English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ A ] / A dead end

A dead end traducir turco

1,469 traducción paralela
So, you're at a dead end?
Yani, tekrar çıkmaz sokaktasın?
None of the names Cross-referenced. It may have looked Like a dead end
Sasha'nında karısı olabilirdi.
- That's a dead end.
- Orası çıkmaz yol.
- The road you're on is a dead end. - Is he kidding?
- Çıkmaz bir yoldasın.
It's a dead end!
Burası yolun sonu.
It's a dead end.
Bu bir çıkmaz sokak.
no longer a dead end but a starting place.
Artık bir çıkmaz sokak değil başlangıç noktasıydı.
It's a dead end.
Çıkmaz sokak da burada başlıyor!
Is it a dead end?
Yol bitti mi?
In that case, you're really in a dead end.
O zaman büyük bir çıkmazdasın.
It's not a dead end, I think it's quite the contrary.
Yolun sonu değil, bence tam tersi.
- I thought you hit a dead end there.
- Hani bir şey çıkmamıştı?
That's a dead end.
Bu taraf çıkmaz.
It's a dead end from there.
Ondan sonrası ise çıkmaz sokak.
It is a dead end, all right?
Bu bir çıkmaz sokak, değil mi?
He considered it a dead end.
Çıkmaz son olduğunu düşünüyordu.
If Jack Bauer says that's a dead end, then I believe him.
Tom, eğer Jack Bauer bunun çıkmaz olduğunu söylüyorsa o halde çıkmazdır, ona inanıyorum.
it's a dead end for us.
Bizim için bir çıkmaz yol.
Trust me, it's a dead end.
İnan bana, hiçbir yere çıkmıyor.
Well sounds like a dead end.
Yolumuz tıkandı desene.
It's just a dead end.
Oradan bir şey çıkaramadık.
Not much to tell. It was a dead end.
Anlatacak çok fazla bir şey yok.
The dead driver appears to be a dead end.
Sürücü öldüğüne göre çıkmaz yola girdik.
Yeah, so I guess it's a dead end then.
Yani, çıkmaza düştük.
Well, it's like you said, it's a dead end.
Yani, dediğin gibi çıkmaza girdik.
The locals check out, too, so it's a dead end.
Buralı olanlarınsa tanığı var.
Paint's a dead end. All right, Detective Daniels,
Tamam, Dedektif Daniels...
You're at a dead end, man.
Umutsuzsun, adamım.
He's out of commission, so it looks like we hit a dead end.
Evet, artık hizmet dışı da olduğuna göre, sanırım çıkmaz sokağa denk geldik.
Your department has been at a dead end until you got to me.
Ben ortaya çıkana kadar, biriminiz çıkmaz sokaktaydı.
- Still no news on Downy, and since company policy dictates that frescorts can't date, it may even be a dead end.
- Downy hakkında bir bilgi yok. Sadece şirket politikası, kiralık arkadaşların flört edemeyecekleri bilgisi var.
The string theory research being done here is nothing but a dead end.
Sicim Teorisi Araştırmanız da çıkmaza girmiş durumda.
Excuse me, that is my research, and it is by no means a dead end.
Affedersin, bu benim araştırmam ve çıkmaza falan girdiği de yok!
No, we're checking the phone records, but it's still a dead end.
Telefon kayıtlarını inceliyoruz, Ama daha bitmedi.
And, at the end of the story, he's sitting on a mountain of pearls with a bloody knife in his hand and his dead wife in his arms.
Hikayenin sonunda, inciden bir dağın üstünde oturur. Elinde kanlı bir bıçak, kollarında ise karısı vardır.
Point is, pal... that being an asshole every day of your life... is a dead-end for loneliness.
Amacım, dostum, hayatın her gününü bir aşağılık gibi geçirmenin sonu yalnızlıkla sonlanıyor.
Which is a dead-End skreet, And no hope of ever getting out.
çıkışı olmayan sokat, çıkmanın imkanı yok.
I'm also looking for Ace, a black guy from Dead End Hill.
Aynı zamanda Ace'yi de arıyorum, Çıkmaz Sokak Tepesi'nden zenci bir çocuk.
She's a dead-end.
Kadın çıkmaz sokak.
One of my boys was dead, and those Turks were about to find out what it felt like to be on the wrong end of a kebab knife.
Elemanlarımdan birisi ölmüştü, ve o Türkler de kebap bıçağının yanlış tarafında olmanın nasıl bir his olduğunu anlamak üzereydiler.
If a dead fish and a homeless person had a baby, and the baby puked, and a dog ate the puke, this smells like the rear end of that dog!
Ölü bir balıkla bir evsizin bir bebeği olsaydı bebek kussaydı, kusmuğu bir köpek yeseydi işte o köpeğin poposu ancak bu kadar kötü kokardı!
You start fucking with a man's money, you could end up dead.
Birinin ekmeğiyle oynarsan öldürülebilirsin.
If what you're saying is true, how come that incident wound up blue-coded at Homeland in a dead-end file?
Dediklerin doğruysa, nasıl oluyor da bu olay İç Güvenlik'te mavi kodla kapatılmış bir dosyada bulunuyor.
- Now that's a dead end.
Orada bir şey yok.
If you're a wizard and you fail people can end up dead.
Sihirbazsan ve başarısız olursan insanların sonu ölüm olabilir.
That leads to a dead end.
Ucu çıkmaz sokak.
How does a man who is not dead end up on Ducky's autopsy table?
Nasıl olur da ölmemiş biri Ducky'nin otopsi masasına gelir?
You can end a never-ending torment if you agree to use your forbidden talents and bring Morningway back from the dead.
Eğer anlaşırsak bu hiç bitmeyen eziyet sona erecek. Senin yasaklanmış yeteneğin, Morningway'i hayata döndürebilir.
What's the point of going down a dead-end road...
Yolun sonunun çıkmaz olduğunu bile bile...
You'll be dead broke and owe thousands in student bills and be stuck in some dead-end job you're tied to because you can't afford to take a risk.
Meteliksiz kalacaksın ve binlerce dolarlık harcamaların olacak.. ... ve bağlandığın sıkıcı bir işte takılıp kalacaksın hepsi bu riski alamadığın için olacak.
With the end of Al-Johra and Ghazni we had a big victory of the world terrorism. More details of the biggest global consipiricy of the history and come out with the dead body of Abu Nazir.
Türkiye de en büyük fahri ödülü kazandı şeref madalyası aljohara'nın ve Gazni'nin bitişiyle terör savaşında çok büyük bir zafere imza attık dünyaca aranan bir çok detaylı liste ölü bulunan birinin cebinden çıktı

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]