Şey efendim translate Portuguese
2,045 parallel translation
- Hayır efendim. Başka bir şey görmedim.
- Não, Sr., não consegui ver nada.
Şey, o zaman teşekkürler efendim.
Então... Obrigado... senhor.
Üzgünüm, efendim, ama yapabileceğimiz hiç bir şey yok.
Lamento senhor, mas não podemos fazer nada.
Böyle bir şey olmayacak. Yoksa Dışişleri Bakanı canımıza okur efendim.
Nem pensar, o Secretário de Estado vai dar cabo de nós.
- Burada olan bir şey yok efendim!
- Não se passa nada aqui.
Bir resmi görmek, bir şey değil.Bunun gibi karşılamak için yüz olmalı Efendim DON canlı değil mi? Vay!
Uau!
Başka bir şey var mı efendim?
Mais alguma coisa, senhor?
Alkol haricindeki her şey alkolsüzdür, efendim.
Tudo o que servimos é sem álcool... ecepto o álcool, senhor.
Bende size ait bir şey var efendim.
Tenho algo que lhe pertence.
Net olmayan çok şey var efendim.
As coisas estão incertas, senhor.
İçecek bir şey ister misiniz, efendim?
Cavalheiro, posso trazer-lhe algo para beber?
Böyle bir şey olmayacağından eminim efendim.
Senhor, mais uma vez, tenho confiança que isso não acontecerá.
Şey... içinde bulunduğumuz duruma bakarak, efendim, sanırım bu olay bir, bir...
Bom considerando a situação, senhor, acho que poderíamos caracterizar o caso como...
Her şey yolunda mı efendim?
Está tudo bem senhor?
- Bir şey değil, efendim.
- De nada.
Bir şey mi dediniz, efendim?
Disse algo, Senhor?
Ama bir an önce karar vermeniz gereken bir şey var efendim.
Mas há uma coisa que tem de comunicar já.
- Söylediği şey bu, efendim.
- É o que disse, senhor.
Efendim, bulduğunuzu düşündüğünüz şey her ne ise bir hata.
Senhor, seja lá o que for que tenha encontrado, é um engano.
Yarayı sarmanız umurumda bile değil ama ağrı için hiçbir şey vermediğinizden emin olun. Peki, efendim.
Não me importo que lhe tenham tratado da ferida, mas não lhe dêem nada para as dores.
Başka bir şey daha var, efendim.
Há mais uma coisa, senhor.
Yapabileceğimiz hiçbir şey yok, efendim.
- Não há nada que possamos fazer, senhor.
Her şey kontrol altında, efendim.
Está tudo controlado.
Hiçbir şey, efendim.
Por nada, Capitão.
Böyle bir şey okumayacağınıza garanti veririm efendim, merak etmeyin.
Garanto-lhe que não vai ler isso, senhor. Vou resolver isso.
- Efendim? Tutuklandıktan sonra sana bir şey sordu.
Ela perguntou-lhe algo.
— Her şey yolunda mı efendim?
Está tudo bem, senhor?
Hazır bu konu açılmışken, efendim, size sormam gereken bir şey var.
Tenho de lhe fazer uma pergunta sobre esse assunto.
Hiçbir şey algılayamıyorum Efendim.
Não estou a receber nada.
Hiçbir şey yok Efendim.
- Não, negativo.
Hiçbir şey yok Efendim.
- Nada, senhor.
Bölmek istemem, efendim, ama duymanız gereken bir şey var.
Não quero interromper, mas acho que há algo que todos precisam de ouvir.
Yapılacak doğru şey bu, efendim.
É o mais acertado.
- Evet efendim. - Her şey düzelecek.
- Vai ficar tudo bem.
şey, herşey yolunca efendim...
Da praia... Vai bem, Delegado...
İleride bir şey var, efendim. ve buraya dogru geliyor.
Senhor, há algo ali à frente e vem nesta direcção.
- Üzgünüm efendim. - Şuna cevap verin. Stoklarınıza ne zaman griple ilgili bir rahatlatıcı bir şey koyacaksınız?
Quando é que recebem o outro?
Kayda değer bir şey yok, efendim.
Nada de importante para relatar, Senhor.
Üzgünüm, efendim, hala olumlu bir şey yok.
Desculpe, Senhor, eu não tenho nada útil.
- Efendim? - Bir şey yok, tamam.
Tudo bem, está limpo.
Kanıtınız olmadan bize hiçbir şey yapamazsınız efendim.
Não nos pode fazer nada sem provas.
- Şey, bu ne hikaye olurdu, efendim.
Bem, esta será uma história dos diabos Sr. É...
Şey, efendim, bir ördeğin ıslığı çekici gelse de ben koşmayı düşünüyordum.
Bem Senhor, tão atraente quanto um pato pode ser. Pensei em fazer uma corrida. Remover um pouco das cervejas de ontem à noite.
Ve kanıtınız olmadan bize bir şey yapamazsınız efendim.
Não nos pode fazer nada sem provas.
Ama şu anda efendim, hiç bir şey yapamam.
Mas, neste momento, não tenho nenhumas.
Ve bu şey efendim, burada olduğumdan beri, aslında bu işi yapmaya başladığımdan beri sahip olduğum bir şeydi.
E o problema é que eu era assim. Até chegar cá.
Başa çıkamayacağımız bir şey değil efendim.
Nada que não possamos controlar.
Aptal olabilirim, ama.. .. ve olmadığım bir şey varsa.. .. oda, efendim, aptal olmak.
Posso ser idiota, mas há uma coisa que eu não sou, senhor, e isso, senhor, é ser idiota.
- Her şey yüklendi mi? - Hepsi burada efendim.
sim, estão todos aí dentro, Sr.
Efendim, bir şey bulduk.
Senhor, encontramos algo.
Çok özür- - Şey üstünde çalışıyorduk efendim- - Söylesene.
Eu só... isto é o que estavamos a fazer, senhor.