English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ A ] / And everybody knows it

And everybody knows it traducir turco

160 traducción paralela
You've been round the bend for ages and everybody knows it.
Yıllardır kafadan çatlak olduğunu herkes biliyor.
I'm - - to you, and everybody knows it.
Sana aşığım ve zaten herkes bunu biliyor.
And everybody knows it, too.
Herkes de bunu biliyor.
Because you're not going to get picked up because you're nickel-and-dime and everybody knows it.
Çünkü seni kimse enseleyemez çünkü senin bir halta yaramadığını cümle alem biliyor.
You're a lying sack of shit, and everybody knows it.
Sen ise yalancı bokun tekisin ve herkes bunu biliyor.
And everybody knows it, too, except for this fool.
Bu salak dışında herkes bunun farkında.
And everybody knows it.
Ve bunu herkes biliyor.
This is a damn roust, and everybody knows it.
Bu rahatsız edici bir şey ve herkes de bunu biliyor.
Kill or be killed, and everybody knows it.
Öldür ya da öldürülmüş ol, bunu herkes bilir.
But you're a liar, Erin, and everybody knows it.
Ama sen bir yalancısın. Bunu herkes biliyor.
It's my year, and everybody knows it.
Benim yılımdı. Ve herkes biliyordu.
And everybody knows it too.
Herkes biliyor.
And everybody knows it, Weldon. everybody.
- Tabii. - Ve bunu herkes biliyor, Weldon.
My eldest daughter is practically on her honeymoon and everybody knows about it but me.
Büyük kızım neredeyse balayına çıkacak ve ben hariç herkes biliyor.
But when the DA finds out you bought it, and everybody knows about you and Tony.
Ama savcı senin aldığını öğrenirse... Herkes, Tony'le senin ilişkini biliyor.
Yeah? You think something's on the quiet, and it turns out everybody knows.
Bazı şeyleri sessiz sedasız hallettiğini sanırsın ama bir bakmışsın, herkes biliyor.
But you ain't a widower, and everybody in this town knows it.
Ama sen dul değilsin ; kasabada herkes bunu biliyor.
And by now everybody in Peyton Place knows about it!
Peyton Place'teki herkes duydu bile.
It's not all over, and everybody here knows it.
Bitmedi ve buradaki herkes bunu biliyor.
Like there's a fuse that's in everybody, you know... and everybody knows the limit of their fuse, or how much... how fast it's going.
Sanki içlerinde bir fitilli bir bomba vardır. Sanki hepsi bu bombanın ne zaman... nasıl patlayacağını bilir. Ama bu bomba...
Here it is, 1964, and yet every doctor I know tells me that a certain disease is on its way to becoming an epidemic again, when everybody knows that one shot in the ass'd knock it out.
1964'te, tanıdığım bütün doktorlar bana, bazı hastalık salgınlarının başlamak üzere olduğunu söyledi. Herkesin bildiği ya da bilmesi gerektiği gibi popodan bir iğne hastalığı yenmeye yeter, değil mi?
I hope everybody on this street knows I'm gonna wipe out this neighbourhood and flush it down the sewer.
Umarım bu caddedeki herkes burayı silip kanalizasyona dökeceğimi biliyordur.
Everybody knows And even though it's crazy
# Herkes biliyor ki, # onun çılgın olduğunu düşünsem bile
And everybody here knows it.
Ve buradaki herkes bunu biliyor.
It is not fair that everybody knows that his son will be murdered and it is the last to know.
O? lunu öldüreceklerini herkesin bilmesi, bir tek onun haberinin olmamasy haksyzlyk. "
Nobody knows who he is. But one thing everybody does know, he somehow got your ear and has been pouring poison into it ever since.
Ama herkesin bildiği bir şey var, bir şekilde kulağını ele geçirdi ve o zamandan beri içine zehir akıtıyor.
It's not my place to say anything and I am not going to, but everybody knows.
Bir şey söylemek üstüme vazife değil. Konuşmayacağım da ama herkes gerçeği biliyor.
It's not like Batman, where there's three crooks in the city and everybody pretty much knows who they are.
Bu Batman gibi değil, hani şehirde üç hırsız var ve herkes kim olduklarını aşağı yukarı bilir.
"And if everybody knows I'm going to make it, " it will fall into place.
"ve herkes yapacağımı biliyorsa taşlar yerli yerine oturacaktır."
He knows everybody he knows the mayor, and he knows the senator, and he calls politicians on the telephone as if he did get literally a high or bang out of doing what he did, and that's fine, but it can be a little hard on the people around you.
Hem de kontrol etmek için hiçbir şey yapamadığı irrasyonel bir insan davranışı yüzünden. 1929 Ekim ayının sonunda, Bernays büyük bir ulusal organizasyon düzenledi. Ampulün icadının 50'inci yılını kutlamak istiyordu.
About fifty years ago, a doctor knows some mold was growing on his bread, he started feeding it to people... and everybody said "this is stupid", you know what it out turned to be?
Yaklaşık 50 yıl önce bir doktor ekmeğin üzerinde oluşan bir küf bulmuş. Bunu insanlara yedirmeye başlamış..... ve herkes "bu çok aptalca" demiş. Ama sonra o küf ne olmuş biliyor musun?
Everybody knows about it and nobody says anything about it.
Herkes bunu biliyor, ama kimse bu konuda konuşmuyor.
Everybody knows it's McGowan and that.
Herkes biliyor. Hadi.
And everybody here knows it.
ve burdaki herkes bunu biliyor.
And everybody knows keeping something locked up inside is never good for anyone, is it?
Siz de bilirsiniz. Bir şeyi içeride tutmanın kimseye yararı yoktur.
It's a cheap stunt, Your Honor, and everybody knows that.
Bu ucuz bir numara, sayın yargıç ve herkes bunu biliyor.
It's very important that everybody knows that Mr. Bollingsworth is of sound mind and body even if he's in a coma.
Herkesin Bay Bollingsworth'ün sağlıklı bir zihin ve vücuda sahip olduğunu bilmesi çok önemli o komada olsa bile.
You're talented, and everybody at that school knows it.
Sen yeteneklisin. Bunu o okuldaki herkes yıllardır biliyor.
And besides, how could that possibly be true when everybody knows it's a fact that I, the more responsible one, am definitely the older sibling?
Bununla beraber, bu nasıl gerçek olabilir ki herkes şu gerçeği biliyorken bu ilişkide en sorumluluk sahibi olanın kesinlikle büyük abla olduğunu?
Basically, yeah and everybody knows about it.
- Evet. Herkes de biliyor.
He knows everybody he knows the mayor, and he knows the senator, and he calls politicians on the telephone as if he did get literally a high or bang out of doing what he did, and that's fine, but it can be a little hard on the people around you.
Herkesi tanıyordu, belediye başkanını,... senatörü, siyasetçilerle telefonda görüşüyordu. Sanki yaptığı iş dolayısıyla gerçekten yükselmiş gibiydi. Tamam yükselsin, fakat bu çevresindeki insanlar için katlanılacak bir şey değildi.
You like to beat on that young lady, and everybody here knows it.
Yanındaki genç bayanı dövmek hoşuna mı gidiyor? Buradaki herkes bunu biliyor.
- And look, everybody knows it.
- Bak, herkes bunu biliyor.
You implied it would be better if I was dead and everybody else who knows your little secret.
Benim, Jesse'in ve küçük sırrını bilen herkesin ölmesi gerektiğini söyleyen sendin.
Everybody knows you're sleeping with Dr Cox, and it can't be about making babies, cos you'd end up eating them.
Herkes senin hala Dr. Cox ile yattığını biliyor. Bebek yapmak için olamayacağına göre.
Everybody knows you're a cop, and it makes people nervous.
Polis olduğun biliniyor ve insanlar geriliyor.
What was that you were saying about playing the big con, it's like putting on a big play, and everybody knows their part?
Büyük bir iş çevirmekle ilgili ne demiştin? "Herkesin rolünü bildiği bir oyun gibidir" mi?
It's 8-1 out there, and everybody here knows it.
8'e 1 yenik durumdayız ve herkes bunun farkında.
Odessa is a small town and when you screw up, everybody knows about it.
Odessa küçük bir kent... bir hata yaptınız mı, bunu herkes duyar.
I need shadows and darkness. I'm like a magician. If everybody knows how I do it, it ceases to be entertaining.
Sihirbazlar gibi Nasıl yaptığımı herkes bilirse kimseyi eğlendiremem.
And I can't compete with that, like everybody knows somebody who... it's like anything you say to them they gonna take it.
Bununla yarışamam. Herkes böyle tipleri tanır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]