Geçmişte translate Russian
3,060 parallel translation
Muhtemelen biliyorsunuzdur Barthes şöyle demiştir : "Geçmişte, tanrısal kahramanlar ve epik hikâyelerle ortaya çıkan kültürel çalışmalar şimdilerde çamaşır deterjanı reklamları ve çizgi roman karakterleriyle yapılıyor."
Ведь, как вам известно, Барт сказал, что культурная работа, которую выполняли боги и эпосы, сегодня выполняется рекламой стиральных порошков и героями комиксов.
Bunu eninde sonunda geçmişte bırakacağımızdan eminim ama Tanrım ya!
Уверен, в итоге мы всё переживём, но, блин!
Geçmişte bırakmam gerekecek bir şey için bu kadar hazırlıklı değildim.
Я совсем не хочу ничего больше переживать.
Biz evliliğimizde son zamanlarda biraz zor bir yoldan geçtik. İkimiz de bunu geçmişte bırakmak için çok çalıştık.
У нас недавно случился... небольшой разлад в семье, и мы оба тяжело его переживаем.
Geçmişte yaşanmış olaylar. Uzun zaman önce.
О том, что случилось давно, много лет назад.
Geçmiş geçmişte kalmıştır.
Мы здесь и сейчас.
Geçmiş, geçmişte kaldı, ha?
- Что было, то прошло, верно?
Geçmişte kaldı.
Это старая история.
geçmişte olduğu gibi, endüstriyel tarım için kullanılacak.
В перспективе вижу лишь выгоду для промышленных фермеров.
Sürekli geçmişi düşünüyorum biliyor musun, sanki işim buymuş gibi. Geçmişte nasıldı diye. Ama hatırlamaya çalışmaktan bıktım.
Знаешь, я пытаюсь что-то вспомнить, потому что чувствую, будто должна, будто это моя работа или вроде того, понимаешь, наше прошлое, и я устала пытаться вспоминать.
Neden geçmişte yaşayayım ki?
Почему я должен жить в истории, а?
Geçmişte olması gereken zamanda görevde olmadığınızdan suç masasında ekibin tamamlayıcı parçası olduğunuza dair egemen bir düşünce hakim.
Перед тем, как вы сбежали, существовало ли мнение среди преступной группы, что вы были частью банды?
Geçmişte kaldı, aşkım.
Это старая история, любовь моя.
Hepsi geçmişte kaldı, ihtiyar.
Все в прошлом, успокойся
Gittiğin yolda kendine, geçimişin, geçmişte kaldığı ve geleceğini etkilemeyeceği yalanını söyledin.
Уходя, ты лгал себе, что твоё прошлое не имеет власти над будущим.
Cross'un cihaza sahip olmasıyla birlikte istihbarat varlıklarından birincil hedefi geçmişte alenen ifşa ettiği o yerler olur.
Так как устройство находится у Кросса, активы разведки главная цель, и скорее всего, это будет то, что он ранее осуждал публично.
Ama bunu geçmişte bırakmaya hazırım.
Но я хочу оставить это в прошлом.
Geçmişte olanları değiştiremeyiz.
Мы не можем изменить прошлое.
Onlar geçmişte kaldı.
Это всё в прошлом.
Kızlar burada geçmişte olanları biliyor mu?
Девочки в курсе того, что здесь произошло?
Bence biri, geçmişte yaşanmış bu... ritüel diyeyim ritüeli tekrar sahnelemeye çalışıyor.
Мне кажется, кто-то пытается воспроизвести... своеобразную схему, по которой были совершенны те убийства, сейчас, в наши дни.
Biliyorsun konu doğum kontrolü olunca her zaman sorumluluk sahibi oluyorum. Ve geçmişte, bir kadın özel yerlerini benimle paylaşıp prezervatif takmamı isteyecek kadar kibar olursa bunu seve seve yapardım.
Я всегда очень ответственно подходил к вопросу предохранения, и в прошлом, когда женщина любезно предоставляла мне доступ к интимным частям своего тела и просила натянуть средство предохранения, я делал это с улыбкой.
Geçmişte olanlar için bir şey yapamayız.
То, что уже произошло не имеет значения.
- Nerdeyse oluyordum? Geçmişte avukat olma yolundaydım.
Я собирался им стать.
Geçmişte olan veya gelecekte olacak her şey tam şimdi gerçekleşiyor.
Каждое событие, которое произошло в прошлом или произойдет в будущем, происходит прямо сейчас.
Geçmişte yapmış olabileceğimiz ya da olamayacağımız her ne varsa Nessa Stein'ı ya da ağabeyini biz öldürmedik.
Что бы мы ни совершали в прошлом, мы не убивали Нессу Штайн или её брата.
Kimse Fr13nds'i ve geçmişte yaptıklarını Hanne Lindberg'den daha iyi bilmiyor
Никто лучше Ханны Линдберг не знает о деятельности FR13NDS, и о том, кто может стать их следующей жертвой.
Geçmişte olsa, bu yüzden çok kötü hissederdim ama şimdi kötü hissetmeyeceğim çünkü bu benim sorunum değil.
И раньше я бы мучился и переживал. А теперь – не буду, потому что я тут ни при чём.
Olan onca şeyden sonra, geçmişte ne olduysa... artık önemli değil.
После всего этого, что бы ни произошло в прошлом... это больше не имеет значения.
İkimiz de biliyoruz ki, geçmişte adamlarınız kanunla karşı karşıya gelmişti. Hırsızlık vesaire.
Конечно, мы оба знаем о том, что пара твоих парней имеет приводы в прошлом за кражу товарных сборов.
Evet, geçmişte hepimiz soyarlardı.
Да, нас всех раньше грабили.
Geçmişte mi?
Раньше?
Evet hatırlıyorum ama geçmişte kalmayalım olur mu?
Помню. Но, кто старое помянет, тому и глаз вон.
... Geçmişte benzeri görülmemiş bir grev, ve dördüncü ayına girerken, hükümet ısrarla 20 madenin kapanması sonucu 20.000 işçiyi işsiz bırakacak tasarıyı sunmayı planlamakta...
... беспрецедентного насилия... Начался 4-ый месяц забастовки и правительство сегодня настояло на реализации планов по закрытию 20 шахт с сокращением более 20 тысяч человек.
Bence geçmişi geçmişte bırakalım.
Я думаю, что мы просто позволим прошлому остаться в прошлом.
Geçmişte ki sosyal güvenlik şeysiyle... emekliliğini karşılayamadı.
Так как социальная защита осталась в прошлом, она не может себе позволить уйти на пенсию.
Bunu geçmişte açığa kavuşturmuştum. Bu küçük adiye ne olduğunu umursamıyorum.
Я уже не раз давал понять, что мне глубоко насрать на мелкого паршивца.
Eğer geçmişte bir şeyi değiştirirsen bu etki dalgalanma şeklinde her şeyi etkiliyor.
изменишь в прошлом хоть самую малость, все последующие события повалятся, как домино.
Bu adamın hikâyesini, geçmişte ne yaptığını biliyor musun?
Ты хотя бы знаешь его историю, кем он был в прошлом?
Onun için bu geçmişte kalmıştı.
То есть... Пока это всё осталось в прошлом.
Hepsi geçmişte kaldı.
Всё это в прошлом.
Bakın gerçek şu ki bu savaş artık geçmişte kaldı.
Смотри.. это правда. Эта война привет из старины.
Geçmişte sana kötü davrandığımı biliyorum ama sana bu denli yakın olup da sana ulaşamamaktan ve seni rahatlatamamaktan daha büyük acı yok şu dünyada.
Я знаю я плохо обращалась с тобой раньше но нет большей боли чем быть так близко и не... не иметь возможности быть рядом. Создать уют для тебя.
Bununla birlikte, Will Graham'le olanların ışığında eylemlerini sorgulamaya başladım özellikle de geçmişte, benimle ve bana yapılan saldırıyla alakalı olanları.
Так или иначе, из-за всего, что случилось с Уиллом Грэмом, я начала подвергать ваши действия сомнению - в частности, ваши действия касательно меня и нападения.
Geçmişte kim olduğun, bugünkü benliğini açığa çıkarmak için yok edilir.
Вы, вчерашний, были уничтожены, дабы восстали вы сегодняшний.
Demek istediğim, geçmişte olanlar için hepinizden özür diliyorum.
Но я хочу извиниться за то, что было.
Bak, geçmişte bazı şeyleri iyi değerlendiremedim.
Я знаю, что за последний год очень многое для нас изменилось
Geçmişte sorunlar yaşadın, değil mi Stretch?
У тебя же были неприятности в прошлом, да, Стреч?
- Geçmiş geçmişte kaldı.
Это дело прошлое.
Geçmiş geçmişte kaldı.
Пустяки.
BU SIRADA GEÇMİŞTE ( YA DA BİR SİMPSON HAYRANIYSANIZ, ŞİMDİLERDE )
Тем временем в прошлом. Или в настоящем, если вы фанат Симпсонов
geçmişte kaldı 32
geçmişteki lider 19
geçmiş olsun 71
geçmiş 44
geçmişi 24
geçmiyorum 21
geçmişi unutalım 16
geçmişteki lider 19
geçmiş olsun 71
geçmiş 44
geçmişi 24
geçmiyorum 21
geçmişi unutalım 16