Işık translate Russian
6,529 parallel translation
Işık yılı bir uzunluk birimidir seni dangalak.
Световой год это единица расстояния, тупарь.
Mor Işık hiçbir kan kalıntısı göstermiyor.
В ультрафиолете не видно никаких следов.
- Işık yanmadan geçmeye çalışmıştım.
- Я хотел успеть на зелёный.
Işık bütün videolarda var mı?
Огоньки появляются в каждом видео?
Işık gidip geliyor.
Свет постоянно возвращается.
Işık falan?
Где свет?
Işık yeterli olunca, ben de görüyorum.
Я тоже... при удачном освещении.
"Işık ne kadar hızlı olursa olsun... "... karanlık daima ondan önce ulaşmış olur. "
Неважно, как быстро летит свет - темнота уже на месте.
Işıklar kısılıyor, motor sesi azalıyor.
Свет тускнеет, шум двигателей приглушается.
Işık olmadan önce tanrı ve melekleri olmadan önce hiçbir şey yok değildi.
До появления света, до появления Бога и архангелов в мире не было пустоты.
- Sürekli iş seyahatine çıkıyormuş.
Видимо, он постоянно в разъездах по работе.
Yahudilere söyleyin, kızıl düveyi hastalanmadan, kusursuzluğu bozulmadan herhangi bir iş için kullanılmadan getirsinler.
"Скажи сынам Израилевым, пусть приведут тебе рыжую телицу без порока, у которой нет недостатка на которой не было ярма."
Pazarlık yapmak istiyorsanız bunu iş ortaklarımla görüşebilirsiniz. Rakam değişmez.
Цена есть цена.
Kızın, hamile kaldığı ve arkandan iş çevirip şapşal bir oğlanla gizlice evlendiği için kızgınsın.
Ты зла, потому что твоя дочь залетела, и сбежала с каким-то простофилей чтобы тайно пожениться.
Isırık diye buna denir.
Это похоже на укус.
Arkamdan iş çevirip beni çöpçatanlık sitesine mi kaydettin?
Ты втихушку зарегистрировал меня на сайте знакомств?
Ne karmakarışık iş!
Что за хреновая хрень!
Ama köstebek olarak yaftalanınca bir de üstüne IMF krizi çıkınca bir süre kendine iş bulamamış. Bu durum da annemle arasını açmış. Sonunda da boşanmışlar.
Но из-за репутации информатора шанса найти другую не было. и они развелись.
Şuanlık birisi yok ama komşulara ve iş arkadaşlarına yeniden bakacağım. - Tamam, öyle yap.
Пока нет, но я перепроверю её соседей и коллег.
Şehre gitmek için ve Maggie'yi iş çıkışı yakalamak için bolca zamanı var
Куча времен, чтобы добраться до города, и успеть к окончанию рабочего дня Мэгги.
Neticede bu gece iyi iş çıkardık, değil mi?
Отлично мы сегодня поработали.
Yine de iyi iş başardık.
В любом случае, успех достигнут.
- İş çıkışını bekleyen 6-8 arası oylarını.
У нас все еще есть избиратели, которые голосуют после работы, голосующие с 18 до 20 часов.
Yani artık iş daha rahat.
На нём удобнее заниматься работой.
O kartlarla iyi iş çıkarmıştık, anne.
Мы отлично подписали открытки, мам.
Sonra iş çıkış saatini bekleyip bira içmeye giderdim.
Я просто упаковывал их, пробивал талон и шёл пить пиво.
Beyler bildiğiniz üzere Schmidt ve ben artık iş arkadaşlarıyız.
Итак, ребята, как вы знаете, Шмидт и я - партнёры по бизнесу.
- Sıçtık. Beyler, siz bir iş başlattınız.
Ребята, вы начинаете своё дело.
O iş geçti artık.
Уже поздно.
Millet, sanırım bugün hepimiz neden yalnız iş yapmamamız gerektiği konusunda iyi bir ders çıkardık!
Друзья, я думаю, мы все сегодня извлекли урок о том, что мы не ходим в самоволки.
Yaklaşık 5 saat kadar bizi rahatsız edecek bir şey yapmayınca bu işte bir iş var dedik.
Ты не надоедал нам до смерти где-то пять часов, и мы поняли : что-то не так.
İş fonksiyolarında kendine böyle mi sahip çıkıyorsun?
Так вы подходите к своим деловым обязанностям?
Sadece bir kez iş yaptık Müdür Bey ve bu hatamızı en iyi şekilde telafi ettik.
Один раз, Директор.
Ne iş yapıyorsun? Bir tür fotoğrafçılık mı?
Ты какой-то фотограф?
Bu iş artık ortak bir görev oldu.
Уверены, что он на нашей стороне?
İsmini hatırlamadığım iş yerindeki şu kız gibi.
Прямо как "как-ее-там" за делом.
Bu son parçayı da kurmanızı ve artık o göleti kurutmanızı istiyorum. Bitirin şu işi yoksa bu adamlar iş için başkalarını aramaya başlayacak.
Так, смотри, разберитесь с этим последним участком, осушите этот чертов пруд и закончите работу, иначе эти газовики будут искать новую команду.
Işığı kısıp açılabilen lamba böylelikle ışığı ruh halinize göre ayarlayabilirsiniz.
Свет в лампах можно регулировать. Можно сделать ярче под настроение.
Zorunlu kıyafetler en azından tatmin edici ama NATO ortaklarımızla iş birliği hususunda iyi iş çıkardık.
Форма одежды более вольная, но с нашими натовскими партнёрами вы действовали слаженно. .
Onlara en az milyonlarca dolarlık iş yönlendirmesi yaptınız.
Вы вложили много денег в их бизнес по-крайней мере несколько миллионов.
Bu iş benim için yürümüyor artık.
Я так больше не могу.
Çekici bir bayan iş arkadaşıyla platonik arkadaşlık kurabilen bir adam gibiyiz. Tamamen varsayımsalız.
Мы почти как мужчина способный войти в платоническую связь с привлекательной коллегой, мы совершенно гипотетические.
Bir akademisyen olarak, bu sorunları analiz edip, yerine çözümler koyabileceğim... - İyi iş çıkarmışsın kızıl. -... araçlara sahibim.
А, как штатный академик, я способна анализировать возникшие проблемы... — Хорошая работа, рыжая...
Sana dokunulmazlık verirsem, bu titizlikle hazırlanan plan bozulmuş olacak. Bu da yüksek eğitimli katillerden kurulu düşmanımızı harekete geçirebilir. Ve bu iş, bizim kesin ve zamansız ölümümüzle son bulur.
Если я оформлю тебе неприкосновенность, это испортит наш выверенный план, который я прекрасно продумал, это вызовет тревогу у наших прекрасно подготовленных врагов-убийц, что неизбежно приведёт к нашей смерти.
Ailem ne zaman iş yerini satacaklarını ve mirası bağışlıyacaklarını söylediklerinde, çok emindim ki o mirası kaybettiği için çok kızmıştı.
Когда родители сказали, что продают бизнес и собираются пожертвовать деньги, я был совершенно уверен, что он раздосадован потерей наследства.
... ayrılığınız sebebiyle seni taciz ediyormuş, iş yerinde, spor salonunda ve restoranlarda sürekli karşına çıkıyormuş.
Он донимал вас из-за вашего разрыва, приходил на работу, в спортзал, в рестораны.
Birazcık kurcalamayla Bayan Carter yalnızca iş hayatında Rachel Carter ismini kulladığı ortaya çıktı.
Оказалось, что мисс Картер известна как Рейчел Картер только в профессиональном кругу.
Bu iş artık Çekiç'in işini baltalamaya başladığında bu işe bir son vereceğine söz vermişti.
Дошло до того, что Кувалде так надоело терять клиентов из-за него, что он... Обещал положить этому конец.
Özel hayatlarımızı iş hayatımızdan ayrı tutabilseydik ama tutmadık.
Мы подождем 6 часов, но нет мозговой активности. Как их мать?
Isırık izi yok. Küçük yaralanmalar, birkaç yara beresi var.
Только раны, порезы и синяки.
Otel odasını mahvetmenin haricinde bence iyi iş çıkardık.
Не смотря на то, что мы разнесли номер, мы хорошо потрудились.
ışık 57
işıklar 178
ışıklar 44
işık yok 16
işıkları aç 25
işıkları söndürün 27
işıkları açın 23
işıkları kapat 24
işıkları söndür 24
işıkları yakın 24
işıklar 178
ışıklar 44
işık yok 16
işıkları aç 25
işıkları söndürün 27
işıkları açın 23
işıkları kapat 24
işıkları söndür 24
işıkları yakın 24