English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ G ] / Gülerek

Gülerek translate Russian

128 parallel translation
-... gülerek gitsin... "
- "... и идёт с улыбкой ".
Gülerek ayakta öylece durdu siyah saçları rüzgarda dalgalanıyordu ve bana hakkındaki her şeyi anlattı.
Она стояла там и смеялась. Ее темные волосы развивались по ветру. Она все рассказала мне про себя
Bu yüzden orada gülerek öylece durup...
Вот почему она тогда смеялась.
Her zaman gülerek ve şakalaşarak yardım eder insanlara.
Такой юморист, всегда шутит, чтобы помочь другим.
Geç vakit olana kadar beklemişti ve sonra gülerek ay ışığının içinden süzülüp içeri girdi.
Она подождала, пока стемнеет а затем пришла ко мне, красивая и улыбающаяся.
Gıdıklamasını bilirsen, gülerek ortaya çıkar.
Нужно знать, как развеселить его, чтобы оно тебе улыбнулось.
Böyle gülerek beni korkutuyorsun.
Вы пугаете меня этим смехом.
"Özgürlüğü yaşasın!" bağırmazsın, "Özgürlüğü yaşasın!" gülerek bağırmıyorsan,
Если ты не кричишь "Да здравствует свобода!" с покорностью, ты вовсе не кричишь "Да здравствует свобода"!
Az sonra bardaki herkes neye gülündüğünü öğrenmişti herkes bergin ısmarlamaya başladı, sipariş verirken gülerek.
Скоро все в кабаке узнали, по какому поводу смех и все стали заказывать бургон, и смеялись при этом.
Sıra pis pis bakıp gülerek olaya dahil olan 6. veya 7. adama geldiğinde gerçekten midem bulanmaya başladı.
Когда очередь дошла до шестого или седьмого мальчика, который, ухмыляясь и похохатывая, засадил, меня начало подташнивать.
Eminim, gülerek ölmüştür. Yanındaki suratsız bıyıklı kim?
Умер с улыбкой, я думаю.
Ona, zehir olup olmadığını sordum. Gülerek dedi ki,
Я спросила ее, был ли там внутри яд и она сказала мне, улыбаясь,
Nedense bana tuhaf bir şekilde gülerek istediğim türde bir kitap verdi.
И по какой-то причине, тогда для меня не ясной, она улыбнулась и дала мне другую книгу, как раз ту, что надо.
Bugün sarı adamı Frank'ın evine onunla birlikte gülerek girerken gördüm
Сегодня я видел, как Желтый Человек входил в здание Фрэнка, и они смеялись.
Yatağa mutlu girip... gülerek uyanacaksın.
Tы бyдeшь зacыпaть cчacтливoй. A пpocыпaтьcя cмeяcь.
İleride bunları gülerek hatırlayacağımı söylediler. Umarım öyle olur.
с большой любовью и ностальгией я надеюсь.
Dostum, yaşlı bir adam San Antonio'dan şehre doğru aracını sürerken... 40 veya 50 yaşlarında bir adam... otobanda saatte yaklaşık 160 kilometreyle gidiyor... insanlara silahını sallıyor, gülerek.
Короче, один старик ехал в город из Сан Антонио ну такой старик, лет 40-50, миль 100 в час пер по шоссе, размахивал пушкой и ржал.
- Gülerek el sallıyordu.
- Не говори им этого.
Günlerini havuz başında gülerek futbol takımlarımızdan birini izleyerek ya da vitrin bakarak da vakit geçirebiliyorlar.
Они также много времени проводят расслабляясь в бассейнах, наблюдая за игрой местных футбольных команд или совершая походы в магазины.
Biraz haklı olamasa, gülerek geçiştirmek çok daha kolay olurdu.
Было бы проще отшутиться от нее, если бы она делала меньше замечаний.
Hepsini sonuna kadar açıp, park yerine kaçıp, gülerek, birbirimizi çalılıklara yuvarlayacağımızdan mı?
Включим их все наполную, выбежим на парковку, будем смеяться и толкать друг друга в кусты?
Gülerek ölürüz desene.
Чтоб ты умер от смеха.
Bütün gün çalışıyorum. Eve geldiğimde, bir arkadaşlık ya da ruh eşliği için gelmişsem, gecenin yarısını konuşarak, gülerek, samimi anlar paylaşarak geçiririm ve seks yapamayacak kadar yorulurum.
Ну, я работаю весь день, знаешь ли и когда я прихожу домой, если там меня ждет компаньон или родственная душа я могу не спать полночи разговаривая, смеясь, делясь какими-то маленькими личными моментами и я могу слишком устать для секса.
Ama böyle gülerek işaret etmene gerek yok.
Не надо смеяться и показывать пальцем.
Ira, Elaine'e destek olmaya çalışırken ona olan gerçek duygularını açıkladı. Ama Elaine bir şakaymış gibi bunu gülerek geçiştirmeye çalıştı.
Айра признался Элейн, что давно испытывает к ней чувства а она подняла его на смех.
Gizli, arada bir gülerek ve kışkırtıcı şekilde.
Ты знаешь : конфиденциально, смеется, провоцируя, хорошо?
Her güne böyle gülerek başlamalıyız.
Следует начинать каждый день со смеха.
Sandviçini bıraktı ve bana bir tuhaf baktı, bir tuhaf gülerek şöyle dedi :
Он положил сюда буррито, посмотрел на меня и говорит :
Şimdi gülerek arkamı döneceğim
Я ухожу, улыбаясь.
Gardiyanlar arkalarına bakıp gülerek dışarı çıkar.
Охрана уходит, смотря через плечо, улыбаясь мне,
- Gülerek ayaklarımın dibine düştün.
Ты со смехом упал к моим ногам!
Yaşlı adamın üzerinden gülerek atlıyor.
Он перепрыгивает через лежащего и смеется.
Gülerek ölmene izin vermeyeceğim!
Не время хохотать, время умирать!
Bir şeylerden kaçamadığında ve tamamen etrafındaki insanlara bağımlı olduğunda gülerek ağlamayı öğreniyorsun.
Когда человек не может спастись и полностью зависим от других, он учится смеяться сквозь слезы.
Belki de bütün gün koşturup durmamı gülerek seyrediyorsundur.
Ты, наверное, наблюдал, как я волнуюсь весь день, и при этом смеялся! Ненавижу тебя?
Çünkü bu, cansıkıcıdır bense herşeyi gülerek geçiştiririm.
И поскольку это неприятно, я всё засмеиваю.
Döndüğünde, gülerek baktın ve bir sürü balık tutup hepsini yediğinizi söyledin.
А потом ты вернулся, выглядел таким веселым... и сказал, что вы поймали кучу форели, и вы съели её.
Ben de her tarafa kan fışkırtmaya başlayıp gülerek daha kaç tane yeni kopya getirebileceklerini soruyordum.
А я заплёвываю её кровью и потешаюсь над тем, сколько новых трупов они пытаются на меня навесить.
O ve beş kişi etrafımda dururlarken.. bana gülerek dokunurlarken..
Он и еще пять мужиков вокруг меня - тяжело дыша,... трогая меня, смеясь, щипая за сиськи.
Gülerek öğrenme diyorum buna.
вот как я это называю.
Bir gün, geriye dönüp bakacaksın ve... biliyorum hala acı verici derecede utanıyorsun ama... ileride bu gülerek hatırladığın bir hikaye olacak.
Наступит день, когда ты вспомнишь об этом, и... Ну да, всё равно будет ужасно стыдно... Но история будет что надо!
Oraya gidip adamı ele geçireceğiz ve herkes tiyatroyu gülerek terk edecek.
Мы найдем этого Израэла... - Все выйдут из зала счастливые. - Без проблем.
Shinji'ye bir soru sorduğum zaman, gülerek kaçıyor.
он удирает с ухмылкой.
Gülerek onunla konuşuyor olurdum.
Я смогу поговорить с ней с улыбкой на лице.
Shinji'yi sorgulasam bile, gülerek benden kaçıyor.
он удирает с ухмылкой.
Hem kendine ve çevrendekilere zarar verebiliyor, hem de yüzlerine gülerek çekip gidebiliyorsun.
Единственное место, где ты можешь вредить себе и другим и улыбаться при этом.
Hayır. İstihza, birbirine ters düşen doğruları bir araya getirerek yeni bir doğrunun çelişkisini gülerek ya da tebessümle ortaya koymaktır. Bence bir doğru ya da bu şekilde ortaya çıkmalıdır aksi takdirde onun, yanlış ve insan yapısına aykırı olduğunu düşünürüm.
Нет, ирония – это сопоставление противоречивых истин чтобы из противоречия выявить новую истину, и я уверена, что истина включает в себя и смех, и улыбку, в противном случае это ложь и отрицание самой человеческой природы.
Gülerek uzaklaşırlar.
И, смеясь, удаляются.
" Mezarınıza gülerek atlayacakmışsınız, çünkü vicdanınızda beş milyon Yahudinin ölümü varmış.
" Смеялись над трупами, и что смерть 5 миллионов евреев на вашей совести,
En azından gülerek öleceksin.
- Пусть смеются.
Henry öyle nasıl gider, gülerek ve bana tek kelime etmeden!
ак смеешь, √ енри, идти на это, сме € сь, и ни слова не сказав мне!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]