English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ A ] / And better

And better traducir turco

22,628 traducción paralela
Oh, this day just keeps getting better and better!
Bugün harika olmaya devam ediyor!
Sophie's back and better than ever!
Sophie eskisinden daha iyi bir şekilde geri döndü!
[pig squealing] I think they try to do better and better in the other situations.
Bence diğer durumlarda daha dayanıklı olabiliyorlar.
Each series, he just got better and better.
Her diziyle daha da iyi oldu.
No, I'm bigger and better-looking.
Hayır ben daha iri ve yakışıklıyım.
And against my better judgment, I did.
Daha iyi hüküm vermeme rağmen seçtim.
Well, you got her in there, so you better get her out, for your sake and the sake of that dumb piece of ass you got...
Eh, Onu araya sen soktun, sen cikarirsan iyi edersin. Kendi iyiligin ve oradaki aptal got....
And you better not smell.
Kokmazsan sevinirim.
It's up to me to control it, and I better start now.
Bunu kontrol etmek bana bağlı, ve şimdi başlasam iyi olur.
Animals are better hunters and trackers than we are.
Hayvanlar bizden daha iyi avcı ve izcilerdir.
You're absolutely right, and we're gonna work harder and we're gonna do better.
Kesinlikle haklısın. Bundan sonra daha çok çabalayacağız daha iyisini yapacağız.
Roman can't manoeuvre without Jeremy knowing, and Nick is better than anyone at disappearing a wolf.
Roman Jeremy'den habersiz eyleme geçemez... ve Nick ortadan kaybolma konusunda en iyisidir.
I'm gonna string him along, and then I'm going to get you a better deal.
Onu oyalayıp, sonrasında sana daha iyi bir anlaşma bağlayacağım.
I took this job to have access to funding for research and breakthroughs and hopefully better treatments and cures.
Bu işi araştırmalara ve yeniliklere ödenek bulabilmek için kabul ettim. Hastalıklara yeni tedavi yöntemleri bulmak istedim.
I should know better than to come between kids and cake.
Çocuklarla pasta arasına girmemem gerektiğini bilmeliydim.
And, honestly, I couldn't think of a better use for it than to put it back out in the world through your hands.
Açıkçası bu parayı senin ellerine vermekten iyi bir fikir gelmiyor aklıma.
With you, and with her, I really think that I can get better.
Sizinle ve onunla gerçekten iyiye gidebileceğimi düşünüyorum.
Yeah... the important goal here is to get him better, and having him home right now, it might seem right short-term, but it's just... it's... it's not what's best for him.
Şu an önemli olan onun iyileşmesi ve evde olması. Kısa vadede iyi görünebilir ama onun için iyi olan bu değil. - Bunu bilemezsin.
Be better than those people and their protest against boredom.
O insanlara ve sıkıcılıklarına karşı gelmek için daha iyi ol.
I say that we do one better and we go to New York and we tell him that in person.
Ben diyorum ki ; bunu New York'a gidip kendimiz söylesek daha iyi olur.
Yes, but we'll make a much better case that Masters Johnson are back on track if both Masters and Johnson are in that room.
Evet ama Masters ve Johnson aynı odada olursa o zaman Masters Johnson'ın işleri rayına oturtması dava için daha iyi olur.
For all of her powers of intuition, I know my Helen a lot better than she knows herself, and no matter what she says, I can hear it in her voice, so I'm gonna call'em.
Sezgisinin gücüne karşın ben Helen'ımı onlardan çok daha iyi tanıyorum ve o ne derse desin, içinden ne geçtiğini biliyorum o yüzden onları arayacağım.
You know... better you and yours to follow the old codes than these modern-day people who follow none.
Sen ve sizinkiler eski kurallara uyuyorsunuz ama bu modern zamanda insanlar kural tanımıyor. Peki ya Earpler?
Let's even go one better and help each other.
Hatta daha iyisini yapıp birbirimize yardımcı olalım.
Abracadabra, I come in and you'd wave your magic wand, and just like that it'd all be better.
Ben geliyorum, sen sihirli değneğini sallıyorsun ve her şey daha da iyi oluyor.
And who would understand that better than you, Virginia?
Bunu senden daha iyi kim anlayabilir ki, Virginia?
But he better not die,'cause if he does, I'm gonna take those buttons and pin them to your sack.
Ama dua et ölmesin eğer ölürse o rozetleri alıp taşaklarına takarım.
And Han? You better make it a toe-tapper.
Han, ayakla ritim tutturmalık bir performans sergilesen iyi olur.
And this is supposed to make me feel better. How?
Ve bu bana daha mı rahat hissetirmeli, nasıl olacak?
And with each one, you get better.
Her birinden sonra daha iyi olacaksın.
[Michael] Picture a forest fire... and stepping into it after the flames have died down, and there's some dead animals around, and they probably tasted better than raw meat.
Bir orman yangınını düşünün. Ve alevler sönünce oraya gidip ölü hayvanlar buluyorsunuz. Ve herhalde tadı çiğ etten çok daha iyiydi.
[Curtis] Most of our people have medication that they have to eat... every day, but when they go out hunting, they throw that away... and, uh, the country makes them feel better.
Halkımızın çoğunun her gün alması gereken ilaçlar var. Ama avlanmaya çıktıklarında ilaç almıyorlar. Kırsal bölge sayesinde daha iyi hissediyorlar.
But when's she's out in the country and hunting, it makes her feel better.
Ama kırsal bölgede avlanırken kendini daha iyi hissediyor.
You know, they can't be old or unattractive and, to be frank... and I hate saying this... but white's better.
Anlarsın ya, yaşlı olmaz ya da çirkin.. açıkçası bunu söylemekten nefret ediyorum ama.. beyaz biri daha iyi olur.
Guess what, I've been this close to people who actually did change the world, and it turns out I like being an Indian better than I like trying to be a chief.
Meğer şef olmaya çalışmayı daha iyi bir Kızılderili olmaktan daha çok seviyormuşum.
And you're better than that. Please don't mention Lorraine.
- Lorraine'den bahsetme lütfen.
And we better get what she understands, or it is over.
Ne anladığını anlasak iyi olur yoksa her şey biter.
Maybe it's better to go with what was already organized and in process.
Belki de planlanan şekilde devam etmemiz daha iyi olur.
I love Sophie and you're going to help me make her better.
Sophie'yi seviyorum ve sen de onu iyileştirmeme yardım edeceksin.
And when you're better, we can be a family again.
İyileştiğin zaman, tekrar bir aile olabiliriz.
He was Mexican, and he said we better go back to Florida.
Meksikalıymış ve Florida'ya dönmemizi söylemiş.
My dad is dead and the world's a better place for it.
Babam öldü ve dünya artık daha güzel bir yer.
And I want to look better.
Ve ben daha iyi görünmek istiyordum.
We believe in social action and making the world a better place.
Toplu eylemlere ve dünyayı daha iyi bir yer yapmaya inanıyoruz.
In fact, we've gotten closer, and things have been better.
Aksine daha da yakınlaştık ve her şey daha iyi oldu.
Tom Rowlands and Ed Simons are better known by this stage name.
Tom Rowlands ve Ed Simons'ın daha çok bilindikeri sahne isimleri?
Now, we better get on the road because time till impact is roughly... 2 days, 4 hours, 1 minute and 16 seconds.
şimdi, Yola düşsek iyi olur çünkü çarpışma zamanına hala kabaca... 2 gün, 4 saat, 1 dakika ve 16 saniye kaldı.
I don't need to see her, and she's better off not seeing us.
Onu görmeye ihtiyacım yok o da bizi görmese iyi olur.
It's for better serving you, Your Majesty, and your Dragon Body.
Size daha iyi hizmet etmek içindir, Majesteleri, Ve Dragon Vücudunuzu.
Now, Joe and I have complete confidence that you're gonna get another contract, a better contract.
Joe ve ben senin bir kontrata daha daha iyi bir kontrata imza atacağına inanıyoruz.
If my conduct so bothers you, would it not be better for me to quit this house and live elsewhere?
Davranışlarım seni rahatsız ediyorsa bu evden ayrılıp, başka bir yerde yaşamam benim için daha iyi olmaz mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]