And every day traducir turco
5,887 traducción paralela
And every day has been worse than that.
Ve geçen her gün bundan daha kötüydü.
Got a wife I love, a kid I adore, and every day I wake up happy.
Sevdiğim bir karım ve taptığım bir oğlum var. Her gün mutlu uyanıyorum.
I sat in this chair every day for three and a half weeks, and you never said a word.
Üç buçuk hafta her gün bu sandalyeye oturdum ve tek kelime etmedin.
Famine follow plague, and people are dying of starvation every day.
Kıtlı desen kapımızda, insanlar her gün açlıktan ölüyor.
Every day, they've pushed me and pushed me, and if it happens again today, it's going to be the last time. We'll find out today at recess, won't we?
Teneffüs olduğunda hepimiz öğreneceğiz, değil mi?
And he still managed to bang her twice a day every day for eight years.
Sekiz yıl boyunca her gün günde en az iki defa... onu becerirdi.
Okay, the day after Thanksgiving, every radio station, mall, and restaurant in America begins playing Runaway Sleigh incessantly.
Şükran Günü'nden sonra Amerika'daki bütün radyolar ve AVM'ler harıl harıl "Kaçak Kızak" ı çalmaya başlıyor.
I won't enjoy my Thanksgiving because I won't get to see you every day. I think you're beautiful and totally insane, and when I'm at work,
Sen çok güzelsin ve çok çılgınsın.
And I need a cop's cop up here, and more every day.
ve bana burda polis gibi polis lazım.
All day, every day, you are sitting around in booties and a dirty robe eating chips and getting drunk at 11 : 00 A.M.!
Tüm gün, hergün, etrafta çizmelerin ve kirli sabahlığınla dolaşıyorsun cips yiyip daha sabah saat 11'de sarhoş oluyorsun!
Between the calls from the St. Alban's headmaster every other day and now this, we just don't know what we're gonna do with him.
Hergün St. Alban'ın müdüründen gelen telefonlardan sonra bir de bu, ona ne yapacağımızı bilmiyoruz.
I have more friends than anyone else I know, and every single day, more people ask Eliza : - to be friends with me.
Tanıdığım herkesten daha çok arkadaşım var ve her geçen gün, daha çok insan benimle arkadaş olmak istiyor.
You've got to win, or at least fight back, or you'll be marked out and beaten every day.
Kazanmalısın ya da hiç değilse karşılık ver yoksa damgalanıp her gün dayak yersin.
It's just things seem to be getting more dangerous every day, and I need to know that you and Kanan can trust me.
Sanki işler her gün daha da tehlikeli hale geliyor ve sen ve Kanan'ın bana güvendiğinizi bilmeye ihtiyacım var.
You know I paid her cell bill so I could call her phone and hear her say the same 6 words every day?
Biliyor musun, sırf her gün aynı 6 kelimeyi duyabilmek için Bonnie'nin telefon faturalarını ödedim.
I'm not even kidding. Like, I think having Rusty cook for us every day here, and his team, we all eat together.
Hiç abartmıyorum, bize her gün Rusty ve ekibi yemek yaptı.
They come to work every day, they lock the door and they pump out songs.
Her gün işe gittiler. Kapıları kilitlediler ve şarkıları yazdılar.
Every now and then we would drive down Sixth Street and, you know, check it out during the day, but I didn't know all this stuff was happening until I went down for my friend Eve's birthday party
Arada sırada 6. Caddeye giderdik. Gün içinde bir göz atardık.
We worked every day for months and months to try to make it right.
En iyisini yapmak için aylar boyunca her gün hiç durmadan çalıştık.
I feel like if only every city in America had one day a week where we could all get together and march down the street dancing, we'd be a much happier human race.
Amerika'da sadece bu şehirde insanların haftanın bir günü de olsa bir araya gelebildiğini düşünüyorum. Yol boyunca dans ederek yürüyor ve insan ırkının en mutlu bireyleri oluyorlar.
Well, not every day, and not like this.
- Her gün olmuyor ve böyle değil.
He really wants to be a better man, and he's proving to me every day that he's changed, but I can tell that this is taking a toll on him.
O gerçekten iyi bir adam olmak istiyor ve bunu bana gün geçtikçe kanıtlıyor, ama şunu diyebilirim ki bu onu gerçekten sarsıyor.
I see that scared little kid who got his ass kicked every day at school, and without Mark there to protect him, when push came to shove, he turned right back into that little kid.
Mark'ın koruması olmadan sürekli hor görülüp okulda her gün dışlanan, zora geldiğinde eski haline dönen korkak küçük bir çocuk görüyorum.
Because when it ends, you still have to see them every day, and it's all right there on the surface...
Çünkü bittiğinde hala her gün onları görmek zorundasın ve görünüşte her şey yolunda.
They were better at plumbing than the Romans, they had the first ever pressurised water system and they used it to deliver 12 million gallons of water every day into the city of Petra.
Tesisatta Romalılardan daha iyiydiler, yapılan ilk basınçlı su sistemine sahiplerdi ve onu 12 milyon galon suyu her gün Petra şehrinin içine iletmek için kullanıyorlardı.
So this is our familiar sun, the sun that we see in the sky every day, and it sits on the Main Sequence.
Bu bizim bildiğimiz Güneş. Her gün gökyüzünde gördüğümüz Güneş ve ana sekans grubunda yer alıyor.
Every day, in every town, there's a moment when, for the first time, we stare into the eyes of Mum and Dad and are welcomed into the arms of the universe.
Oldham, İngiltere Her gün, her şehirde ilk defa anne ve babamızın gözlerinin içine baktığımız evrenin kollarında karşılandığımız bir an yaşanır.
Well, everything's okay except I don't know what I want to do with my life and, uh, every day I'm being crushed by the weight of each new failure.
Hayatımda ne yapacağımı çözemem dışında her şey iyi gidiyor. ve her gün bu yenilgilerin ağırlığı altında eziliyorum.
You ask me that every day, and almost every day I say no.
Bunu bana her gün soruyorsun ve ben neredeyse her gün hayır diyorum.
I'm out of clothes, and I've had pizza for breakfast every day this week.
Kıyafetlerim tükendi ve bu hafta her gün kahvaltıda pizza yedim.
Bonnie and I came here every day.
Bonnie ile her gün buraya gelirdik.
She rides every day, gets off at 3rd and Wilcox.
Her gün otobüse biniyor, 3 ve Wilcox'da iniyor.
I mean, we worked together every day, side by side, and not so much as a lingering glance or a " Gee, you look nice today, Barry.
Demek istediğim, her gün omuz omuza çalıştık bana bir bakış bile atmadın. "Tanrım, bugün güzel görünüyorsun, Barry" "Biraz kilo mu verdin, Barry?"
And my dad had to get me a nanny and she came in every day for what must have been three years, right? Right?
Tamam mı?
So, every spring, the goats must leave the safety of the cliffs and make a dangerous, three-day-long descent on a quest for these precious salts.
Yani keçiler her bahar uçurumlardaki güvenli ortamı terk edip değerli tuzları aramak için üç gün süren tehlikeli bir iniş yapmak zorundadırlar.
In fact, the master needs his wingman as a female won't even look at a solo performer, and what's more, she will expect perfect harmony, so they practice together every day.
Aslında ustanın tek başına yapılan gösteri ile ilgilenmeyen ve dahası, mükemmel bir uyum bekleyen bir dişi için çırağına ihtiyacı var. Bu yüzden her gün birlikte pratik yapıyorlar.
And he's been taking care of me every day since.
O günden beri de o benimle ilgileniyor.
You're going to cry yourself to sleep every night and you're going to miss grandfather every moment of the day.
Her gece tek başına ağlayacaksın. Günün her dakikası dedemi özleyeceksin.
Party A and Party B will compliment each other once every day and they will stroke each other's head.
A ve B tarafı günde bir kez birbirlerine iltifat edip birbirlerinin başını okşayacaklar.
And yet it still surprises us every day.
Yine de bizi her gün şaşırtıyor.
Two weeks ago.... I check this thing like every other day just for the kick. Two weeks ago, I'm tuning in... and, oh, my God... there it is.
İki hafta önce bir şey bulamadığımdan bunları gün aşırı kontrol ederim iki hafta önce frekansı taradım ve aman Tanrım o şey karşımdaydı.
I think about it every day, and I just don't get it.
Bunu her gün düşünmeme rağmen bir türlü anlayamıyorum.
Every day, we are going to ring the big feet, El Diario, La Razón, La Prensa, and we are going to spoon-feed them their Rivera story.
Her gün El Diario, La Razón, La Prensa gibi önemli habercileri arayacağız, ve onlara Rivera hikayesini servis edeceğiz.
An embalmed cadaver that you forced me to kiss at sunrise and sunset, every day, day after day, when I was six years old!
6 yaşıma gelene kadar bana mumyalanmış bir cesedi öptürdün, her gün doğumunda ve batımında her gün, her gece.
For 2 years, I went to the hospital every day and watched her suffer.
2 yıl boyunca onu hastaneye götürdüm, ve acı çekmesini izledim.
People sick here and dying every day.
İnsanlar her gün hastalanıp ölüyor.
Me and my associate Ben have been working on it every day since 5th grade when we launched the beta version in my garage.
Ortağım Ben'Ie beşinci sınıftayken evimin garajında... beta versiyonunu yaptığımızdan beri her gün üzerinde çalıştık.
- We worked on it every day... after homework and toothbrushing.
Evet, her gün ödevlerle diş fırçalamadan sonra. Seni çok...
And if I could, I'd spend every single day with you.
Mümkün olsa her günümü size verirdim.
At least 20, if not more, long-liners were targeting sharks each and every single day.
Daha çok değilse bile her gün en az 20 parakete usulü avlanan balıkçı, köpek balıklarını avlıyor.
We want them to get an entirely new view, that the stuff they go out in the water and they see every day and they stick a spear in is worth far more alive than dead.
Her gün denize açılıp gördükleri ve mızraklarını sapladıkları şeylerin, yaşarken çok daha değerli olduklarını anlamalarını sağlayacak tamamen yeni bir bakış açısı edinmelerini istiyoruz.
and everything will be fine 34
and everything changed 17
and everyone else 26
and every night 34
and everybody knows it 20
and everything 101
and everything else 36
and everywhere 22
and everyone 32
and everybody 18
and everything changed 17
and everyone else 26
and every night 34
and everybody knows it 20
and everything 101
and everything else 36
and everywhere 22
and everyone 32
and everybody 18
and every year 34
and every time 51
and every 21
every day 1374
days 2668
daybreak 32
daylight 32
daya 50
dayana 20
days left 44
and every time 51
and every 21
every day 1374
days 2668
daybreak 32
daylight 32
daya 50
dayana 20
days left 44
dayna 86
days ago 298
day off 18
days remain 20
days a year 35
days now 26
days and 46
day two 29
days later 66
days a week 26
days ago 298
day off 18
days remain 20
days a year 35
days now 26
days and 46
day two 29
days later 66
days a week 26