Duygular translate Russian
6,688 parallel translation
Öldürüldüğünden beri bastırdığın tüm duygularını açığa vur.
Обо всех чувствах, которые ты подавлял с её убийства.
Ama kubbenin yok oluşunda ve duruşmanda Joe duygularını kontrol etti, şimdi duygularının ortaya çıkması anlaşılabilir.
Но исчезновение купола, суд над тобой, все те чувства, что Джо держал в себе... неудивительно, что он выражает их сейчас.
Sam gömülüyken duygularını o kadar uzun süre saklamışsın ki seni aşağı çeken bir zincir gibiler.
Ты всё хранишь эти чувства касательно Сэма глубоко в себе, они словно цепи, тянут тебя вниз.
Sana olan duygularım gerçek.
Всё что я чувствую к тебе... это по-настоящему.
Agnes ve ben asla duygularımızla hareket etmedik.
Агнес и я никогда не поддавались своим чувствам!
Benim duygularımı düşünüyordun, öyle mi?
- Думал о моих чувствах, надо же.
Duygularımızdan falan bahsetsek olmaz mı?
Мы можем поговорить о наших чувствах или о другом?
Duyguların gölge düşürdüğü bir idarenin bizi taktik açıdan aleyhimize olduğunu biliyorsun.
Ты чертовски хорошо знаешь, что такое поведение, ставит нас на тактически невыгодное положение.
Catherine, ayrılık duygularımızı öğrenmek için az önce 150 dolar harcadık.
Кэтрин, мы выложили 150 баксов, чтобы научиться слушать своё внутреннее "я".
Duygularını, sinirlerini benimse.
Окунись в свои эмоции, свои нервы.
Çalıştığımız gibi duygularını kontrol edeceksin.
Ты будешь контролировать свои эмоции, как мы практиковались.
Çalıştığımız gibi duygularını kontrol edeceksin.
Будешь контролировать свои эмоции, так, как мы практиковались.
Geçici bir tedbir olarak duygularını uyuşturmak güçlerinin yıkıcılığını azaltabilir.
Притупление ее эмоций уменьшило бы разрушительность ее сил... временная мера.
- Eğer duygularını kontrol edemezsen...
- Если не сможешь контролировать свои чувства..
Beni gördüklerine şaşırdılar ama bence eninde sonunda gerçekten de duygularımızı göstermeye başladık.
Они были удивлены, увидев меня, но я думаю, в конечном итоге, мы все можем... покопаться в себе... выразить наши чувства.
Tek dokunuşla duygularını parazit gibi aktarıyordu.
Одним прикосновением, она высасывала все эмоции, словно паразит.
Bunun aşk olduğundan emin değilim. Daha çok tutkunun, sıkıntının ve güvenilmez duyguların bir raksı gibi.
скорее что-то вроде танца желания, дискомфорта и ненадежных чувств.
Duygularını belli ediyorsun.
Ты не умеешь скрывать чувства.
Şahsi duygularımız ne olursa olsun onun için elimizden geleni yapmalıyız.
Что бы мы не думали о нем лично, мы дадим ему все самое лучшее.
Seninle duygularımı paylaşıyordum.
Делилась с тобой чувствами.
Benimle veya duygularımla alakalıymış gibi yapma.
Ох, не притворяйся, что все это ради меня и моих чувств.
Aktörler duygularını bazen saklayamazlar.
О, актёры принимают свои эмоции слишком близко к сердцу.
Duygularımızı kontrol etmeliyiz duygularımızın derinliklerinde.
Ты должен контролировать свои чувства... самые глубокие свои чувства. - Как?
Mızmız duygularının ötesine konsantre olabilseydin o çocuğun gerçekte ne olduğunu görürdün.
Если бы ты мог сфокусироваться не на своих комплексах обиженного ребенка, ты бы почувствовал, чем именно был этот ребенок.
Ama duygular en dikkatli adamı bile dikkatsiz yapabiliriz.
Но эмоции... могут сделать беспечным даже самого осмотрительного.
Bu kadın benim peşimden koşuyor ve ben onun duygularını incitmek istemedim o yüzden durumum hakkında yalan söyledim.
Та женщина запала на меня, и я не хотел ранить ее чувства, поэтому солгал.
Sadece benim duygularımla oynamamalıydı.
Просто я считаю, что не надо быть тупейшим созданием.
Duyguları okumak için eğitildim, ve sen bu stajyerlik işine % 100 sevinmiş gibi görünmüyorsun.
Я умею читать эмоции, и ты не выглядишь на 100 % довольной этой стажировкой.
Korkun ve endişen gibi o durumdayken bizi öldürebilecek duygularını hissedebiliyordum.
Я чувствовал твой страх и панику, эмоции, из-за которых нас наверняка бы убили в том состоянии.
Bazen Iris ile öyle anlar yaşıyoruz ki gözlerinin içine baktığımda benimle aynı duyguları paylaştığını düşünmemek oldukça zor oluyor.
Иногда между нами с Айрис вспыхивает нечто, и глядя ей в глаза трудно не думать о том, что она чувствует то же, что и я.
Duyguların, içinde bulunduğun durumlar hormon seviyelerin... Bütün her şey olabilir.
Твои эмоции, обстоятельства, уровень кортизола, всё вышеперечисленное.
O büyük felaketin olması duygularını serbest bırakmışa benziyor. Felaket olmayınca da, bütün o duygular derinlerde gömülü kalmaya devam etmiş.
Судя по всему, оно использовало ту катастрофу, чтобы высвободить эти чувства, а без катастрофы, эти чувства остались глубоко внутри.
Herhalde bütün duygularınızı, düşüncelerinizi falan paylaşıyorsunuzdur.
Думаю, вы делитесь друг с другом мыслями и чувствами, и...
Noel gecesi, sana karşı olan duygularımı söylediğimde benim gibi hissetmediğini söylemiştin.
На Рождество, когда я признался тебе в чувствах, ты сказала, что не ответишь мне взаимностью.
Bütün duygularınızı bir kenara bırakıp, meseleye soğuk ve çözümsel şekilde yaklaşmalısınız.
Вы должны все эмоции отодвинуть в сторону, и подходить к этому хладнокровно и аналитически.
Bütün duygularınızı bir kenara bırakıp, meseleye soğuk ve çözümsel bir şekilde yaklaşmalısınız.
Вы должны отодвинуть в сторону все эмоции, и решить это хладнокровно, анализируя все доказательства.
Ölen kardeşinle ilgili duyguların hâlâ taze, değil mi?
Страдаешь из-за гибели брата, а?
Elektrik şoku vermen kötüydü zaten, şimdi de duygularımla mı oynuyorsun?
Этого достаточно, чтобы я сорвался. Собираешься играть моими эмоциями?
Ama Tracy'nin duygularını incitmek istemiyorum.
- Но я не хочу ранить Трэйси.
Evet ama ona yalan söylersen, Tracy'nin duygularını daha çok incitirsin.
- Да, но если ты солжешь, то ранишь ее сильнее. Понимаешь?
Orada duygularımı incittin, biliyor musun?
Ты действительно ранила мои чувства, понимаешь?
Duygularını, yalnızlığını, her şeyini.
Все свои чувства, все свое одиночество, все.
İki cesette iki farklı katilin duyguları görülüyordu.
Эти два тела отражают эмоции двух разных людей.
Ama sana karşı gerçek duygular beslemeye başladım, Molly Dawes.
Но во мне начали... появляться настоящие чувства к тебе, Молли Доуз.
Dili, duyguları, hafızası ve görülerinin olduğu yerde.
Она отвечает за язык, эмоции, память и... видения.
John duygularını dışa vurmada sorun yaşıyor.
У Джона проблемы в высказывании своих чувств.
Başkalarının duygularını önemsemen çok asil bir davranış.
Как благородно с твоей стороны переживать о чьих-то чувствах.
Ama duygularımı incitiyorlar.
Но они ранили мои чувства.
Bir kahramanın duyguları olmaz.
У героя нет чувств.
Bazı duygularımızı ima ettik, şarkılar söyledik, ilginç bir şekilde yakınlaştık.
Мы намекнули на некие зарождающиеся чувства. спели песню, наши лица оказались весьма непривычно близки друг к другу.
Galavant bana bir kahramanın her zaman duygularına hakim olması gerektiğini öğretmişti. Ben de şu an onu yapıyorum.
Галавант всегда учил меня, что герой должен подавлять свои чувства, и именно это я сейчас и делаю.