About face traducir turco
2,079 traducción paralela
I've got a press conference in 30 minutes and my guess is I'm going to face some very aggressive questions about this mystery female killer.
30 dakika içinde basın toplantım var, ve sanırım gizemli katil kadın hakkında oldukça sert sorularla karşılaşacağım.
I mean, I hate to say it about my own granddaughter, But let's face it- - with those big ears She looks a little like a fruit bat.
Yani, kendi torunum için bunu söylemek hoşuma gitmiyor ama kabul edelim, bu kulaklarla Meyve Yarasası'na * benziyor.
Who do you think "Poker Face" is about?
"Poker Face" i kime yazmış sanıyorsunuz?
Anyway, sorry to get in your face about Andy.
Neyse. Andy'yle olanları yüzüne çarptığım için özür dilerim.
Hey what about in the end, we do a flash back just like a hollywood movie that her face is like that because she has pimples
Şuna ne dersiniz? Finalde, "Lost" dizisinde olduğu gibi geçmişe dönüşler yaparız.
Well, there was something about her face.
Yüzü bir şeyler çağrıştırıyordu. Sonradan çaktım.
Because I can't even think about Jess now, without seeing his face.
Çünkü, onu kafamdan silmeden Jess'i düşünemiyorum.
Mark has been really cool about this. And you're throwing it in his face.
Mark bu konuda oldukça sakin davrandı ve sen bunu onun yüzüne vurdun.
See, that face, that that's why I don't talk to you about these things.
İşte, bu suratının hali yüzünden böyle şeylerden bahsetmiyorum.
When Lily and the girl ask at "The Scuba Diver" is, about your deep-seated insecurities which don't really exist because- - let's face it- - you're awesome.
Lily ve diğer kız "Dalgıç" ın ne olduğu sorunca maskeni çıkar ve onlara derin endişelerinden bahset. Aslında endişen falan yok. Çünkü doğruyu söylemek gerekirse sen müthişsin.
- I'm about to get angry all up in your face.
- O öfkeyi suratına boşaltmama az kaldı.
They sit and they face each other and they ask each other questions about how their day went. Let's do that.
Karşılıklı oturup birbirlerine gün içinde neler yaptıklarını soruyorlar.
They kidnapped her in front of my face and I didn't know anything about it
O kadınların farklı bir kokuları oluyor.
You complain about my cum face.
Bir de attırma suratıma laf ediyorsun.
Bram's face and Stacy's... / What are you talking about?
- Bram'in yüzü ve Stacy'nin... - Sen neden bahsediyorsun be?
They put the face of Barack Obama as part of their public relations because it's like the old folk tales about vampires.
Barak Obama'nın yüzünü kamuoyu ilişkilerinin parçası olarak kullanacaklar, çünkü hikaye eskinin vampir öykülerine benziyor.
So, now, Tiny Pants can do whatever he wants to, because all I do is think about my commission with a smile on my face.
İşin özeti minik pantolonuyla istediğini yapabilir. Çünkü tek yaptığım komisyonumu düşünmek olacak. Yüzümde bir gülümsemeyle...
Acting isn't just about the face anymore.
Oyunculuk artık yüzden ibaret değil.
Anything about her face or her eyes?
Yüzünde veya gözünde herhangi birşey?
When you talk about her, you talk about her face.
Onun hakkında konuştuğunda, yüzünü anlatıyorsun.
Something about her frightens you, something about her face.
onunla ilgili birşey seni korkutuyor, yüzündeki birşey.
Leaving you like this, seeing your face, like this is my last mental picture of you... Can you see that I might be pretty torn up about it too?
Seni bu şekilde bırakmak, yüzünü görmek, yüzünü bu şekilde hatırlayacak olmak... benim de bu yüzden çok üzgün olduğumu göremiyor musun?
Sorry about the face.
Yüzüne üzüldüm.
You know that part about... the cutting off the face and stitching on the mask?
Suratın kesilip yerine maske dikilmesi kısmını biliyorsun, değil mi?
I'm going to talk to him tonight. Face to face about this.
Bu akşam onunla konuşacağım bunları.
I wanted to come see you face to face and talk about these rumors, you know.
Seninle yüz yüze görüşmek şu dedikoduları konuşmak istedim.
Adora those things I said on the gallows when I was staring death in the face about the gentlest touch of all.
Adora darağacında ölüme yaklaşmışken dokunuşların en tatlısı ile ilgili söylediğim o şeyler.
We care about your face with you, man.
We care about your face with you, man.
Not many people have seen the face of Victor Crowley and lived to tell about it.
Victor Crowley'in yüzünü görüp anlatacak kadar yaşayabilen çok kişi olmadı.
Look at my face and tell me I don't know what I'm talking about.
Yüzüme bakıp ne dediğimi bilmediğimi söyle hadi.
And don't be all up in my face talking about being on welfare.
Yüzüme bakıp hemen barınağın birinde kalıyorum sanma.
What about, what about, what's her face?
Peki ya bu işin yüzü kim olacak?
Tell him about the face.
- Surattan bahset ona.
The floaty face of the wise bird, hovering on a million quotes, about to do a massive wisdom shit on my head.
Bilge bir baykuşun havada süzülerek milyonlarca alıntıdan oluşan bir bilgelik kakasını kafama yapması gibi.
About-face!
Geriye - dön!
How about you shut your face?
Çeneni kapatmaya ne dersin?
In my experience in these cases, the district attorney's office cares more about saving face than it does finding justice.
Bu davalardaki deneyimimle, bölge savcısının ofisi adaletin yerini bulmasından çok görünüşünü kurtarmayı önemsiyor.
What are you gonna tell Mom about your face?
Yüzünle ilgili anneme ne diyeceksin?
I love how your face lights up when you talk about them.
Onlardan bahsedince yüzünün aydınlanmasına bayılıyorum.
" About you to your face And I'm not gonna be sorry for none of it
Ve hiçbiri için özür dilemeyeceğim!
You two never talked face to face about this thing?
İkiniz daha önce hiç konuşmamış mıydınız bu konuda.
Actually, you know beauty isn't about the face alone.
Aslında, güzelliğin sadece yüzle olmadığını biliyorsundur.
No, no, it's just about the face.
Hayır, hayır, bu sadece yüz ile ilgili.
Nice about-face.
Aman ne güzel!
- Aye, and you're gonna get yourself in heap big bleeding'trouble as well, pale face, if you keep following me about.
- Evet ve eğer beni takip etmeyi sürdürürsen başına büyük bela açacaksın, soluk benizli.
How about I come over there and pull those stingers out of your face?
Gelip yüzündeki iğneleri çıkarmana yardım etmeme ne dersin?
And he put his face about an inch from mine and said,
Ve yüzü bir santim aralıkla benim yüzüme bakarak dedi ki :
I haven't the faintest idea what Miss What's-Her-Face was going on about, and I tell you, it couldn't have been that riveting because I did blank out, for a second, two seconds, who cares?
O Bayan her neyse, neden söz ediyordu onu bile bilmiyorum. Herhâlde ilgi çekici bir şey de olamaz, çünkü gerçekten de kayboldum bir süre.
Every time I see that girl's face, I think about that night.
Ne zaman o kızın yüzünü görsem o geceyi düşünüyorum.
About-face.
Geriye dön.
I can't see his face or anything, but he was like about, like, a foot back from the bed there. So...
Yüzünü ya da başka bir şeyi görmüyorum ama o yataktan bir adım ötedeydi.
face 1222
facebook 123
faces 62
face it 390
faced 175
face your fears 19
face me 51
face to face 80
face down 100
face the wall 60
facebook 123
faces 62
face it 390
faced 175
face your fears 19
face me 51
face to face 80
face down 100
face the wall 60
face forward 16
face the facts 19
faced lie 16
about 2987
about last night 149
about yesterday 53
about this morning 24
about me 284
about damn time 21
about it 81
face the facts 19
faced lie 16
about 2987
about last night 149
about yesterday 53
about this morning 24
about me 284
about damn time 21
about it 81
about an hour ago 126
about you 267
about what 2516
about you and me 17
about time 287
about yourself 16
about that 749
about the wedding 20
about your mother 24
about your dad 25
about you 267
about what 2516
about you and me 17
about time 287
about yourself 16
about that 749
about the wedding 20
about your mother 24
about your dad 25