Lın translate Russian
101,977 parallel translation
Yılın bu zamanı gayet normal.
Обычно для этого времени года.
Fikrin nasıl doğduğunu ya da kimi memnun etmek için alındığını tespit etmek zor. Ama biri emretmedikçe böyle şeylerin kolay kolay olmayacağını da biliyorum.
- Трудно определить, когда зародилась эта идея или кого он хотел порадовать, но я знаю, что такое случается только по прямому указанию.
Şimdi işaret etmeliyim ki, Yeni bir BMW M5 var Bu yılın ilerleyen saatlerinde,
Следует отметить, что в этом году выходит новая модель "БМВ М5".
Her şeyin yanında, Aniden benziyor Yüzyılın pazarlık.
По сравнению с другими, это просто сделка века.
Öyle yaptığını söyleyenlerin de yalancılığı kanıtlanmış olur.
Докажи, что они лгут.
Bir kadının bağırışıyla bana bağlılık yemini eden adamlar, düşman oldu.
Женщина крикнула, и люди, присягнувшие мне, восстали.
Teddy'nin kaçırılıp, bize karşı kullanılmasını senin plânladığını düşünüyor.
Он думает, ты хотела выкрасть Тедди.
Kılıçlarını çekemediler bile.
Их армия едва обнажила мечи.
Ama öncesinde York asilzadeleri size bağlılıklarını gösterecek.
Но сначала пэры Йорка докажут вам свою верность.
İnsanların yıkılıp öldüklerini söylüyor.
- Он сказал, они падают замертво.
Sevgili eşim sana yolculuğumdan, ülke izlenimimden ve hemşehrilerimden bahsetmenin hayalini kurmuştum ama Londradan ayrılışımın birinci haftasında Francis Lovell isimli bir Yorklu tarafından saldırıya uğradım.
- " Дорогая жена, я представлял, что буду писать о триумфе, о впечатлениях о стране и людях. Неделя вне Лондона - и сторонник Йорков Ловелл вонзает в мою плоть кинжал.
Korkuyla hükmedersen karşılığında kin ve kargaşa alırsın.
Если править, вселяя страх, тебя будут ненавидеть.
Bir Kral kendi kanunlarını yapıp nasıl istiyorsa hareket edebilir.
- Король сам решает, что делать. И он сможет меня навещать.
Biraz etrafta koşuşturdu ve basını nasıl idare edeceğini görmüş oldu.
Мы немного побегали, а потом он узнал, как надо налаживать отношения с четвёртой властью.
Buna rağmen zamanımı nasıl harcadığımın en ince detaylarını paylaşmamı bekliyorsun.
Хотя я почему-то обязан докладывать тебе о своих действиях.
Ama bu ilçede kimlerin zarar göreceğini ve acıyı nerede hissedeceklerini biliyorsun. Hampton'da bir malikanede senin de dahilindeki kararların onların hayatını nasıl kontrolden çıkaracağını biliyorsun.
А сейчас ты прекрасно понимаешь, кто пострадает и как именно, как повлияют на их жизнь решения, принятые в твоём присутствии в этом сраном хэмптонском особняке.
Ama bence zararın asıl nedeni kendileri.
Но, по-моему, город сам во всём виноват.
Başıma bu davayı neden ve nasıl sardığını açıklamaya başlayacağın konuşma.
Сейчас ты расскажешь мне, как и почему ты навлёк на меня это расследование.
Ona nasıl baktığını fark ettiğimde...
Я вижу, как она смотрит на него.
Asıl mesele, onunla ne yapacaksın?
Но вопрос в том, что мы сделаем дальше?
Torquemada'cılık oynamanın eğlenceli olmadığı kesin.
- Торквемадой быть невесело.
Karşılığını hiçbir zaman vermeyecek bir ilçeye tonlarca para akıttım.
Я влил херову кучу денег в город, который никогда не вернёт мне долг.
Hepiniz Stuttgart'lısınız, değil mi?
- Вы все из Штутгарта? - Да.
O arabayla yapacağın tek kişi - Üzerine jumper takılıyor.
Все, что можно делать на этой машине - это сушить свитер.
Kestiğim için özür dilerim. Sadece meslektaşlarımın yanılıyor olması. Çünkü küçük, hızlı bir salon araba istiyorsanız,
Прошу прощения, оба моих коллеги ошибаются, потому что если вы хотите небольшой, быстрый седан, то непременно надо брать...
Bunu nasıl başardıklarını bilmiyorum.
Я не знаю, как им удалось это сделать.
Nasıl davrandığına bir bakın
Смотри, как она проходит "Дом старой леди".
Bunu nasıl yaptıklarını!
Кто это делает? Как им это удалось?
Ne demek istiyorsun? Nasıl başardın...
Что ты имеешь в виду?
Fakat birkaç yıl önce Volvo bir konsept otomobil yaptı, Ve çok yüksek sesle övündüler Her şeyin tasarlandığını
Несколько лет назад "Вольво" представила концепт-кар, который продвигался как плод труда исключительно женской команды.
- Nasıl kırdın? - Düştüm.
- Как ты умудрился?
Nasıl çalıştığını göstereceğim, tamam mı?
Сейчас я покажу, как она работает.
İnsanlar eski şehirlerdeki bu kasabada nasıl idare yaptınız? Kimsenin hidrolik direksiyonu olmadığında?
Как в этом городке обходились в старину, когда еще не было усилителей руля?
Ama herşey kapalı Bu yüzden arabanın nasıl davrandığına dair bir fikir edinebilirim Elektronik bir güvenlik battaniyesi olmadan.
Но я все выключил, чтобы понять, как ведет себя автомобиль без электронных помощников.
Performans farklılıklarını gidermek için, Yakındaki bir hava kordonuna gitmeliyiz, Burada bazı rekabetlerde bulunmuştu.
Что для того, чтобы разобраться с различиями в машинах, мы должны поехать на аэродром, где он организовал нам соревнование.
Bilekte taktığın büyü anahtarı. Onların hepsi Hala sadece 51 binaya mal oluyor. Bunu nasıl yapıyorlar?
И все это увеличивает цену всего до 51 штук.
Bu araba ne tür araziyi kullandığını algılıyor, Ve daha sonra devreye girer Veya devre dışı bırakır Buna göre diferansiyeller.
Эта машина чувствует, по какой поверхности едет, и соответственно включает или выключает дифференциалы.
- Bunu nasıl yaptın? - Ne?
- Как ты это сделал?
Kılıfımın orada olduğunu nasıl bildin?
Откуда ты знал, что моя кобура за тумбочкой?
Ve rölenin bozuk olmadığını nasıl bildin?
И что сломалось не реле?
Çünki kılıfın hep komodinin arkasında ve hiçbir zaman röle bozulmaz.
Просто твоя кобура всегда за тумбочкой, а реле никогда не сломано.
Beş merhaba diyor, Adrian düşüyor sen röleyle uğraşıyorsun sen kılıfını bulmaya çalışıyorsun ve beni buraya kadar takip ediyorsunuz sonra küçük bir konuşma yapıyoruz bana inanmıyorsunuz doğal olarak ve bana beyin taraması yapmak için revire götürüyorsunuz.
Пятая говорит "Привет", Адриан падает, ты чинишь реле, а ты ищешь свою кобуру. Потом вы идёте за мной сюда, и повторяется этот разговор. Вы мне не верите, конечно же, и отводите меня в медотсек - чтобы сделать томограмму.
Bu embesil, onu yere serdiğinde odada bile değildi, kendine sormalısın bunu nasıl bildi?
Этот придурок даже не видел, как ты его уложила. Так что вам стоит спросить себя : "Откуда он знает?"
- Neden? - Daha sonra sırlarınızı açığa çıkardığımda nasıl bildiğime şaşıracaksınız.
- Чтобы потом, когда я открою ваши тайны, вы удивились, откуда я узнал.
Buna kelebek etkisi deniyor olasılıkların çeşitliliğini açıklıyor.
Это "эффект бабочки", он может приводить к расхождениям.
Nasıl çalıştığını biliyor musun?
Знаешь, как пользоваться?
Biliyor musun, bu zaman döngüsüne takılıp kalmanın bana öğrettiği yani fransızca dışında öğrettiği bir şey de kötü anlara takılıp kalamayacağındı.
Знаешь, если пребывание в этой петле времени меня чему-то и научило - помимо французского, конечно - так это тому, что нельзя зацикливаться на трудностях.
Benim için burada uyanıp, dünyamın burası olduğunu anlamak nasıl sanıyorsun?
А мне, по-твоему, каково было? Очнуться в компьютере и узнать, что теперь это - мой мир.
Bazı şirketlerin, bunun olasılığını araştırdığına dair söylentiler var ama anladığım kadarıyla, çalışan bir prototip üretilmesine en az 10 yıl vardı.
Ходят слухи, что несколько корпораций ведут подобные разработки. Но, насколько я понимаю, до рабочего прототипа не менее 10 лет.
Pek sayılmaz....... bizi nasıl bulduklarını öğrenmeliyiz.
Не совсем. Надо узнать, как они нас нашли.
Son atlama noktamızdaki olasılıkları hesapladılar en yakın istasyona gideceğimizi tahmin ettiler ve bildiler.
Они прикинули, куда мы можем прыгнуть, решили, что к ближайшей станции, и угадали.