O crack era um problema na cidade e a cocaína sobretudo nos subúrbios.
Trayvon Martin'in ölümünden sonra Florida'daki bu kanun mercek altına alındı.
Após a morte de Trayvon Martin, a lei Stand Your Ground ficou na berlinda.
Arizona'da Amerika Cezaevleri Şirketi CCA tutuklanan göçmeleri barındırmak için federal bir sözleşme yapmış durumda.
No Arizona, a Corrections Corporation of America, ou CCA, detém os contractos federais para albergar os imigrantes ilegais.
Çoğu kişi ev hayvanlarını bile insanları barındırdığımız bu koşullarda tutmaz.
A maioria das pessoas não teria animais nas condições em que estas pessoas vivem.
Amerikan tarihinde Afrikalı Amerikalılar tekrar tekrar kontrol altına alındı, ırksal ve sosyal kontrol sistemleri ölüyormuş gibi görünüyor, ama yeni bir formda yeniden doğuyordu, dönemin ihtiyaçlarına ve kısıtlarına göre biçimleniyordu.
Ao longo da história americana, os afro-americanos foram repetidamente controlados através de sistemas de controlo racial e social que parecem findar, mas que renascem sob uma nova forma, à medida das necessidades e limitações da época.
- Yakındır
- Falta pouco
Yakındır
Falta pouco
Paket alındı, Icebreaker.
Pacote recebido, Quebra-gelo.
Ailem Florida'ya taşındı.
- Os meus pais mudaram-se para a Flórida.
Onlarda mı taşındı?
- Mudaram-nas? - É aí.
Bak, bu gizemli sessiz adam tavrını takındığını biliyorum ama bu işte beraber çalışacaksak beni bilgilendirmek zorundasın.
Sei que estás a fazer todas esta cena misteriosa e silenciosa, mas, se vamos trabalhar juntos, vais ter que me dizer.
Gözcüler tarafından hedef alındığını düşündük ama -
- Viemos à procura do James. Nós pensávamos que ele era um alvo dos "Watchdogs", mas...
Söylesene, adamların bir katili barındırdıklarının farkındalar mı yoksa umursamıyorlar mı?
Então, diga-me... o seu pessoal está ciente que estão a dar guarida a um assassino, ou apenas não se importam?
Söylesene, adamların bir katili barındırdıklarının farkındalar mı yoksa umursamıyorlar mı?
Então, diga-me, o seu pessoal está ciente que estão a dar guarida a um assassino ou, simplesmente, não querem saber?
Süresiz olarak barındırabilir ya da haznenin içine tekrar bırakıp maddeye dönüştürür.
Pode ser mantido assim indefinidamente, ou pode ser descarregado para o interior de uma câmara e convertido em matéria.
Ajan Simmons, eminim Birleşik Devletler hükümeti ile işbirliği yapmanın, S.H.I.E.L.D.'da başlattığımız bu yeni dönem açısından çok mühim olduğunu anlamışsındır.
Agente Simmons, tenho a certeza que consegue entender que esta colaboração com o Governo dos EUA é crucial, à medida que iniciamos uma nova era aqui na S.H.I.E.L.D.
İki kaçak barındırıyorsun. Quake olarak bilinen Nainsan ve alevleri kontrol edebilen gelişmiş bir insan.
Vocês estão a dar guarida a dois fugitivos... a não-humana conhecida como "Tremores"... e uma pessoa com poderes que consegue controlar o fogo.
- Henüz kırabilen olmadı ve oldukça güçlü bireyleri barındırmışlığı var.
- Nunca ninguém escapou... e já prendemos indivíduos muito mais fortes aí.
Bahse varım altına sıçmışsındır, Muroya.
Estás-te a borrar todo, Muroya.
Geç saatlere kadar uyanıksındır, değil mi?
Sei que costuma ficar até tarde, correto?
Korku ve toplum baskısından.. kendini arındırmış bir adam gördüm.
Eu vi um homem livre de medo e de obrigação social.
Fabrikalardan ve otomobillerden her yıl altı milyar tondan fazla karbondioksit salımı yapılıyor. Atmosferimizin ısındığı görülüyor.
Devido à libertação anual, através de fábricas e automóveis, de mais de 6 mil milhões de toneladas de dióxido de carbono, a nossa atmosfera parece estar a aquecer.
Kurbanlardan biri de senin karındı, değil mi?
Uma das vítimas foi a tua esposa, não foi?
Henüz değil. Ama beton da aşındırıcı özelliğe sahip.
Ainda não, mas o próprio betão pode ser corrosivo.
Klor mu? Konsantre klor yüksek oranda aşındırıcıdır.
- O cloro concentrado é corrosivo.
Raghuvendra, baştan aşağı bütün özellikleri barındıran bir film çekmek istiyorum.
Raghuvendra, quero filmar um filme inteiro chega desta porcaria aos bocados.
Yazmak için bir kaç hafta önce taşındı buraya.
Ele mudou-se para cá há algumas semanas para escrever.
Başka bir şey yok, taşındım ve yerleştim.
E nada, a mudança o fato de assentar.
Peki Mumbai'den Goa'ya neden taşındın?
Então por que se mudou de Mumbai para Goa?
Üzgünüm, karavanımda süslü fındık yiyip sigara içiyordum.
Peço desculpa, estava na minha caravana a comer nozes finórias e a fumar.
Yer tamamen talaşla doldu, burada fındık yiyebiliriz.
Assim que o chão estiver cheio de serradura, podemos comer amendoins aqui.
Umarım bandoya çaldıkları her şarkım için telif hakkı ödetmemi kafaya takmamışsındır.
Espero que não te importes que tenha feito a banda pagar-me um royalty por cada canção minha que tocaram.
Onun ibadet çiftliğine taşındım, diğer 45 üyesiyle birlikte toplu intiharla ölen, Kurtuluş Yıldızı Çocukları örgütünde.
Transferi-me para a sua quinta das orações com outros 45 membros dos Salvation Star Boys, que morreram num suicídio colectivo.
Quahog halkı, şehriniz karantinaya alındı.
Povo de Quahog, a vossa cidade está sob quarentena.
Senin yüzünden kızamık salgını var, ve bütün kasaba karantinaya alındı.
Por tua causa há uma epidemia de sarampo e a cidade toda está sob quarentena.
Fil dişi huzur bozucu bir şekilde kıtalar arasında taşındı, el altından satıldı.
O marfim foi transportado subversivamente através dos continentes e foi vendido de forma ilegal.
Zeki kadındır. Hem de ne zeki.
Ela é muito inteligente.
Ajanlarının salındığını söylemek için.
Posso avisá-los de que os agentes foram libertados?
Nassar'ı ve tüm kampı tutuklamalarını sağlayabilirsek orduya gerek kalmaz. İçeri alındığında adamımızı da çıkarırız.
Se prenderem o Nassar e todos no recinto, não precisamos da ação militar.
- Umarım yapmışsındır.
Acho bem.
- İşe alındınız.
Está contratada.
- Alındım mı?
- Estou?
Asla beni kendim hakkınd kötü hissettirmediğin için.
Porque nunca me fazeres sentir errada sobre quem sou.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]