English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ A ] / Always late

Always late traducir turco

914 traducción paralela
you're always late!
Destek ateşin yine gecikti! Üzgünüm!
She's always late.
Her zaman gecikir.
He's always late.
Her zaman geç kalır.
You're always late.
Çok yavaşsın! Hep geç kalıyorsun!
Yes, but he's always late.
Evet ama her zaman gecikir.
He's always late.
Her zaman geç kalır!
- Always late.
- Hep geç kalıyorsun.
That boy is always late.
Bu çocuk da hep geç kalır.
Why are you always late?
Niye hep geç kalıyorsun?
She's always late.
Hep geç kalıyor.
I'm always late, always forgetting.
Hep geç kalıyorum, unutuyorum.
Streetcars always late.
Tramvaylar hep gecikmek.
- I'm always late.
- Her zaman gecikirim.
Always late.
Hep geç kalıyorsunuz.
He's always late.
O hep gecikir.
He's always late with me.
Beni hep bekletir.
- They're always late.
- Hep geç kalırlar.
Always late.
Hep geç kalır.
You're always late. And you told us to hurry?
Her zaman geç kalırız, neden acele edip duruyorsun?
I'm always late.
Her zaman gecikiyorum.
Jenny, does your mother know that you're almost always late for school, and that your homework is seldom done?
Jenny, annen okula her zaman geç geldiğini ve ödevlerini nadiren yaptığını biliyor mu?
He's always late.
Hep geç kalıyor.
Late as always, I see.
Geç kalma sorunundan kurtulamadın mı?
Well, I always say, "Better late than never."
Her zaman söylerim "geç olsun güç olmasın."
I mean, the late Mrs. de Winter always did her correspondence... and telephoning in the morning room after breakfast.
Demek istediğim, önceki Bayan de Winter, yazışmalarını ve telefon görüşmelerini, sabah odasında yapardı, kahvaltıdan sonra.
I always used to wait up for her, no matter how late.
Ne kadar geç olursa olsun, oturup onu beklerdim hep.
- He always works late.
- Hep geç vakitlere kalır.
Better late than never, that's what I always say.
Geç olsun da güç olmasın demişler.
I always come back to the stinking coop no matter how late it is.
Ne kadar geç olursa olsun kokuşmuş kümesime dönerim hep.
Well, Mr. Hammerstein's always a little late.
- Bay Hammerstein hep gecikir.
I remember your saying good resolutions are always made too late.
Doğru kararların hep çok geç verildiğini söylediğini hatırlıyorum.
I always work best late at night anyway.
Zaten, en iyi geceleri çalışırım.
- Not always. ln Paris he likes to sleep late.
- her zaman değil. Paris'de geç yatmayı seviyor.
It's always too late, isn't it?
Hayır, değildir.
Oh, no, he always goes late.
Yok hayır, hep geç gider.
If Jeanne made up her mind about buying that motor, we wouldn't always be late.
Jeanne bu arabayı almayı kafasına koyduysa, geç kalmış olmayız.
We can always go back, Chris, it's not too late.
Hala geri dönebiliriz, Chris, daha geç olmadı.
You'll bust your neck. It always happens when you break too late.
Boynunu kıracaksın Geç fırlarsan hep böyle olur.
Do you always sleep this late?
Hep böyle geç mi kalkarsınız?
Born too late, I always say.
Geç doğmuşum, hep derim.
You're always making me late.
Senin yüzünden hep geç kalıyorum.
You always arrive too late!
Hep geç kalıyorsun!
No, Mr Lowery, but then she's always a bit late on Monday mornings.
Hayır ama Pazartesi sabahları hep biraz gecikir.
But that's life, luxuries always come too late.
Hayat böyle işte güzel şeylere hep ihtiyacın olmadığında kavuşursun.
The French always are a book too late.
Fransız daima, kitap okumakta gecikirler.
I always got up too late to sell the Sunday paper.
Pazar gazetsini dağıtmak için hep geç kalkıyordum.
You're always too late.
Her zaman olduğu gibi!
This time of year there's always a late afternoon fog, isn't there?
Senenin bu zamanında, öğleden sonra geç bastıran bir sis olur, değil mi?
No matter how late I am, I know I can always count on that.
Ne kadar geç kalırsam kalayım, bunu hep beklerim.
Do you always have the late shift?
- İşe gireli çok oldu mu?
My late husband, Wilmer H. Millett III always said that he...
Müteveffa eşim III. Wilmer H. Millett her zaman derdi ki...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]